Mesajı Okuyun
Old 29-10-2010, 12:00   #6
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Ben konuyu sadece ibraname açısından ele almıştım. Sizin de belirtmiş olduğunuz gibi Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla ayni eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler.
Gerek öğretide gerekse yargısaL inançlarda , bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun çocuk, eş,anne ,baba gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmektedir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan, yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara maruz kalma söz konusudur. Kaza sonucu ağır yaralanan ve 2 kez ameliyata rağmen iyileşmeyen çocuklarının durumu sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan anne ve babanın manevi tazminat isteyebicekleri H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11122, 1995/430 sayılı kararı ile ve haksız eylem sonucu ağır yaralanan ve iktidarsız kalan kocanın karısının manevi tazminat isteyebilecegi yine H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655 sayılı kararı ile kabul edilmiştir.
Somut olayda, iş kazası sonucu % 80 malül kalan , ömür boyu başkasının bakımına muhtaç hale gelen kazazede ile birlikte oturan çocukları ve eşinin bu olay nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüklerinin ağır biçimde ihlal edildiği söylenebilir.
KOLAY GELSİN. SAYGILAR