Mesajı Okuyun
Old 12-12-2010, 00:43   #2
tangela

 
Varsayılan

Y15HD Esas : 1990/2371 Karar : 1990/3561 Tarih : 25.09.1990 CEBRİ İCRA
TASARRUFUN İPTALİ İİK.277, 282, 283

İptal davasını, elinde muvakkat veya kati aciz vesikası bulunan alacaklı açabilir. Bu yön dava şartı olup, hakim görevi gereği re`sen gözetmek zorundadır.İptal davası, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler ve onların mirasçıları hakkında açılır.Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki davanın, (Banaz Asliye Hukuk Hakimliği)nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 28.12.1989 tarih ve 246-639 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü: YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ KARARI: Davacı, dava dışı borçlu İrfan hakkında yaptığı takipte borçlunun haczi kabil malı bulunamadığını ve mal kaçırma amacıyla davalıya geçirdiği 970; 240 ve 16 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile borçlu adına tescilini istemiştir.

Davalı cevabında, aynı konu hakkında Banaz Sulh Hukuk Mahkemesi`ne açılan davada 1985/384 esas ve 1988/171 sayılı kararıyla görevsizlik kararı verildiği ve henüz kesinleşmediğinden derdestlik itirazında bulunduğunu bu sebeple bu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini ve esas yönündende istem yasaya aykırı olduğundan davanın reddini dilemiştir.

Mahkeme; 970 ve 240 parsellerle ilgili davanın kanıtlanamadığından reddine, 16 parselin Uşak`da bulunduğundan bu parsel yönünden de yetkisizlik kararı vermiş ve hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İ.İ. Yasasına dayanan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Gerçekten Banaz Sulh Hukuk Mahkemesi`nin 1985/ 384 esas, 1988/171 karar sayılı davası 15.6.1988 tarihinde görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinde reddine karar verilmiş ve bu karar taraflara tebliğ edilmediği ve henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.

Bu durumda mahkemenin birinci davanın görevden reddi kararı kesinleşinceye kadar süresinde yapılan derdestlik ilk itirazı hakkında bir karar vermemesi gerekir. Birinci davanın görevden reddi kararı kesinleşince bu davaya bakan mahkeme derdestlik ilk itirazının reddine karar verir. Buna karşılık Yargıtay, sulh hukuk görevsizlik kararını bozarsa ve mahkeme bu bozma kararına uyarsa bununla sulh hukuk mahkemesindeki davanın derdest olduğu anlaşılacağından ikinci bir davaya bakan Asliye Hukuk Mahkemesinin derdestlik ilk itirazının kabulüne ve asliye hukuk mahkemesindeki bu davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekir. Sulh hukuk mahkemesindeki davanın derdest olmadığı kesinleşme sonucunda anlaşılırsa o takdirde sonradan asliye hukuk mahkemesinde açılan bu davanın 20.6.1988 tarihinde dava harcı verilerek ikame olunduğuna göre davaya devam edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönleri gözardı ederek derdestlik ilk itirazı hakkında açıklanan yönde bir karar vermeden görevsizlik kararı vermesi yasaya aykırı olup karar bozulmalıdır (HGK.nun 23.10.1981 T., 14/2171/686 ve 15. HD.nin 17.10.1989 T., 1989/ 2051-4294 sayılı kararları).

2- İptal davasını, elinde muvakkat veya kat`i aciz vesikası bulunan alacaklı açabilir (İİK. m. 277). Bu yön dava şartı olup hakim görevi gereği re`sen gözetmek zorundadır. Davacı dosyaya böyle bir belge ibraz etmemiştir. Öyleyse mahkemece davacıya borçlu hakkında muvakkat veya kati aciz belgesi varsa ibraz ettirmesi yoksa ilgili icra dosyasını tetkik ederek böyle bir belge olup olmadığını araştırması ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi yasaya aykırıdır.

3- İptal davası borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler ve onların mirasçıları hakkında açılır (İİK. m. 282). Oysa, davada borçluya husumet yöneltilmemiştir. Mahkemece husumetin borçluya da yöneltilerek ve tebligat yapılarak taraf teşkilinden sonra bir karar verilmesi gerekirken bu kural da gözardı edilerek yazılı şekilde karar kurulması yasaya aykırıdır.

4- Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. Ve davanın konusu taşınmaz ise davalı üçüncü kişi üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK. m. 283). Böylece bu dava, konusunu teşkil eden taşınmazın aynı ile ilgili olmadığından HUMK.nun 13. maddesinin uygulama yeri yoktur. Bu yön gözden kaçırılarak görevsizlik kararı verilmesi yasaya aykırıdır ve karar bozulmalıdır. SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan 1., 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen nedenlerle davacı yararına (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi. Y15HD 25.09.1990 E.1990/2371 - K.1990/3561