Konuyla ilgilenip cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim.
Konuyu, daha anlaşılabilir olması açısından, ayrıntılarıyla anlatıyım isterseniz.

İcra takibinin dayanağı kaçak su kullanım tutanağı. Kaçak su kullanım tutanağının tutulduğu yer birçok siteden oluşan büyük bir alan ve her sitenin kendine ait yönetimi var. Fakat bu bilinmediğinden ve de kaçak suyu hangi site yönetiminin kullandığı tespit edilemediğinden, site yönetimleri üst birliği adına tutanak düzenleniyor. Ve bu tutanağa dayanılarak icra takibi başlatılıyor. Başlatılan icra takibine site yönetimlerinden biri itiraz ediyor. İcra Müdürlüğü de itiraz üzerine takibin durmasına karar veriyor ve itirazın iptali davası açılıyor. İtirazın iptali davası da üst birlik adına açılıyor ve yine itiraz eden site yönetimi bu davaya davalı olarak cevap veriyor ve husumet itirazında bulunuyor. Açılan davada yapılan bilirkişi incelemesinde, kaçak suyu itiraz eden site yönetiminin kullandığı tespit ediliyor. Fakat mahkeme yargılama sonucunda böyle bir üst birlik yönetimi olmadığından dolayı davayı husumet yokluğundan reddediyor ve Yargıtay da bu kararı onuyor. Daha sonra aynı tutanakla site yönetimi aleyhine icra takibi başlatılıyor, site yönetimi buna da itiraz ediyor ve tekrar itirazın iptali davası açılıyor. Bu davada da site yönetimi, tutanağın kendi adlarına düzenlenmediği gerekçesiyle, husumet itirazında bulunuyor. Şimdi benim sormak istediğim husus şu; ilk takibe itiraz etmeleri, davaya davalı olarak cevap vermeleri, husumeti kabul ettiklerine dair bir karine oluşturmaz mı acaba?

İyi çalışmalar.