Mesajı Okuyun
Old 29-10-2010, 08:30   #6
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Ceza Dairesi

Esas: 2007/7333
Karar: 2007/8136
Karar Tarihi: 18.10.2007

ÖZET: Kasten yaralama suçu, üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, silâhla, işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5237 S. K. m. 52, 53, 62, 86, 232) (4721 S. K. m. 17) (5271 S. K. m. 309) (YCGK 30.05.1988 T. 1988/8-177 E. 1988/238 K.)

Dava: Yaralama suçundan sanık Fatih S.'in 5237 sayılı TCY. nın 86/2, 86/3-a, 62, 52. maddeleri uyarınca 740 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Muş Sulh Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen, 12.02.2007 günlü karar aleyhine, Adalet Bakanlığının 30.04.2007 gün 22568 sayılı Yasa Yararına Bozma isteğim içeren, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.06.2007 gün ve 96736 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi ve gereği görüşüldü:

Karar: Tebliğnamede <dosya kapsamına göre, sanığın kasten yaralama suçunu üvey annesine karşı işlediğinin anlaşılması karşısında, üvey annenin üst soy olarak kabul edilemeyeceği, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 86/2. maddesi kapsamında kaldığı ve şikayete tabi bulunduğu, müştekinin ise 12.2.2007 tarihli duruşmada şikayetinden vazgeçtiğini beyan ettiği cihetle, sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmemiştir.> denilmektedir.

Dosyanın incelenmesinde, üvey annesine kötü davrandığından bahisle 5237 sayılı TCY'nın 232/1, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, 12.02.2007 tarihinde dinlenen mağdur Seyran S.'in sanıklardan davacı ve şikayetçi olmadığını bildirdiği, sanığın mağdura kötü davrandığının belirlenememesi ve yalnızca basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralaması nedeniyle yakınanın üvey olması da gözetilerek sanığın 5237 sayılı TCY'nın 86/2, 86/3a, 62 ve 52. maddelerine göre sonuç olarak 740 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve bu cezanın 5 eşit taksitte alınmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, yaralama suçunun basit şekli 5237 sayılı TCY'nın 86. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre <kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine... cezalandırılır> hükmü yer almakta, üçüncü fıkrasında ise;

<Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.> hükmü getirilmiş bulunmaktadır.

4271 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 17.maddesine göre <Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur.

Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden gelmeyip de, ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.> Doktrinde de hısımlığın türleri önce kan hısımlığı ve kan dışı hısımlık, kan hısımlığı altsoy-üstsoy hısımlığı ve yansoy hısımlığı, kan dışı hısımlık da, kayın hısımlığı ve yapay hısımlık olarak ayrılmış, üstsoy-altsoy hısımlığı ise biri diğerinden gelen, yani birbirlerinden üreyen kimseler arasındaki hısımlık olarak tanımlanmıştır. (Akipek, G. Jale AkınTürk, Turgut Türk Medeni Hukuku Başlangıç Hükümleri Kişiler Hukuku, Beta Yayınevi, Ankara (2007), sh. 455-469) CGK. nun 30.5.1988 tarih ve 8-177/238 sayılı kararında usul ve füru (üst soy-alt soy) hısımlığı, biri diğerinin sulbünden gelenler arasındaki hısımlık olarak gösterilmiştir. Evlatlarla ana baba arasındaki hısımlık gibi... Üvey ana veya üvey evlat ise, üst soy-alt soy kapsamına girmemektedir. Böyle olunca da, sanık Fatih S.'in eylemi, 5237 sayılı TCY. nın 86/3. maddesine değil, aynı maddenin ikinci fıkrasına uyar niteliktedir. Bu maddede düzenlenen suçun takibi ise, şikayete tabi olup, mağdur Seyran S.'de 12.02.2007 tarihli duruşmada şikayetinden vazgeçmiştir.

Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, yaralama suçundan sanık Fatih Seven hakkında, Muş Sulh Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen, 12.02.2007 gün ve 2006/343-2007/54 sayılı kararın, CYY'.nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 5271 sayılı CYY. nın 309/4. maddesine göre, karardaki hukuka aykırılık hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmekle; sanığın üvey annesini basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralama suçunun 5237 sayılı TCY'nın 86/2. maddesine uyduğu, anılan maddeye göre bu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu, mağdurun da sanıktan şikayetçi olmadığı anlaşıldığından sanık hakkında açılan kamu davasının CYY'nın 223/8. maddesi uyarınca şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine, hükmedilen cezanın çektirilmemesine yapılan yargılama giderinin kamu üzerinde bırakılmasına, 18.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları