Mesajı Okuyun
Old 09-11-2010, 13:08   #35
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan bitigen
Av.Hatun Olguner'in sorumu doğru olarak anladığını düşünüyorum.Daha önce de belirttiğim üzere taraflar arasında yazılı bir sözleşme yok. Şifai olarak taraflar işin yapımı konusunda anlaşmışlardır.Müvekkil edimini yerine getirmiştir.Edimini yerine getirdiğini yaptırdığımız tespit dosyası ile ispatladığımızı düşünüyorum.Ancak borçlu borcunu ödeme konusunda şifai olarak kabul ettiği bedeli müvekkile ödememiş ve olay dava konusu olduktan sonra da kendisine ait olan evde yapılan bu işlerin ablası tarafından hediye edildiğini beyan etmiştir.Yani husumet itirazında bulunmuştur.Hediye olduğu iddia edilen şeyler su,kalorifer tesisatı ve benzeri işlerdir.Yani alıştığımız türden bir hediye şekli de değildir.(Borçlu evlilik hediyesi olarak bunların yapıldığını söylüyor.)Ama ben bu güne kadar hiç su,kalorifer tesisatı ve benzeri şeylerin evlilik hediyesi olarak alındığı duymamıştım.Ufak ev eşyaları belki kabul edilebilir ama evin mütemmim cüzü olabilecek tesisatın düğün hediyesi olarak alınması ve bunun mahkeme tarafından kabul görülecek olma ihtimali oldukça düşündürücü.Bu olayda borçlu taraf bu işlerin bizim tarafımızdan yapılıp yapılmadığı konusunda bir beyanda bulunmamıştır.Müvekkil tarafından yapılmadığı iddiasında da bulunmamıştır.Çünkü borçlu sanki alacaklı müvekkili hiç tanımıyor gibi bir davranış sergileme yoluna gitmektedir.Biz yaptırdığımız tespit ile iddia ettiğimiz işleri davalı borçlunun evinde yaptığımızı ispat ettik diye düşünüyorum.Dolayısı ile hem vicdani hem de hukuki olarak haklı olduğumuzu düşündüğüm bir davada eğer emsal nitelikte elinde kararlar olan arkadaşlar var ise ve benim ile paylaşırlarsa çok sevinirim.

Sayın bitigen, kanaatimce her şeyden önce (mahkeme bu şekilde kabul etmeden önce) müvekkiliniz ile davalı arasında eser sözleşmesi olduğunu; işbu akdi davalının inkar ettiğini ve bu ahvalde akdi ilişkiyi yazılı delille de ispatlayamamış olduğunuzu kabul etmeli ve buna göre davanıza devam etmelisiniz.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 03.05.2005 T., Esas: 2005/2496, Karar: 2005/2763: "Davacı yüklenici 1057 parseldeki 7 nolu villada yapılan imalatlardan bakiye alacağının tahsilini istemiş, mahkemece dava husumet yönünden reddedilmiştir. Yanlar arasında yazılı bir eser sözleşmesi mevcut değildir. Eser sözleşmesi kanunen bir şekle bağlı tutulmamış olup varlığını ve koşullarını ispatlamak davacının görevindedir. Davalı H____ D____ Ç____ söz konusu villada yapılan işler nedeniyle davacıya bono vermiş ve bu bono bedelleri de davalı tarafından ödenmiştir. Davacı imzasını taşıyan 02.01.2001 tarihli belgede inşaat işlerinin yapıldığı villanın M____ M____'a ait olduğu belirtilmekle birlikte akdi ilişkinin M____ ile kurulduğuna dair bir kayıt yer almadığından yapılan iş karşılığı davacıya ödemede bulunan davalının eser sözleşmesinin tarafı olduğu kabul edilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir."

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 21.11.2007 T., Esas: 2007/4704, Karar: 2007/7381: "Davacı, davalıya ait taşınmaza 2002 yılı sonunda mermer işleri yaptığını, işin bedelinin ödenmediğini ileri sürerek iş bedeli 3.303,00 YTL nin tahsilini istemiştir.
Davalı akdi ilişkinin varlığını inkar etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. BK m.vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda akdi ilişkinin varlığını ve işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlama mükellefiyeti yükleniciye aittir. Davalı iş sahibi akdi ilişkiyi inkar ettiğinden, akdi ilişkinin varlığı miktar itibariyle HUMK m.288 gereğince davacı yüklenici tarafından senetle isbat olunmalıdır. Davada talep edilen miktara ve davalının muvafakat vermemesine göre hukuki işlem tanıkla isbat edilemez. Ancak davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya bu hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Tüm bu yönler gözetilmeyerek akdi ilişkinin varlığı kanıtlanmış gibi davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir."

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 30.06.2008 T., Esas: 2007/4393, Karar: 2008/4393: "Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının yapımını üstlendiği inşaata ilişkin olarak mimarı, betonarme, sıhhi tesisat, kalorifer tesisatı, cebri havalandırma, ısı yalıtım hesabı, elektrik tesisat ve telefon tesisat projelerini yaptığını iddia etmiş, davalı anılan işlerle ilgili davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme yapılmadığını savunarak akdi ilişkiyi inkâr etmiştir. Bu durumda davacının akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Yanlar arasındaki ihtilafın miktarı dikkate alındığında bu hususun HUMK m.288 gereğince yazılı belge ile ispat edilmesi gerekir. Davacı akdi ilişkiyi ispata yarayan yazılı belge ibraz edememiştir. Ancak dava dilekçesinde “vs. yasal delil” demek suretiyle yemin deliline de dayandığından davacıya karşı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece akdi ilişkinin kanıtlandığı kabul edilerek davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır."

İşi, müvekkilinizin yaptığını ispatlayabilmeniz ve dosya münderecatı da göz önünde bulundurularak ihtimal dahilinde:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 08.07.2009 T., Esas: 2009/3-311, Karar: 2009/324: "...( ... Davada; davalının 2002 yılında yaptığı kaza sonucunda aracının ağır bir şekilde hasarlandığı, tamir için dava dışı B____ isimli şahsa verildiği, onun da yine oto tamircisi olan davacıya aracı teslim edip tamirini istediği, aracın tamiratını yapan davacının B____ isimli şahsı bulamadığı, bu arada davalının şikayeti üzerine aracın tamir edilmiş bir şekilde polise teslim edildiği, davalının da 24.12.2004 tarihinde aracı teslim olmasına rağmen tamirat giderini ödemediği, hakkında yapılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiği ileri sürülerek takibe itirazın iptaliyle %40 tazminatın tahsili istenilmiştir.
Davalı iddiaların yersiz olduğunu, olayda zamanaşımının dolduğunu, davacı ile herhangi bir akdi ilişkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümlerinden kaynaklandığı, ancak BK'nın 66. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir davada ileri sürülen maddi olayların hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulanacak yasa maddelerini tayin etmek doğrudan hakimin görevidir. Somut olayda davalı araç malikinin hasarlı aracını tamir için dava dışı B____ isimli şahsa teslim ettiği onun da davacıya tamir ettirdiği, hatta davalının sigorta şirketinden 1.600,00 YTL tamir parasını tahsil ettiği davalının müşteki sıfatıyla verdiği imzalı ifade tutanaklarından anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yanlar arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi davacının davalı yararına tamir ettiği araç nedeniyle yaptığı giderleri Borçlar Kanununun vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince isteyebileceği açıktır. Vekaletsiz tasarrufta ise zamanaşımı süresi yasada ayrıca bir hüküm bulunmadığından genel zamanaşımı süresi olan 10 yıldır.
O halde, mahkemece zamanaşımı def'inin reddiyle uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir... ),
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır."

Saygılar...