Mesajı Okuyun
Old 28-10-2010, 16:47   #2
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan Evet ama 3201 sayılı yasa Avrupa'daki Türk vatandaşlarına büyük bir tuzak

Merhaba Üstadım,

Sorunuza evet müvekkiliniz yurtışındaki çalışmışlıklarını 3201 sayılı
YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ
YURT DIŞINDA GEÇEN SÜRELERİNİN SOSYAL
GÜVENLİKLERİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
HAKKINDA KANUN gereğince emekli olabilir ama ben bu kanun hükümlerine aldanarak emekli olmasın derim. Çünkü; 3201 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile Avrupalı Türk'ün cebinde yeşil sermayenin ve diğer fırsatçıların çaldıklarından geriya kalan son Centlere de devlet göz dikti. Kasası boşalan SGK kurumu çözümü Avrupalı Türkleri kandırarak borçlanmaya teşfik etmekte bulmuştur.

3201 sayılı yasaya göre borçlananlardan %1'i bile aslında bu borçlanmadan sonra maaş talep etme hakkına sahip değildir. Ama maaş almaya teşfik ediliyor, çünkü ilgili düzenlemeye göre bir aylık bile maaş alırsanız; bu borçlanmanın iptali ile yatırmış olduğunuz borçlanma miktarını geri talep edemiyorsunuz. Dayanak:Resmi Gazetede 06.11.2008 tarihinde (Resmi Gazete Sayısı:27046) yayımlanan YURTDIŞINDA GEÇEN SÜRELERİN BORÇLANDIRILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK MADDE 11/4 'Borçlandıkları hizmetler dikkate alınarak aylık bağlanmış olanlar, borçlanma başvurusundan vazgeçemezler ve bunların ödedikleri borçlanma tutarı iade edilmez'

Çünkü; Benim yaşadığım Federal Almanya'daki durumu izah edecek olursam: Federal Almanya bir SOSYAL HUKUK DEVLETİDİR. Burda emeklilik yaşınız olan (63-65) yaşına kadar ya çalışırsınız ya da işsiz kaldığınız dönem için belli bir süre işsizlik yardımı, bu yardımın süresi sona erdiğinde ise sosyal yardım (HARZ IV) alırsınız. Yukarıda bahsettiğim 2008 tarihli yönetmeliğin Tanımlar başlıklı MADDE 4/d hükmünün düzenlemesi şu şekildedir: 'Kesin dönüş: Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durunu'.

Oysa SGK nun Yurtdışı İşçi Hizmetleri Dairesi Başkanı burda yıllardır televizyonlara haftada bir gün 5 SAAT (şu an salı günleri) çıkmakta ve ajite bir dille burdaki vatandaşları 43 yaşında emekli olabileceklerine ikna ederek borçlanmaya teşfik etmekte ve kandırmaktadır. Almanya'daki bir insanı borçlanmaya ikna ettiniz ve hatta daha da ileri giderek aldatıp maaş almaya teşfik edip başvurusunu alıp 43 yaşında maaşa bağladınız sayın SGK. Peki yukarıda bahsettiğim gibi burdaki vatandaş emeklilik yaşına kadar ya çalışır ya da devletten sosyal yardım alarak geçinir. İşsizlik yardımı veya sosyal yardıma başvurarak BAŞKACA HİÇBİR YERDEN GELİRİNİN OLMADIĞINI SÖYLEDİ ve ilgili işsizlik yardımı veya sosyal yardım aldı. Ama siz 43 yaşında emekli etmiştiniz ya, maaş alıyordu ya, bunu Federal İş Ajansına veya Sosyal Yardım Kuruluşuna bildirmedi. İşte bu nokta da büyük suç işlemiş oluyor.

Burda bitmiyor; BU DURUM SGK'ya İSTEDİĞİ FIRSATI VERİYOR. Vatandaş ne yaptı aynı zamanda yaşadığı ülkede sosyal yardım veya işsizlik yardımı alınca; yukarıda bahsettiğim yönetmeliğin 4/d maddesini de Türkiye açısından ihlal etmiş oldu. SGK bu durumu Avrupalı Türkün adeta burnundan getirmektedir. Şöyleki; Avrupalı Türkü borçlanmaya teşfik eden SGK kasıtlı olarak başlangıçta vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyo ekonomik durumunu araştırmamaktadır. Vatandaş yaşadığı ülke olan Federal Almanya'da emeklilik yaşına gelince Federal Almanya Emeklilik sağlığı emekli olacak şahıs Türkiye kökenli olduğu için durumu SGK ya bildiriyor. Türk vatandaşına ait tüm sigorta dökümünü yolluyor. Aman da ama SGK nelerini yakalıyor vatandaşın bu sigorta dökümünden. Ne zaman çalıştığını, ne zaman sosyal yardım aldığını, ne zaman işsiz kaldığını ve dolayısıyla işsizlik yardımı aldığını. İşte bu nokta da Avrupalı Türk yaşamının son ve huzur içinde geçirmesi gereken anını öyle bir kısıyor ki: Çünkü SGK tarafından başına getirilecekler ömründen ömür götürüyor. Bu yaşta mücadele gücü de olmayınca çoğu zaman aklından, yüreğinden kayıplarla ödüyor bunu (Psikolojikmen çöküp vefat eden müvekkilim de oldu, şu an 2 kişi de çok kötü durumda).

EVET SGK NE Mİ YAPIYOR BU SİGORTA DÖKÜMÜ ELİNE GEÇİNCE:
AVRUPALI TÜRKE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE MAAŞ ALMAYA BAŞLADIĞI İLK AYLIĞINDAN İTİBAREN YAKALADIĞI BU ANA KADAR Kİ TÜM MAAŞLARINI İNSAFA SIĞMAYAN BİR FAİZLE KARŞISINA KOYUP HEPSİNİN GERİ ÖDENMESİNİ EMREDİYOR. Bunun anlamı şu; kaç yıl boyunca bu maaşı aldıysanız hepsini faizi ile birlikte geri ödemekle yükümlüsünüz AMA BUNA DA AVRUPALI TÜRKÜN MALI DAYANMAZ.

Neyseki yakın zamanda insaflı hakimler çıkıp yasanın bu acımasız düzenlemesine aykırı kararlara vardılar ve yargıtay da bu kararların arkasında durdu ama bu kararlar da Avrupalı Türkün mağduriyetini tam olarak gidermiyor. Çünkü yasal (ama adil olmayan) düzenlemeye göre siz ilk maaşı aldığınız tarihten bu durumunuz tespit edildiği ana kadar ki bütün maaşları faizi ile birlikte geri ödemek zorundasınız. Yani arada çalışmamış olmanız (GERÇİ YUKARIDA DA BAHSETTİĞİM GİBİ ÇALIŞMASANIZ BİLE BU SEFER İŞSİZLİK PARASI VEYA SOSYAL YARDIM ALACAKSINIZ - YANİ KURTULUŞUNUZ YOK- HER HALUKARNA 3201 sayılı düzenlemeye aykırı davranacaksınız) dahi affedilmiyor. Şimdi daha çok yakın tarihli bir düzenleme çıkarıldı: [FONT='Times New Roman','serif']T.C.[FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']SOSYAL GÜVENL[/font]İ[FONT='Times New Roman','serif']K KURUMU BAŞ[FONT='Times New Roman','serif']KANLI[/font]Ğ[FONT='Times New Roman','serif']I[/font][FONT='Times New Roman','serif'], [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sosyal Sigortalar Genel Müdürlü[/font]ğ[FONT='Times New Roman','serif']ü[/font][FONT='Times New Roman','serif'], [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sayı : B.13.2.SGK.0.0.10.07.01/01-031/482 05/08/2010[/font][FONT='Times New Roman','serif'], [/font][FONT='Times New Roman','serif']Konu : Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sözle[/font]ş[FONT='Times New Roman','serif']me Aylıklarına Ait [/font]İş[FONT='Times New Roman','serif']lemlerin[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']Ta[/font]ş[FONT='Times New Roman','serif']ra Ünitelerine Devrine dair [/font][/font][FONT='Times New Roman','serif']05 Ağustos 2010 tarihinde yayınlanan 2010/91 sayılı genelgenin ‘(EK-3) ALMAN SİGORTALILIK SÜRELERİNİN TAHSİS İŞLEMLERİNDE DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN TABLO’.[/font][/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Az buçuk gözü açıldı açılacak olan Avrupalı Türkün gözü bu sefer de bu tablo ile kör edilmeye çalışılıyor ki; geçen Salı günkü televizyon programında (Avrupada yayım yapan bir Türk kanalı) SGK Yurdışı İşçi Hizmetleri Dairesi başkanının adeta sizi yakaladım imalı, elini avuşturan tavrından bunu çok iyi gördüm. Bu tablonun özü şu: Federal Almanya'da sigortadan muaf MİNİJOB denilen ve 400, Euronun altında gelir elde edilen işler var. Normalde bizim 3201 sayılı yasa; YAŞADIĞI ÜLKEDE ÇALIŞMASINA SON VERENLER 3201 SAYILI YASAYA GÖRE EMEKLİLİK MAAŞI TAHSİS TALEBİNDE BULUNABİLİR diyordu ya; baktılar SGK ya para akışı yavaşlayacak HEMEN DÜZENLEME DEĞİŞİKLİĞ (OYSA TEMEL YASA OLAN 3201 SAYILI YASAYA AYKIRI BİR DÜZENLEME - NE YAPARSINIZ BİZİM ÜLKEMİZ İŞTE) ile bu tablo eklendi alakasız şekilde yukarıdaki genelgeye. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3201 sayılı yasa 1985 yılında çıktı ama 24 yıl sonra vatandaşları kazanılmış haklarından mahrum edecek TEMEL KANUNA AYKIRI GENELGELER ÇIKARILDI. 2009 yılına kadar 3201 sayılı yasaya göre emeklilik maaşı alanlara yaşadıkları ülkedeki ekonomik durumlarını gösteren ve ilgili Federal Alman makamlarından (İş Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan) alınan belgeleri SGKya göndermeleri talep edilmedi. Ama T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, Yurtdışı Borçlanma ve Tahsis İşlemleri Daire Başkanlığının, SAYI:B.13.2.SGK.O.10.07.01/01-031-3119, KONU:Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesi (tarih:02.01.2009) 2008/11 sayılı GENELGE ile 3201 sayılı yasa çerçevesinde SGK dan emeklilik maaşı bağlananlara 6 ayda bir yaşadıkları ülkedeki İş Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan çalışmadıklarına ve sosyal yardım almadıklarınıa dair belge sunmaları zorunluluğu getirildi. AKSİ TAKDİRDE MAAŞLARI KESİLECEK.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Avrupalı Türk şu an şok halinde. Ellerinde son kalan malvarlığını da SGK alacak. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğin KESİN DÖNÜŞ ibaresinin en baştaki YAŞADIĞI AVRUPA ÜLKESİNDEN TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYE'YE DÖNÜŞ YAPMAK şeklindeydi. Bakıldı para akışı olmuyor; kesin dönüş ibaresi yumuşatıldı: maaş tahsisi talebi esnasında Türkiye'de bir pasaport ibrazı ve ikamet adresi gösterme şeklinde yumuşatıldı. Çalışma yasağı vardı; baktılar para akışı duracak; 400,-Euroya kadar olan çalışmaları işten saymamak şeklinde temel yasaya (3201 sayılı yasa) aykırı yukarıda bahsettiğim alakasız bir genelgeye ilgili tablo eklendi.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Avrupalı Türk silkeledikçe döviz döken ağaç olarak görülmesin artık, bir şeyleri kalmadı artık. Yaşlılıklarında biraz olsun dinlenmeyi hakkedeceklerdi ama ona yetecek yürek ve akıl da bırakmadınız artık. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3201 SAYILI YASA ANAYSAYA AYKIRIDIR VE BU YÖNÜ İLE İPTAL EDİLMELİDİR. Şöyle ki; 3201 sayılı yasanın özü incelendiğinde yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına adeta bir tuzak olduğu, politik menfaatlere aracı edildiği (Sosyal Güvenlik Bakanına yapılan ve yasanın uygulanmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki izahata; Sayın Bakanın ‘Bu yasayı bizden öncekilerin ne kasıtla çıkardıklarını biz de anlamış değiliz’ cevabını vermesi), maksadın SGK nın açıklarının Avrupalı Türklerin sırtına yüklemek olduğu, bu yapılırken bile yanlış hesap ile bu yasadan faydalanarak maaş alanların da kurumun sırtına bir kambur haline getirildiği, tüm bu yönleri ile bu yasanın Anayasaya aykırı olduğu sonucu ortaya çıkacaktır. Çünkü bu yasa kurumun mali yapısı gözetilmeden çıkarılmış ve politik menfaatlere aracı edilmiş vaziyettedir.

[FONT='Times New Roman','serif']Şöyleki;
[FONT='Times New Roman','serif'] Kurum şu an da Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını da dahil olmak üzere Avrupa’da yayım yapan bir çok medya kuruluşunu (televizyon ve gazete) da kullanarak hatalı ve yanıltıcı beyanlarla Avrupada yaşayan vatandaşlarımızı 3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğe teşvik etmektedir. Bu nokta da kullanılan şahıs ve kuruluşlar yasayı kasıtlı bir şekilde eksik bir şekilde anlatmaktadırlar ve bu yönde SGK tarafından buna teşvik edilmektedirler. En bariz örnek Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızdır. Bu ülkede emeklilik yaşı kadınlarda 60, erkeklerde ise 65’tir. Yani bu yaşlardan evvel bir Türkün işsiz kalmak, işsiz kalmışsa da sosyal yardım kuruluşundan sosyal yardım almadan geçinebilmesi mümkün değildir. SGK bu gerçeği bilmesine rağmen, en başta Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını haftada bir gün Avurpada yayım yapan Türk Televizyon kanallarına en az 3 saat çıkarmakta ve vatandaşları yaşadıkları ülkelerin gerçeklerine aykırı şekilde 43 yaşı itibariyle kurumdan emekli maaşı alabileceklerine inandırmaya çalışmaktadırlar ve bunda da başarılı olmaktadırlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kurumun bütün hedefi SGK’nın açıklarının Avrupalı Türkün sırtına yüklenmesidir. Yaşadığı ülkedeki emeklilik yaşına daha 22 yıl kalan Avrupada yaşayan vatandaşlarımıza yönelik yapılan ajite kampanyalarla kendileri borçlanma yapmaya teşvik edilmektedirler. Borçlanmanın akabinde de hayatın olağan gerçeklerine aykırı yaşlarda bu vatandaşlarımız adeta tuzak bir şekilde yaşlılık aylığı (AMA DAHA 43 YAŞINDA) almaya teşvik edilmektedirler. 3201 sayılı yasanın samimi şekilde vatandaşa izah edilmemesi sebebiyle de çalışırken veya iş bulamaması sebebiyle sosyal yardım kuruluşundan yardım almak zorunda kalan Avrupadaki vatandaşlarımız kurumun iknası ile kanuna aykırı olmasına rağmen SGK’dan da ek destek maksadıyla yaşlılık aylığı almaktadırlar.

Bu durumda davalı kurumdan yaşlılık aylığı alan ilgililer Federal Almanya Yasalarına da aykırı hareket etmiş bulunmaktadırlar. Çünkü Federal Almanya’da Sosyal Yardım Kuruluşundan yardım alınırken Türkiye’den alınan yaşlılık aylığı beyan edilmemektedir. İlgili Federal Almanya Sosyal Yardım Kuruluşunun Türkiye’den yaşlılık aylığı almanın yanında kendisinden de yardım alanları tespit ettiğinde bu durumda bu vatandaşlarımız Almanya’daki sosyal haklardan da mahrum kalmaktadırlar.

Davalı kurumun açık kötü niyeti bu noktada yani vatandaşın yaşlılık aylığı bağlanmasını talebi esnasında ortaya çıkmaktadır. Kurum bu esnada adeta kötü bir niyetle vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyal yardım kuruluşu ile veya iş ajansı ile olan bağını araştırmamakta ve kimi zaman 20 yıl sonra vatandaşın kurumdan maaş almasının usulsüzlüğünü tespit etmekte ve bu noktayı da kuruma büyük bir fırsat olarak görmektedir. İşte bu durumlarda davalı kurum uygulamakla yükümlü olduğu kanunu ve Anayayı hiçe sayan uygulamalara başvurma yolunu seçmektedir. Yani ilgilinin tüm borçlanma işlemini iptal yolunu ve iptal gününe kadar almış olduğu tüm yaşlılık aylığını yüksek faizlerle geri talep etmekte ve maksadı yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza sosyal güvence sağlamak olan yasanın ruhuna aykırı hareket etmektedir.

Kurumun kasıtlı sessizliği şu noktada da ortaya çıkmaktadır: Vatandaşın onlarca yıl sonra yasaya aykırı maaş aldığı ancak Federal Almanya Emeklilik Sigortasının SGK ile yaptığı yazışmalar ile ortaya çıkmaktadır. Federal Almanya Emeklilik Sigortasından alınan sigorta dökümü vatandaşın Federal Almanya Almanya’daki emeklilik yaşı olan 60 veya 65 yaşına gelindiğinde SGK’na gönderilmekte ve ilgilinin Türkiye’de de geçmiş yıllarda hizmeti olmuşsa bu hizmetlerin birleştirilmesi talep edilmektedir. Ancak bu noktadadır ki kurum vatandaşın kendisinden yaşlılık maaşı aldığı kimi dönemlerde yaşadığı ülke olan Federal Almanya’da sosyal yardım aldığı veya çalıştığı dönemleri tespit etmektedir.

Yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerdeki değişiklikler ülkenin sosyo-ekonomik yapısı göz önünde bulundurulmak suretiyle, söz konusu düzenlemelerin ve değişiklilklerin uygulamada doğuracağı sonuçları üzerinde titizlikle durulmasını gerektirmektedirler. Aksi takdirde ADALET DUYGUSUNU RENCİDE EDİCİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKABİLECEĞİ GİBİ, DEVLET, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMAKTA ZAAFİYETE DÜŞEBİLİR. ÖZELLİKLE SOSYAL GÜVENLİK KANUNLARINDA YAPILACAK HATALI DÜZENLEMELER VE DEĞİŞİKLİKLER, TOPLUMSAL YAPIDA BİR TAKIM YIPRANMALARA NEDEN OLABİLMEKTE VE VATANDAŞIN DEVLETE OLAN GÜVENİNİ SARSMAKTADIR.

Çok nadir kişinin açabileceği davalarda kendilerine fayda edecek şu yargıtay kararını da konuya eklemek istiyorum.

[FONT='Verdana','sans-serif']YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

Esas: 2002/671
Karar: 2002/691
Tarih: 05.02.2002

ÖZET: Kurumca; yurt dışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.(506 sayılı SSK. m. 60, 63) (3201 sayılı YDBTVYDGSSGBDHK. m. 6)

KARAR METNİ:
(YHGK. 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. kararları)

Davacı davalı Kurum işleminin iptaliyle, borçlanma işleminin geçerli olduğunun tesbitine, aylıkların kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesine ve geri alınan aylıkların iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki bütün temyiz itirazlarının reddine,

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3201 s. Kanuna göre, yurt dışı hizmetlerini borçlanan ve buna bağlı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk Vatandaşının uzun sayılabilecek bir süre sonra; yaşlılık aylığından yararlanma koşullarından biri olan yurda kesin dönüş koşulunun bulunmadığının anlaşılması üzerine, Kurumca; gerek borçlanma ve gerekse yaşlılık aylığının iptal edilmesine ilişkindir.

Mahkeme; kurum işlemlerinin yerinde olduğunu kabul etmiş ve davacı isteminin reddine karar vermişse de bu sonuç usul ve kanuna uygun bulunmamaktadır.

Gerçekten, taraflar arasında uyuşmazlık, temelde, yaşlılık sigortasından faydalanmak isteyen 3201 s. yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının borçlanma veya yaşlılık aylığı koşullarından "yurda kesin dönüş koşulu´nun" bulunmadığının sonradan anlaşılması halinde, Kurumca uygulanacak işlem ve yaptırımlara ait olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle; öncelikle, belirtilen koşul noksanlığının saptanması durumunda; Kurum hak ve yetkilerinin, gerek 3201 s. gerekse temel Kanun niteliğinde bulunan 506 s. Kanun açısından ortaya koymak yararlı olacaktır.

Gerçekten, 3201 s. Yasa, kendisinden önce yürürlükte bulunan 2147 s. Kanun ile birlikte; yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarına; yurt dışında çalıştıkları süreleri, döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı vermiş ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Anayurt Türkiye´de sosyal güvenceye kavuşma hakkı tanımıştır. Böylece Türkiye´de çalışıp, belirli bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunan Türk Vatandaşları ile yurt dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.

Bu tür bir sistem sonucu; 3201 s. Yasadan yararlanmak suretiyle 506 s. Yasada ön görülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içerisinde çalışıp 506 s. Kanun kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşut hale getirilmiştir. Şöyle ki; 506 s. Kanunun 60. maddesinde ön görülen ve yaşlılık aylığından yararlanma koşulları olarak belirlenen; "yaş", "sigortalılık süresi", "prim ödeme tarih sayısı", "işten ayrılma" ve "yazılı istekte bulunmak" koşulları 3201 s. Kanunun 6. maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye´de çalışanların "işten ayrılma koşulu" burada; "yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye´ye dönüş" şeklinde belirlenmiştir. Şu duruma göre; Sosyal Sigortalar Kurumu; yurt içerisinde çalışan sigortalılar için; aradığı; işten ayrılma koşulunu yurt dışında çalışanlar içerisinde yurda dönüş koşulu olarak araması ve işlemleri buna göre yürütüp tamamlaması zorunludur.

işte, görülmekte olan davada uyuşmazlık bu koşul ile doğrudan ilgili olduğundan az yukarıda anlatılan hukuki gerçeklerin açıklanması gerekli görülmüştür. Bu bakımdan 3201 s. Kanun uyarınca; yaptığı borçlanma karşılığı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk´ Vatandaşının, belirtilen "yurda dönüş" şartının gerçekleşmediği veya daha sonraki bir tarihte gerçekleştiğinin anlaşılması halinde kurumun bu kişiye karşı ne tür işlem yapması gerektiğinin saptanması kaçınılmazdır. Bu bağlamda hemen belirtelim ki, 3201 s. Kanun sistemi, yaşlılık aylığından yararlanabilmek için yurda kesin dönüş koşulunu 1985 yılında getirmesine karşılık, yakın tarihe kadar, bu koşul Yargıtay uygulamasında, katı şekilde kabul edilmemiş; yurda kesin dönüş yapmadığı anlaşılan ve yurt dışı ilişkilerinin bir süre daha devam ettiği hallerde, bu kişilerin borçlanmalarının iptali ile, Kurumun yaşlılık aylıklarını kesme işlemlerine geçerlilik tanınmamıştır. Ancak bu konunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine gelmesiyle uygulama tersine dönmüş ve yurt dışında çalışanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi yönünden, yurda kesin dönüş koşulunun varlığı zorunlu görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. ve daha sonra aynı doğrultudaki kararlar).

Ne var ki, sözü edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında; yaşlılık sigortasından yararlanma yönünden yurda kesin dönüş koşulunun varlığının aranmasına karşın, bu koşulun yokluğu halinde, yapılması gereken Kurum işlemlerinin ne doğrultuda olması gerektiği yönünden davayla doğrudan ilgilisi bulunmaması sebebi ile bir hukuki tavır alınmamıştır.

Gerçekten, bu konuda sözü edilen 3201 s. Yasa, 6. madde (B) fıkrası, sistemi doğrudan olmasa bile, dolaylı şekilde ortaya koymuş, yurt dışından kesin dönüş yapılmasına ve kendilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, yurt dışında çalışmak isteyenler yönünden Kurumca yapılması gereken işlemleri belirlemiştir. Buna göre; yurt dışından kesin dönüş yapan bir kimsenin yeniden yurt dışında çalışması halinde; çalıştığı süre kadar yaşlılık aylığı kesilecek bu kişinin yurda dönüşünde; isterse çalıştığı süre kadar borçlanmak suretiyle; yaşlılık aylığı oran ve miktarı artırılacak, isterse, eski aylık olduğu gibi ödenmeye devam edecektir. Böylece denilebilir ki, 3201 s. Kanun sisteminde yeniden yurt dışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır. Bu durumun sonucu olarak, yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediği anlaşılırsa, yapılacak işlem; veya uygulanacak yaptırım; yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş gününe kadar işlemlerin hukuken askıya alınması, istem olduğunda yatırılan borçlanma bedelini iadesidir. Yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınmasıdır.
Nitekim; 506 s. Kanun sisteminde, yurt içerisinde çalışanlar için uygulanan yaptırımda belirtilen biçimde olmaktadır. Yargıtay uygulamasında kabul edildiği üzere, yurt içerisinde çalışan bir sigortalının, yaşlılık aylığından yararlanmak için Kuruma başvurduğunda, işten ayrılma koşulu gerçekleşmemişse, bu kişiye yaşlılık aylığı bağlanmamakta veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, bu koşulun yokluğu anlaşıldığında; aylıklar kesilmekte ve ödenenler geri alınmaktadır. Bunun ötesin de; 506 s. Kanunun 3279 s. Kanun ile değişik 63. maddesinde kabul edildiği biçimde; yaşlılık aylığı alanlar, Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeme koşuluyla; yaşlılık aylıklarının kesilmeden çalışmalarını sürdürebilmektedirler. En önemlisi "işten ayrılma" veya "yurt dışından dönüş" koşulunun yokluğu, kişinin sosyal güvenlik haklarının büsbütün ortadan kaldırıcı bir neden olarak, yasalarda öngörülmemiş, sadece; aylığın başlatılmaması veya bağlanan aylığın kesilmesi şekilde yaptırıma bağlanmıştır.

Buna karşın; görülmekte olan bu davada olduğu gibi 3201 s. Kanun yönünden de, Kurumun bu tür durumlarda uyguladığı hukuki statü ne Anayasal Sosyal Güvenlik İlkeleri nede Yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşır durumdadır. Gerçekten de belirtilen koşulların yerine getirilmediğinin saptandığı durumlarda; Kurumun uygulanması ile;

a)Kişinin borçlanması ve buna bağlı yaşlılık sigortası iptal edilmekte, kişi Türk Sosyal Sigortalar sisteminden dışlanmakta,

b)iptal gününe kadar ödenen yaşlılık aylıkları faizi ile geri alınmakta,

c)Borçlanma tarihindeki Kur üzerinden ödenen Türk Parası, dövizdeki artışlar dikkate alınmadan yıllar öncesi değerden iade edilmekte,

d) İade edilmek istenen bedele faiz dahi uygulanmamakta,

e)Kişinin yasadaki hakdüşürücü süreyi kaybedip etmediği dikkate alınmamakta,

f)Ayrıca kişinin, yurt dışındaki sosyal sigortalar kurumundan primlerini alıp almadığı ve oradaki sosyal güvenlik kuruluşlarından haklarını kaybedip etmedikleri gözetilmemekte, kısaca kişi, sosyal güvencesiz bir biçimde ortada bırakılmaktadır. Böyle bir uygulama ise hiçbir yönden hukuksal kabul edilemez ve yasalarca korunamaz.

Belirtilen nedenlerle; Kurumca; Yurtdışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 5.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: {Corpus Arşiv No:21-80}[/font]

[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']SONUÇ ŞU: YURTDIŞINDA YAŞAYAN BİR TÜRK EĞERKİ KESİN DÖNÜŞ GİBİ KESİN DÖNÜŞ YAPACAKSA YANİ TABİRİ CAİZSE TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYEYE GİDECEKSE, YANİ YAŞADIĞI ÜLKE OLAN AVRUPA ÜLKESİNDE Kİ VEYA HERHANGİ BİR YABANCI ÜLKEDEKİ TÜM HAKLARINI ÖLDÜREREK TÜRKİYEYE GİDECEKSE TÜRKİYEYE GİTTİĞİNDE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE BORÇLANMA YAPSIN VE EMEKLİLİK MAAŞI ALSIN. Yoksa burda yaşamaya devam edecekse bu işsizlik ortamında ilerde Federal Almanya'da alacağı emeklilik maaşı da geçimine yetmeyeceği için yine Federal Almanya devletinin Sosyal Yardım Kuruluşunun vereceği ek sosyal yardıma mecbur kalacağı için 3201 sayılı yasadaki İKAMETE DAYALI BİR SOSYAL YARDIM YA DA SOSYAL YARDIM ÖDENEĞİ ALMAMA koşulun gerçekleştiremeyeceği için hiçbir zaman Türkiye'deki maaşa hak kazanamayacak, yani SGK ya ödemiş olduğu borçlanma bedeli gibi bir zararla kurtaracaktır durumum. SADECE BORÇLANMASINI YAPIP MAAŞ ALMAYA BAŞLAYANLAR SAKINA MAAŞ TAHSİS TALEBİNDE BULUNMASINLAR. HEMEN YATIRDIKLARI BORÇLANMA BEDELİNİ GERİ ÇEKSİNLER. Bakın burdaki adaletsizliğe de: Diyelim ki borçlanmayı yaptınız ve 10 yıl sonra akıllanıp bu emeklilikten size hayır gelmeyeceğinizi anladınız. O zaman kurumun başka bir fırsatçı yüzü ortaya çıkıyor. Siz borçlanma için yatırmış olduğunuz döviz miktarını değil, o döviz miktarının 10 yıl önce yatırdığınız TÜRK PARASI KARŞILIĞINI ALABİLİYORSUNUZ. YANİ KUŞ KADAR BİR PARA ALACAKSINIZ YATIRDIĞINIZ KAZA KARŞILIK. [/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']OYSA KURUM SİZİ USULE AYKIRI ŞEKİLDE MAAŞ ALMIŞ ŞEKİLDE YAKALARSA; BIRAKIN VERDİĞİ TÜM MAAŞLARI, BU MAAŞLARI YÜKSEK FAİZİ İLE GERİ İSTEME HAKKINI KENDİSİNDE GÖRÜYOR. YANİ FAİZ VATANDAŞA HARAM DEVLETE HELAL.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Şu noktaya da değinmeden edemeyeceğim.Yukarıda bahsettiğim ve 06.11.2008 tarihli Resmi Gazetenin 27046 sayısında yayımlanan yönetmeliğin Yoklama işlemleri başlıklı 14/(7) hükmü var ki; bu hükümet döneminde çıkarılmıştır AMA YANİ HANGİ DİNE HİZMET DEDİTTİRECEK TÜRDEN. Hüküm aynen şöyle; 'Bu yönetmeliğin uygulamasında, evli ya da BİRLİKTE YAŞAYAN ÇİFTLER için ödenen yardımlar her iki eş için de ödeniyor olarak kabul edilir'[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Yani siz çalışmıyorsunuz, maaşınız geçiminize yetiyor ama birlikte yaşadığınız eşiniz; bu da yetmez KIZ ARKADAŞINIZ BİLE SOSYAL YARDIM ALIYORSA bu sizin suçunuz oluyor ve Türkiyedeki maaşı alıyorsanız geri ödemekle yükümlü oluyorsunuz hem de yüksek faizle, maaş almıyorsanız da ALAMAZSINIZ. [/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']SONUCUN SONUCU BU MAAŞI ALAMAZSINIZ ALIRSANIZ SONUCUNA KATLANALARDAN OLACAĞINIZ %99 İHTİMAL DAİRESİNDEDİR.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Hukukçulukla, zorunlu korumacılığın arasında bir dert yanma oldu cevabım biliyorum ama bu hususta fayda edecek protest tavırlı bir kalem oynatmak gerekiyordu artık.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']AVRUPALI MAĞDUR TÜRKÜ UYANDIRABİLMESİ UMUDUYLA.[/font]
[FONT='Verdana','sans-serif'][/font]
[FONT='Verdana','sans-serif']Av. Kamer Akgül

[/font]

[/font][/font]
[/font]