Mesajı Okuyun
Old 28-10-2010, 14:45   #1
AV. MUSTAFA ALİ

 
Varsayılan İmar - Vekalet - Beledİye

Olay: A, X Belediyesi sınırlarındaki bir tarlanın malikidir. Belediye, 1984 yılında imar çalışması yaparak A'nın maliki bulunduğu tarlayı
iki parsele böler. Bu arada A, Belediye ve tapudaki işlerini takip etmesi için
emlakçi S'ye bir vekalet verir. Vekalet, sadece basit işlemlerin yapılması, evrak alınıp-verilmesi işlemlerini kapsamaktadır.
A, 1. parselde bir apartman inşa ederek buradan 6 daireyi Belediyeye bedel olarak (DOP olarak) verir. 2. parsel, Belediye tarafından
tümüyle yeşil alan ve park olarak ayrılmak istenmektedir. Belediye muhatap olarak vekil S'yi çağırır ve ondan A'ya ait 2. parselin
"bedelsiz terk edilmesi" için bir dilekçe yazmasını ister. S'nin vekaletinde böyle bir yetki bulunmamaktadır. Bu tür bir yetki
Noterlik Kanunu gereği, ayrıntılı ve fotoğraflı, düzenleme şeklinde bir vekaletle mümkün olmaktadır. Buna rağmen Belediye
S'nin yazdığı dilekçeyle işlem yaparak, bahse konu parseli "bedelsiz terk" şerhi koyarak park ve yeşil alan olarak ayırır.
Ayrıca 1987 yılında karar alarak, ilan eder ve Karar itirazsız kesinleşir.
Değerlendirme: Belediye, imar çalışmasının karşılığını (DOP bedelini) zaten 1. arsadaki 6 adet daire ile almıştır.
Ayrıca diğer tüm parseli bedel alması usulsüzdür. Yine, "bedelsiz terk" işlemi yetkisiz bir vekaletle olmuştur. Hukuken yok bir işleme
binaen alınmış bir Belediye kararı ve A'nın mağduriyeti söz konusudur.
A, 2006 yılında "Kamulaştırmasız el atma ve tazminat" davası açar. Yapılan incelemede, Belediye'nin dava konusu yere "bedelsiz terk" işlemi nedeniyle el atmadığı tespitiyle red kararı verilir. Ancak Mahkeme (davacı tarafından iddia edilse de) yukarıda yazılı olguyu araştırmaz, mevcut duruma göre (yani bedelsiz terkin hukuken doğru ve kesinleşmiş olması durumuna göre) karar verir. Bu karar 2008 yılında Yargıtayca onanarak kesinleşir.
Soru: Kaziye-i muhkeme olmuş olsa da, "bedelsiz terk işleminin hukuken yok olması" konusunda herhangi bir karar ve değerlendirme olmadığından, bu yönüyle bir dava açılabilir mi?
Zaman söz konusu olur mu?
Nasıl bir dava açılması düşünülebilir?
Değerli yorumlarınızı lütfen esirgemeyin. Şimdiden teşekkürler. Av. Mustafa Ali ERDOST