Mesajı Okuyun
Old 07-10-2010, 08:13   #11
laborlawyer

 
Varsayılan Teşekkürler

Sayın Gemici,

Sanırım bir konuda yanlış anlaşıldım veya kendimi yanlış ifade ettim. Ben kesinlikle BM kötü veya iyi gibi bir ifadede bulunmadım. Zira böyle bir yargı hem konumuzla ilgisiz hem de dünyayı siyah ve beyaz olarak ayırıp grileri görmemek olur.

Burada benim de sizin gibi yardımcı olmaya çalıştığım tek konu Türk vatandaşlarının diplomatik masumiyeti bulunan yerlerde çalışmaları durumunda sigortalılık hali ve izlenilebilecek yollardır.

Bir Türk vatandaşının temel insan hakkı olan sosyal sigortadan kendi ülkesinde faydalandırılmaması halinde bu duruma karşı izlenilecek yolların Anayasa'nın 90. maddesi hükmüne bir aykırılık olmadığı kanaatindeyim zira sigortalılık hakkı da aynı şekilde temel insan hakkıdır. 90. maddenin son fıkrası:

"Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır."

Demektedir. Burada sigortalılık hakkının diğer anlaşmalarda ve evrensel metinlerde bahşedildiği korunmadan tekrar bahsetmek sözü çok uzatacaktır ve yukarıdaki makalede bu tip bazı kaynaklara atıf yapılmış. Lütfen olayı Uluslararası düzen sigortasızlık hakkı veriyor ve ulusal kanunlar bunun tersine düzenleme getiriyor gibi düşünmeyin. Çünkü hem ulusal hem uluslararası kaynaklar kişinin sigorta hakkını temel hak olarak tanımıştır. Hatta bahsedilen Viyana Sözleşmesinin ilgili hükmüne siz zahmette bulunup atıf yaptınız ve bizimle paylaştınız. O madde (33. madde) dikkatli okunduğu zaman zaten sorun yok ortada ama sizin demek istediğinizi ben anlayamadım galiba. Ya da farklı maddelerden bahsediyor olabiliriz. Konuyu fazla uzatmamak adına yine son kez madde metnine bakacak olursak:

Madde 33 - 1. Bu maddenin 3.fikrasi hükümleri sakli kalmak sartiyla, bir diplomatik ajan, gönderen Devlet (gönderen devlet derken gönderilen bir kişiden bahsetmekte ve elbette bu çifte vatandaşlık halleri hariç TC. vatandaşlarını kapsamamaktadır) için yapilan hizmetler bakimindan kabul eden (bakınız yine kabul eden devlet demek suretiyle bahsedilen kişinin diplomatik statüde olduğundan bahsediyor, hizmet memuru olan TC vatandaşı değil)Devlette yürürlükte olan sosyal güvenlik hükümlerinden bagisiktir.
2. Bu maddenin 1.fikrasinda öngörülen bagisiklik, asagidaki sartlarla bir diplomatik ajanin münhasir hizmetinde bulunan özel hizmetçilere de uygulanir: (Aşağıdaki bentleri okuduğumuz zaman buradaki özel hizmetçiden kastın diplomatla beraber ülkesinden gelen yardımcıları olduğu gayet açık)
a) Kabul eden Devletin vatandasi olmamalari TC vatandaşı olmamalı veya kabul eden Devlette daimi ikametgahlari bulunmamasi, ve (umutlaw bey'in durumunda Türkiye'de ikamet eden Türk vatandaşlarından bahsediyoruz dolayısıyla bağışıklık yok)
b) Gönderen Devlette veya bir üçüncü Devlette yürürlükte olan sosyal güvenlik hükümlerinden yararlanir olmalari.

Sayın Gemici, Viyana antlaşması bile gördüğünüz gibi diplomatik muafiyeti sigortalılık hakkı bakımından kendi ülkesinde çalışan insanlar için düzenlememiş ve buna üstünlük tanımış. Ben sizin hangi diğer uluslararası metnin hangi maddesiyle bu hakka kısıtlama getirilmesi gerektiğini düşündüğünüzü inanın anlayamadım. Sonuç olarak yeterince anlaşmaya çalıştık ve ortaya beraberce bir şeyler koyabildiğimizi düşünüyorum. İyi çalışmalar.



Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın laborlawyer,

Birleşmiş Milletler'de çalışmış olan birisi olarak aktardığınız düşünceleriniz için teşekkürler. Bu türden kurumların nasıl çalıştıkları ile hukuki bir problemin yine hukuk çerçevesinde nasıl çözüleceği benim için birbirinden değişik iki ayrı konu. Siz birleşmiş milletleri iyi olmayarak görebilirsiniz.; Ben bu konuda sizinle aynı fikirde değilim ve milletlerarası kurumları, hantallıklarına, bazı devletleri kayırmalarına ve daha birçok kusurlarına rağmen faydalı ve olması gereken kurumlar olarak görüyorum.

Gelelim sözünü ettiğiniz bir kurumun eseri olan Viyana Sözleşmeleri'ne; Türkiye bu sözleşmeleri yapıldıkları tarihten 25 seneden fazla bir süre sonra kabul etmiş. Sizce Türkiye ve Viyana Sözleşmelerini imzalayan 174 diğer ülke'de mi sözünü ettiğiniz kurumlara dahil?

Saygılarımla