Mesajı Okuyun
Old 19-09-2010, 23:42   #8
kapbana

 
Varsayılan Bir katkı..

Ben de bu konuyu araştırıyorum ve tartışma tarihinden sonraki bir kararı ekleyerek katkıda bulunmak istedim...Karar 2009 yılına aittir.

[FONT='Verdana','sans-serif']T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9385
Karar: 2009/10333
Karar Tarihi: 05.10.2009
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - KARDEŞ OLAN TARAFLAR ARASINDA İNANÇ İLİŞKİSİNE DAYALI İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ - İNANÇ SÖZLEŞMESİNİN ANCAK YAZILI DELİL İLE KANITLANABİLECEK OLMASI - YEMİN DELİLİ VE YEMİNİN KONUSU
ÖZET: İnanç sözleşmesi, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın kanıtlanması açısından bunu iddia eden taraf yemin deliline dayanabilir. Burada yeminin konusunu iddia edilen inanç ilişkisinin bulunup bulunmadığı teşkil eder.
(1086 S. K. m. 344) (YİBK. 05.02.1947 T. 1945/20 E. 1947/6 K.)
Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.09.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14.05.2009 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı Selma vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Dava, kardeş olan taraflar arasında inanç ilişkisine dayalı iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dairemizin 30.06.2008 tarihli hükmüne uyulan bozma kararında taraflar arasında yazılı bir inanç sözleşmesi olmadığı vurgulandıktan sonra bu ilişkinin varolup olmadığı hususunda davacıya yemin teklifi hakkı bulunduğu, bu hakkını kullanıp kullanmayacağının sorulup saptanması sonucuna uygun bir hüküm kurulması gereğine değinilmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırın bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.

Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın kanıtlanması açısından bunu iddia eden taraf yemin deliline (HUMK’un m.344) dayanabilir. Burada yeminin konusunu iddia edilen inanç ilişkisinin bulunup bulunmadığı teşkil eder. Yoksa, somut olayda olduğu gibi inanış ilişkisinin bedeli olan ve bankadaki hesapta bulunduğu çekişmesiz bir miktar paranın davacı tarafından davalı hesabına yatırılıp yatırılmadığının uyuşmazlığın giderilmesinde bir önemi yoktur.
Bu açıklamalara göre mahkemece yapılması gereken iş; davacıya iddia ettiği temel ilişkinin bulunup bulunmadığı konusunda yemin teklif hakkını hatırlatmak, davayı bunun sonucuna göre çözmek olmalıdır.
Dairemiz bozma ilamına hatalı anlam verilmek suretiyle davalıya alacak konusunda yemin teklif edilerek uyuşmazlığın çözümü doğru değildir.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 05.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
[/font]