Mesajı Okuyun
Old 29-10-2010, 20:40   #23
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın ncoban,
Başka bir forumdan hatırladığım kadarıyla (hatalıysam lütfen düzeltiniz) bilirkişilik (de) yapmaktasınız. Aşağıdaki ifadelerinizin bir "hukukçu" için çok talihsiz beyanlar olduğunu düşünüyorum

Alıntı:
Yazan ncoban
Bilirkişinin öncelikle feshin haklı olup olmadığına kanaat getirmesi gerekiyor ki devamında işçinin alacaklarının olup olmadığına da kanaat getirsin ve varsa işçilik alacaklarını hesaplasın...

Alıntı:
Yazan ncoban
Ben elime gelen bilirkişi raporlarına dayanarak söylüyorum. Şöyle ki;sonuç itibari ile mahkeme dosyaya bilirkişiye işçilik alacaklarını hesaplaması için gönderiyor;ancak bunun yanı sıra en başta feshin haklı olup olmadığına da kanaat getirmesi için dosyayı bilirkişiye tevdii etmiyor mu? Çünkü bilirkişinin işçinin alacaklarının hesaplayabilmesi için öncelikle feshin haklı olup olmadığına kanaat getirmesi gerekiyor. Feshin haksız olduğuna kanaat getirdiği takdirde zaten hesap yapmasına gerek yoktur ki. Ha yasal bir dayanak soruyorsanız tabii ki yok, ben kendi fikrimi paylaşıyorum sadece.

Alıntı:
Yazan ncoban
benim gördüğüm kadarı ile genel olarak yapılan budur evet, ancak benim şahsi kanaatim olmakla birlikte bu durumun yanlış olduğunu düşünmüyorum ben. Mahkeme zaten bilirkişinin tersi bir kanaatte ise raporun tersine bir karar verir ya da ek rapor için tekrar gönderir.

Mahkeme, tabii ki bilirkişiye "feshin haklı olup olmadığını" sormuyor. Bilirkişinin de bu hususta görüş bildirmesi gibi bir yetkisi bulunmamaktadır.
* Feshin haklı olup olmadığı hususu özel ve teknik bir bilgi midir? 4857 S.K. daki fesih hallerini irdeleyip dosyadaki delillerle beraber değerlendirip YASAYI UYGULAYACAK ve BU MEYANDA KARAR VERECEK OLAN BİLİRKİŞİ MİDİR? Ne münasebet??? (HUMK m.275)

* Hakim, dosyayı bilirkişiye tevdi ediyor ve diyor ki; "UZMANLIK ALANINA GİREN KONUDA, ÖZEL VE TEKNİK BİLGİNLE SADECE VE SADECE HESABI ÇIKARMANI istiyorum (HUMK m.279: "Hakim iki tarafın ifadesini istimadan sonra ehlivukufa sorulacak sualleri tayin eder..."). Fesih haklı mı değil mi; zamanaşımı maddelerini uygulamam gerekir mi gerekmez mi; hangi faize hükmedeceğim; istemden fazlaya hükmedebilir miyim hükmedemez miyim...bunları ben değerlendireceğim."

* Belirttiğiniz ve yanlış olduğunu düşünmediğiniz bu hususlar, (tabii ki) "hukuken" kabul edilemez ve doğru değil.

Buyrun yasal dayanak ve yasanın uygulandığı kararlar:

HUMK m.275: "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez."

Başka bir forumda da belirttiğim üzere: İlgili maddeyle amaçlanan hak arayan vatandaşın pahalı yargılama yapılmasından korunması olduğu gibi; HAKİMLİK MESLEĞİNİN NİTELİĞİNİN DE KORUNMASIDIR.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 06.05.2008 T., Esas: 2008/15391, Karar: 2008/11595: "Mahkemece, deliller toplanmış ve İş Hukuku kürsüsünden bir öğretim görevlisi bir bilirkişiden rapor alınması için... HUMK'nun 275. maddesinde, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bir bilgi ile çözümü mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemeyeceği kurala bağlanmıştır. Temyize konu davada, toplu iş sözleşmesine konulan hükümlerin emredici yasalara aykırı olduğunun tespiti ile geçersizliği yönünde bir karar verilmesi de istekler arasındadır. Böyle olunca çözümü genel hukuki bilgiyi gerektiren bu konu da bilirkişiye başvurulması yasal değildir."

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 13.10.2008 T., Esas: 2008/34079, Karar: 2008/26691: "Her şeyden önce, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275. maddesinde belirtildiği gibi, mahkeme çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin görüşüne başvurabilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Somut uyuşmazlıkta mahkeme hakiminin genel hukuk bilgisi ile çözümlenmesi mümkün olan feshin haklı, geçerli veya sendikal nedene dayanıp dayanmadığı konusunda bilirkişiden rapor alması anılan usul kuralına aykırıdır..."

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 04.03.2008 T., Esas: 2007/26103, Karar: 2008/3435: "...Mahkemece iş müfettişinden alınan rapora itibar edilerek, davacı hakkındaki suçlamaların soyut suçlamalar olmaktan öteye geçmediği, somut delillerle kanıtlanmadığı, davacının davranışlarının işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine etkide bulunmadığı, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Belirtmek gerekir ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275. maddesinde belirtildiği gibi, mahkeme çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin görüşüne başvurabilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Somut uyuşmazlıkta mahkeme hakiminin genel hukuk bilgisi ile çözümlenmesi mümkün olan davacının davranışlarından kaynaklanan haklı ya da geçerli nedenle iş sözleşmesinin feshi konusunda iş müfettişi bilirkişiden rapor alınması anılan usul kuralına aykırıdır..."

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 14.07.2008 T., Esas: 2007/42699, Karar: 2008/20145: "Mahkemece, hukukçu bilirkişiden alınan rapora itibar edilerek, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Önemle belirtmek gerekir ki, Anayasanın 141. maddesinde, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk HUMK.nun 388. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır.
Ayrıca, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275. maddesinde belirtildiği gibi, mahkeme çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin görüşüne başvurabilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.
Mahkemece gerekçesiz karar verilmesi ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken konuda bilirkişi incelemesine gidilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir..."

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 15.04.2004 T., Esas: 2003/15464, Karar: 2004/4985: "...Yukarıda anlatılan olayın gelişen bu yönü gözetildiğinde, davacının üyelikten çıkartılmasına gerekçe yapılan yönetim kurulu kararında geçen açıklamaların davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı sonucuna varılarak istemin tümden reddedilmesi gerekirken kısmen de olsa kabul edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Diğer yandan; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 275. maddesi uyarınca mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir; hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.

SONUÇ : Somut olay, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir niteliktedir. O nedenle bilirkişi düşüncesine başvurulması, maddeye açık aykırılık oluşturur. Yerel mahkemece, açıklanan düzenlemeye aykırı olarak bilirkişi görüşüne başvurulmuş olması da bozmayı gerektirmiştir."

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 10.11.2003 T., Esas: 2003/7864, Karar: 2003/13106: "... Hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan bir konuda (bir yazının kişilik hakkına saldırı oluşturup oluşturmadığı konusunda) HUMK'nun 275. maddesine aykırı olarak bilirkişiye başvurulması ve bilirkişi ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi ayrıca bozmayı gerektirmiştir..."

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 04.11.2008 T., Esas: 2008/16023, Karar: 2008/19124: "HUMK. 'nun 275. maddesi, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasını öngörmektedir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.
Somut olayda bononun vade tarihinden takip tarihine kadar talep edilebilecek işlemiş faiz miktarının hesaplanması ve takip tarihinden sonrası için işleyecek faiz oranının belirlenmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile ve basit bir hesaplama ile mümkün olup çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmemektedir..."

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 11.01.2010 T., Esas: 2008/8802, Karar: 2010/84: "...mahkemece bu konuda mesleği avukatlık olan bir bilirkişinin görüşüne dayanılarak hüküm kurulmuştur. Oysa taraflar arasındaki uyuşmazlık yukarıda da açıklandığı üzere bankacılık işlemlerinden kaynaklanmakta olup, bu hususta ne şekilde uzman olduğu anlaşılamayan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir..."

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 12.04.2001 T., Esas: 2001/12460, Karar: 2001/3690: "...Dava, yayın yoluyla kişilik hakkına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir...Öte yandan HMUK.nun 275. maddesine aykırı olarak, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan bir konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması da benimseme biçimi yönünden de ayrıca bir bozma nedenidir."

(Örnekleri çoğaltmak mümkün; fakat yeterli olacağı kanaatiyle... )

Saygılar...