Mesajı Okuyun
Old 23-11-2010, 21:46   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avturgayk
Öncelikle alacaklının mahkemeden aldığı ilamın , zorunlu olarak icra emrine yani ilamlı takibe konu edilmesi gerektiği yönünde bir kanun ya da uygulama kesinlikle yoktur. aksine alacaklı bir çok yargıtay kararında özellikle belirtildiği üzere mahkemeden aldığı ilamı icraya koyarken ilamlı takip ya da ilamsız takip yapma hakkı konusunda seçimlik bir hakka sahiptir. Neden alacaklı elinde bir mahkeme ilamı olmasına karşın ilamsız takip yolunu seçerek , borçlunun muhtemel bir itirazına neden olmak istesin? Bunun cevabı çok açıktır. Mahkeme ilamının takibe konu edildiği ilamsız takibe itiraz olması halinde bu itirazın İcra Mahkemesinde İİK68' e göre kaldırılması ve borçlunun mahkeme ilamına karşın borca kötü niyetle itiraz etmesi ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesi kesinlikle olacaktır.Ancak daha da önemlisi ve neden ilamın icra emri ile değil de ilamsız takiple takibe konu edilmesinin nedeni İLAMSIZ TAKİBE KONU EDİLEN ALACAĞA DAİR TEHİRİ İCRA KARARININ ALINAMAMASIDIR. Yani alacaklı vekili ilamı, ilamsız takibe konu ederek borçlu veya vekilinin Yargıtay' dan tehiri icra kararı almasının önüne geçecek ve alacağını 2 yıldan bile fazla sürebilecek Yargıtay aşamasından geçmesini beklemeyecektir. Bu nedenle bu yöntem hem hukuka hem de hakkaniyete uygun bir yoldur. İyi çalışmalar. Burada meslektaşımın sorusunun cevabı da açıktır. İtirazı İcra mahkemesince kaldırılacak ve icra inkar tazminatına mahkum edilecektir. Zira Mahkeme ilamı İİK 68 normalarına uygun bir belgedir. Aksini düşünmek dahi mümkün değil. İyi çalışmalar.

İlamsız takip bakımından tehiri icra kararının alınamaması kural olarak ilamsız takiplerde itiraz ile takibin zaten durmasındandır. Çünkü genellikle ilamsız takiplerde ilam veya ilam hükmünde belgeye dayalı bir takip söz konusu olmaz.

Ancak bir defa ilam veya ilam hükmünde belgeye dayalı olarak ilamsız takip yapılmış ise, tehir-i icra kararı alınmasını engelleyen bir hukuki kural da söz konusu değldir.

Çünkü her ne kadar ilamsız takiplerde itiraz ile takip durmuş olsa bile, ilamsız takibe dayanak yapılan ve icrası için kesinleşmesi gerekmeyen bir ilam nedeniyle İcra Hakimliği kuvvetle muhtemel itirazı kaldıracaktır.

Bu şekilde maddi anlamda kesin hüküm niteliği bulunmayan ve icranın devamına imkan veren İcra hakimliğinin itirazın kaldırılmasına dair kararının, Yargıtaydan dayanak kararın bozulması ihtimali karşısında borçlunun aleyhine bir durum yaratması mümkündür ve borçlunun tehir-i icra kararı istemesinde bu manada hukuki yararı mevcuttur, düşüncesindeyim.