Mesajı Okuyun
Old 13-12-2010, 00:48   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan burakkoca
2006 yılında kış aylarında müvekkilimin inşaat müteahhitliğini üstlendiği bir inşaata 3. bir şahıs (giriş maksatı tam olarka belli değil fakat maktülün eşi beyanında ev alma maksadı ile girdiğini belirtiyor) akşam 17:00 sılararında herhangi bir aydınlatması mevcut olmayan bir inşaata girmiş ve giriş kattan bir alt kata düşmesi neticesinde hayatını kaybetmiştir. Daha sonra eşi ve çocukları adına destekten yoksun kalma davası açılmıştır. Burada sormak istediğim hem müvekkilin sorumluluğu ve kusuru nedir hem de inşaata izinsiz giren 3. kişinin sorumluluğu ve kusur oranı nedir, nasıl bir savunma yapamamız gerekir davalı olarak. Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler

Alıntı:
Yazan tangela
Şantiye alanına dışardan girilmesini engelleyecek önlem almaması oranında işinin sorumlu tutulacağı kanısındayım.


Sayın tangela ile aynı düşüncedeyim. Böyle bir olayda BK 58 ve 59 çerçevesinde bina sahibinin sorumluluğuna gidilebilir. İnşaata izinsiz girişlerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alındığı kanıtlanırsa sorumluluktan kurtulmak mümkündür.
Örnek bir içtihat:

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi


E:1985/9831
K:1985/1731
T:25.02.1986


DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın BK.nun 44/1. maddesi geregince reddine ilişkin Hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:


KARAR : 1 - Davalı belediye bir kamu kurumudur; davacı, olaydan,
gerekli önlemleri almadığından belediyenin de sorumlu olacağını ileri sürmüştür. Başka bir anlatımla davada davalı belediyenin yasaların kendisine yüklediği görevlerin yerine getirilmemesine yani hizmet kusuruna dayanılmnıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/b maddesinde, "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları mühtel olanların açacakları tam yargı davalarının" idari yargı yerinde bakılacağı kabul edilmiştir. O halde davalı belediye hakkında, işin esası incelenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi tekrar yargılamayı gerektirmediğinden hükmün gerekçe değiştirilerek onanması gerekmiştir.

2 - Davacı, davalı Şükrüye'ye ait binanın imar kurallarına uygun olarak yapılmaması ve bu şekilde kullanılması nedeniyle zarar gordüğünü ileri surerek tazminat isteğinde bulunmuştur. Mahkeme, olayda davacının ağır kusurlu olduğunu kabul ederek isteğin reddine karar vermistir.

Bina sahibi olan davalının sorumluluğu, BK.nun 58. maddesinden kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi 58. madde kusursuz yani objektif bir sorumluluğa dayanmaktadır. Zarar ile binanın kullanılması arasında illiyet bagının bulunması sorumluluk icin yeterlidır, ayrıca kusur aranmamaktadır.

Olayımızda davacının ağır kusurlu olduğu tartışmasızdır. Çünkü, kendisine ikaz edilmesine rağmen, binanın terasına çıkmış ve tehlikeli olduğunu bildiği elektrik teline elindeki yün örme şişiyle dokunmak suretiyle ağır yaralanmıştır. Ne var ki, davalı da bina maliki olarak bir süre önce bir kişinin ölümüne neden olan, bu tehlikeli yere başkalarının rahatlıkla girmemesi için
gerekli önlemleri almamakla kusurludur; başka bir deyişle davalı, olayda Borçlar Kanununun 58. maddesine göre kusursuz sorumlu durumunda iken, ek olarak kusurlu bir davranış içinde bulunmuştur.

Kusursuz sorumluluk hallerinde zarar görenin ağır kusurunun illiyet bağını kesecegi kabul edilir. Ne var ki, bunun için oncelikle kusursuz sorumlu olanın, olay içinde, ek bir kusurunun bulunmaması da zorunludur. Nitekim uc kişilik bilirkisı raporunda, davalı
bina sahibinin olayda gerekli önlemleri almadığı için 2/8 kusurlu olduğu kabul edilmiştir.

O halde mahkemenin, yalnız davacının ağır kusurunu değerlendirerek davacı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır, hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Mahkemece yapılacak iş; zarar ve tazminat kapsamını belirleyip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ikinci bentte gösterilen nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), davacının davalı belediyeye yönelik temyiz itirazlarının birinci bentte gösterilen gerekçeyle reddine ve hükmün bu kısmının (ONANMASINA)) ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harç 15825 liradan alınması gereken onama harca 1500 liranın mahsubu ile geri kalan 14325 liranın davacıya istek halinde geri verilmesine, 25.2.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.