Mesajı Okuyun
Old 03-10-2010, 12:51   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukukcu1660
Herkese iyi günler. Stajyer avukatım ve ilk davama gireceğim.Davam Menfi Tespit Davası. Müvekkilimiz Kira sözleşmesinde 06.1998- 12.1998 yıllarına ilişkin müteselsil kefil olarak noter huzurunda kira kontratosunu imzalamıştır.Ancak kira durumu daha sonra da devam etmiş ve müvekkilime 2006 yılının 8,8 ve 10. aylarına ilişkin icra takibi yapılmış ve müvekkilime maaş haczi müzekkeresi gelmiş. Muhatara tebligat yapılmış ve kendisi itiraz süresini kaçırmış ve evindeki eşyalar haczedilmiş. Davada Borçlar Kanunu 484. Madde gerği kefilin takip yapılan döneme ilişkin sorumlu olmadığını, her nekadar kira süresi devam ettiği sürece kefilliğin devam edeceği kira kontratosunda belirtilse de kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve süre belirtilmediği için bu şartın geçersiz olacağı belirtilmiştir. Davada müvekkile ilişkin icra takibinin iptalini, müvekkilin borçlu omadığının tespitini, haksız ve kötüniyetli davalıdan %40 tazminat talep ettik. Ancak müvekkil noter huzurunda 2000 yılında kefillikten istifa etmiştir. Benim sorum şudur:

1) kira süresi sonrası zaten geçersiz olan kefillikten 2000 yılında istifa etmiş olmanın bir önemi var mı ?
2) Daha önce bu tür davalara girmiş avukatlardan ricam ; bu tarz davalar çok uzun sürüyor mu? ve hakimin benden talep edebileceği ekstra neler olabilir? (kira kontratosu, istifaname, maaş haciz müzekkeresi dosyaya eklenmiştir. )
Tecrübelerini paylaşacak olan tüm üyelere şimdiden teşekkürler...

1- Müvekkilinizden talep edilen kira aylıkları, 2000 yılından önceye ait olsaydı istifanın hukuki boyutu tartışılabilirdi. Ancak 2006 yılına ait bir kısım kira aylıkları talep edildiğine göre, istifanamenin en azından görülen davada hiçbir hukuki değeri yoktur. Çünkü, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, müvekkilinizin kefaleti bitmiştir. Aşağıya bir link aktaracağım. Özellikle 5 no.lu mesajdaki HGK kararı olayınıza çok benzemektedir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=27105

2- Davanın ne kadar süreceğini tahmin etmek, sayısal lotodan size para çıkıp çıkmayacağını bilmek kadar zordur. O mahkemenin iş yükü, tarafların davayı uzatmak için ne kadar istekli olduğu, icra takip dosyasının dava dosyası içine girip girmeyeceği, girse bile herhangi bir nedenle (yanlışlıkla veya olası bir ceza dosyası için istenmesi ile)dosyadan çıkması ile, davaya bakan sayın yargıcın performansı ile, her yılın ocak ayında 20 gün duruşma günü verilmemesi ile, her yıl 35 gün adli tatil olması nedeniyle, davaya bakacak yargıcın adli tatilden önceye duruşma günü koyması halinde ve buna rağmen izne çıkması ile, davaya bakacak yargıcın herhangi bir duruşma günü hasta olup mazeretli olması ile, davaya bakacak yargıcın dava devam ederken emekli olması ve yerine uzun süre yargıç atanmaması halinde yerine bakacak yedek hakimlerin karar vermemekte direnmesi ile, dava devam ederken taraflardan birisinin ölmesi ve mirasçıların davaya dahil edilmelerindeki zorlukla ilgili tahminlerimin kaç tanesi tutacak bilemeyeceğim. Ama, her şey yolunda giderse davanız en fazla 2-3 celse sürecek türdendir.

Hakim tarafından istenecek belge ve bilgilerden bahsetmişsiniz zaten. İkna olması bakımından Yargıtay kararı da sunmanızı öneririm.