Mesajı Okuyun
Old 25-11-2010, 17:43   #3
Kamaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. Ceza Dairesi

Esas : 2008/2333
Karar : 2008/4756
Tarih : 12.05.2008










YARGITAY İLAMI

Resmi Evrakta Sahtecilik ve Dolandırıcılık suçlarından sanık Ekrem'in yapılan yargılaması sonunda:

5237 Sayılı Kanunun 204/1, 43, 158/1-F-son, 43, 62, 53. maddeleri gereğince mahkumiyetine dair BAKIRKÖY 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 31.10.2007 gün ve 2007/129 Esas, 2001/418 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığının bozma isteyen 09.03.2008 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:

1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.03.1998 gün ve 8/69 sayılı kararında belirtildiği gibi önceden doğmuş bir borç veya oluşmuş bir zarar için hileli davranışlarda bulunulması halinde, borç veya zarar kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçu oluşmayacağı, suçun oluşması için kullanılan hile ve desisenin kandırıcı nitelikte olması, mağduru yanılgıya düşürmesi, kandırıcı mahiyetteki bu davranışlara ve yalanlara inanan mağdur tarafından sanığa veya bir başkasına haksız çıkar sağlanması gerekmekte olup, somut olayda; sanığın 12.06.2007 tarihli celsedeki savunmasında "...radyatör vanası satan G. Tesisat Armatür San. Tic. AŞ.'den 27.000 YTL tutarında malzeme aldım, 20 gün kadar sonra da kendisine Metin'den aldığım 42.000 YTL'lik müşteri çekini arkasını ciro ederek verdim...", şikayetçinin ise aynı celsede bu savunmayı doğrulayan ifadesinde; "...kendisine parça parça olmak üzere toplam 42.000 liralık mal verdik, başlangıçta kendisi ile açık hesap olarak çalıştık daha sonra suça konu çekleri verdi..." demesi karşısında; suça konu çeklerin önceden ara ara doğmuş bir borca karşılık olarak verildiği dosya kapsamından anlaşılmakla yüklenen dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğu, gözetilerek, sanığın dolandırıcılık suçundan beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,

2- Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında suça konu çeklerin keşideci imzalarının sanığın eli ürünü olmadığının belirtilmesi ve sanığında bu çekleri Metin isimli bir arkadaşından aldığını savunması karşısında; gerçeğini kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, suça konu çeklerde keşideci olarak gözüken "G. Otelcilik Turizm Org. Gıda Yat. Ve Mermer San. Tic. Ltd. Şti." ile "Hüseyin Y." isimli kişiler adına çek karnesi düzenlenip düzenlenmediği, suça konu çeklerin gerçek olup olmadığı ait olduğu bankalardan sorulup, adı geçen şirketin yetkilisi ile diğer çekteki keşideciye sanığın savunmasında çekleri aldığını belirttiği Metin isimli şahsa suça konu çekleri verip vermedikleri araştırılarak sonucuna göre resmi evrakta sahtecilik suçundan sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi,

3- Kabul ve uygulamaya göre de; Hüküm tarihinden önce 5237 Sayılı Yasanın TCK.nun 158/1. fıkrasına 29.06.2005 gün ve 5377 Sayılı Yasanın 19. maddesi ile eklenen "…Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz." hükmü gözönünde bulundurulmayarak adli para cezasının eksik tayini,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına 12.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kaynak :Corpus Arşiv