Mesajı Okuyun
Old 29-11-2006, 23:47   #3
Tiocfaidh

 
Varsayılan

İyi ama bahsi geçen şahıs eleştriyi hak edecek bir görüş beyanında bulunmamış ki. Bu sözleri söylerken "kadınlar öldürülsün, töre cinayetlerini haklı buluyorum, kadınlar kapansın ve toplumda ikinci sınıf insan rolüne büründülsün, direnenler recmedilsin" dememiş ki. Sözlerin sahibi bir durum tesbitinde bulunmuş, bu tesbit de Türk insanının taşıdığı genlerden ve etkilendiği kültürlerden kaynaklanan yaşam felsefesi üzerine. Bahsi geçen şahsın yaptığı tespitlere karşı çıkabilir miyiz? Türk insanının kafasında şekillenen namus kavramına dair kurduğu cümleleri eleştirebilir miyiz? Bilinen bir gerçektir ki Türkiye'de insanlar can ve mal güvenliğinden önce namus güvenliği için yaşarlar. Adına namus denilen bu şey de kadınlarla özdeşleşmiş, erkeklerle pek temas etmeyen sözde toplumsal bir değerdir. İnsanlar; tüm değerlerin üstünde kabul ettikleri ve namus adını verdikleri bu zahiri kavram için gerekirse hem başkalarının, hem de kendilerinin canına kıyabilecek kadar hassas yetişir Türkiye'de. Bu saydıklarım Türk insanının sosyal ve siyasal etkilerle harmanlanarak günümüze ulaşan kültürel yönüdür. Bir de bu ülke insanının genetik ve karakteristik yapısının olaylara sebebiyet veren yönü vardır. Her ne kadar 300 yıldır batılılaşmaya çalışsak da -ister kabullenelim ister, ister kabullenmeyelim- biz doğu menşeli bir toplumuz. Bunu neden söylüyorum, çünklü bilimsel tezlere konu olabilecek değerde ve önemde olan "toplum genleri ve bu genlerin etkilediği sosyal olaylar(örneğin namus cinayetleri)" bunu gerektiriyor. Batı toplumlarında olaylara karşı soğukkanlı ve akla dayalı tepkileri görülürken, doğu toplumlarında reaksiyonların fevri, hissi ve heyecanlı olduğu konusu üzerine yüzlerce tez yazılmış bilimsel bir gerçekliktir. İşte bu yüzden eşini bir başkasıyla zina halinde yakalayan bir eş İsveç'te yasal haklarını öğrenmek için ilk iş olarak avukatını ararken, aynı pozisyonda olan eş ülkemizde ilk iş olarak bıçak almak için mutfağa koşuyor. Sadece verdiğim bu örnek bile insanın kanını dondurmaya yetiyor, bunun üzerine hiç kimse çıkıp da ülkemizdeki vahşi anlayışı savunamaz. Ancak ister savunalım, ister karşısında olalım, bu ülkenin kültürel ve karakteristik yapısının eline bıçağı alan kocayı buna sevkettiğini ve O'nu haklı çıkardığını hiçbirimiz inkar edemeyiz. O halde Türkiye'de namus kavramının hasasiyetini ve buna bağlı tabular uğruna insan canına kıyıldığı gerçeğini açık yüreklilikle açıklayan birine nedendir bu tepki? Ülkemiz hakkında gerçekleri duymaktan neden kaçınıyoruz? Yukarıda bahsettiğim gibi ister "iyi ki" diyelim, ister "malesef".. bu ülke insanı bir doğu toplumudur ve namus cinayetleri konusunda kendimizi kıyasladığımız batı medeniyetiyle aramızda asırlarla ölçülemeyecek kadar büyük bir zaman ve görgü farkı vardır.

Bunları yazarken (görüşlerinden değil)objektif tespitlerinden dolayı eleştirilen şahsın cümlelerini tamamlamak istedim. Yazıklarım konu hakkında kendi görüşümü değil, kişiden kişiye değişmeyen ve görüş niteliği taşımayan, herkes tarafından aynı şekilde algılanan ülke gerçeklerini tespitten ibarettir. Erkekler için (affınıza sığınarak yazıyorum)geneleve gitmenin bir rüşt'ü ispat aracı olduğu, buna karşılık masumane gönül ilişkilerine giren kadınların canına kıyıldığı, çifte standartlarla dolu bu lanet olası ahlak ve namus anlayışının tatbik edildiği bir ülkede yaşamaktan ben de son derece rahatsızım. Ancak yukarıda da altını çizdiğim gibi Türk toplumu istesek de istemesek de hem kültür, hem de karakter olarak bu saçmalığa bir son verebilmekten çok uzak. Umarım ben de aynı görüşü paylaştığım insanlar tarafından eleştirilecek kadar yanlış anlaşılmam.

Saygılarımla