Mesajı Okuyun
Old 11-11-2010, 12:50   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Kefaletten Vazgeçmeye İlişkin Olarak;

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/6918
Karar: 2005/3261
Karar Tarihi: 28.03.2005

MENFİ TESPİT DAVASI - BANKAYA GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNE KEFALETTEN VAZGEÇME BİLDİRİMİ - TEK YANLI OLARAK KEFALETTEN VAZGEÇİLİLİP VAZGEÇİLEMEYECEĞİ - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET : Somut olayda, davacılar tarafından imzalanan kredi sözleşmeleri süresiz genel kredi sözleşmeleri olup bu kredi sözleşmelerine istinaden borçlu şirkete çeşitli krediler kullandırıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun 4. sahifesinde de açıklandığı üzere, davacıların kefaletten vazgeçtiklerini bildirdikleri 10.1.1995 tarihinde kredi borcunun devam ettiği ve daha sonraki tarihlerde borcun kısmen ihracat bedelleri ve kısmen de yeni krediler açılarak kapatıldığı belirlenmiştir. Yukarıda açıklanan kural doğrultusunda, borcun kapatılması için yeniden kredi kullandırılması yeni bir kredi ilişkisi olmayıp devam eden bir süreçtir. Bu durumda, mahkemece, davacıların kefalet limitleri gözetilerek dava tarihi itibariyle asıl borçlunun ve buna bağlı olarak kefillerin sorumlu oldukları borç miktarının banka kayıtları üzerinde, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulunca yapılacak inceleme ile belirlenip alınacak rapora göre uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 493, 494)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince duruşmasız, davalı vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı Ö... Tekstil A.Ş. ile banka arasında imzalanan 12.10.1989, 21.8.1991, 27.7.1992 ve yine 27.7.1992 tarihli sözleşmeleri kefil olarak imzaladığını, daha sonra 10.1.1995 tarihinde kefaletten vazgeçtikleri konusunda davalı bankaya ihtar çektiklerini, bu nedenle 10.1.1995 tarihinden sonra kullandırılan kredilerden dolayı sorumlu olmadıklarını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davacıların kefaleten imzaladıkları kredi sözleşmelerinin süresiz olduğunu, tek yanlı olarak kefaletten vazgeçilemeyeceğini, 10.1.1995 tarihinde dava dışı Ö... Tekstil A.Ş.'nin bankaya borçlu olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, kredi sözleşmelerinde yer alan ""kefillerin BK'nın 493. ve 494. maddelerindeki haklarından vazgeçmelerine ilişkin"" hükümlerin geçersiz olduğu, bu nedenle 10.1.1995 tarihli ihtar ile kefaletten vazgeçmenin geçerli bulunduğu, ayrıca kefil olunan sözleşmelere istinaden kullandırılan kredilerin borçlusu tarafından geri ödendiğinin bilirkişi raporu ile belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davalı bankanın temyizine gelince;

Davacıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları süresiz kredi sözleşmelerinin 12/4. maddesi uyarınca BK'nın 493. ve 494. maddelerinde kefile tanınan haklardan feragat ettikleri anlaşılmaktadır.

BK'nın 493. ve 494. maddeleri emredici nitelikte bulunmadığından kefilin anılan yasa hükümleri ile kendisine tanınan haklardan başlangıçta vazgeçmesi olanaklıdır. Süresiz kefalette kefilin BK'nın 493. ve 494. maddelerindeki haklardan başlangıçta feragati, onu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olmak kaydıyla borçlu ile birlikte sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece yükümlülük altına sokar.

Diğer yandan, davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu arasında bağıtlanan süresiz kredi sözleşmelerinden doğan ve borçlu cari hesabı şeklinde işleyen kredi ilişkisinde bir tarihte hesabın borç bakiyesi vermemesi, başka bir anlatımla borcun sıfırlanmış olması sözleşme ilişkisini sona erdirmez. Borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından, sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Bu nedenle davalı banka ile kredi borçlusu arasındaki kredi ilişkisinin henüz tamamen sona ermediği hallerde, sözleşmede belirtilen limitle sınırlı kalmak kaydıyla borca kefalet etmiş ve BK'nın 493. ve 494. maddesinde yer alan haklardan feragat etmiş bulunan kefil bir tarihte hesabın sıfırlanması nedeniyle sorumluluktan kurtulamaz.

Kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil veya kefiller tek yanlı olarak bildirdikleri irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekilde bir bildirim, akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz.

Somut olayda, davacılar tarafından imzalanan 12.10.1989 tarihli 7.500.000.000.-TL, 21.8.1991 tarihli 1.875.000.-USD; 27.7.1992 tarihli 1.875.000.-USD; 27.7.1992 tarihli 7.500.000.000.-TL tutarlı kredi sözleşmeleri süresiz genel kredi sözleşmeleri olup bu kredi sözleşmelerine istinaden borçlu şirkete çeşitli krediler kullandırıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun 4. sahifesinde de açıklandığı üzere, davacıların kefaletten vazgeçtiklerini bildirdikleri 10.1.1995 tarihinde kredi borcunun devam ettiği ve daha sonraki tarihlerde borcun kısmen ihracat bedelleri ve kısmen de yeni krediler açılarak kapatıldığı belirlenmiştir. Yukarıda açıklanan kural doğrultusunda, borcun kapatılması için yeniden kredi kullandırılması yeni bir kredi ilişkisi olmayıp devam eden bir süreçtir.

Bu durumda, mahkemece, davacıların kefalet limitleri gözetilerek dava tarihi itibariyle asıl borçlunun ve buna bağlı olarak kefillerin sorumlu oldukları borç miktarının banka kayıtları üzerinde, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulunca yapılacak inceleme ile belirlenip alınacak rapora göre uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenle davacıların temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davalı banka yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı banka yararına takdir edilen 400.00.- YTL. duruşma kefalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı bankaya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları