Mesajı Okuyun
Old 16-09-2010, 11:22   #2
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

"işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması" denmek suretiyle kanunun haklı nedenle fesih halini sınırladığı görüşündeyim. Ancak geçerli nedenle fesih olarak kabul edilerek, savunma alındıysa işe iade davasının reddedilmesi gerekir. Yargıtay'da genel olarak bu görüşte. Örneğin aşağıda paylaşacağım kararda da muhasebeye geç haber verilmesi nedeni ile karşılıksız çekler yüzünden zarar oluşmuş, ve yargıtay feshin haklı olmasa da geçerli olduğu kararına varmıştır. Ben de bu görüşe katılıyorum.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/6331
Karar: 2008/31993
Karar Tarihi: 24.11.2008

İŞE İADE DAVASI - DAVACININ KARŞILIKSIZ ÇIKAN ÇEKLERDEN HABERDAR OLDUKTAN SONRA UZUN BİR SÜRE MUHASEBE MÜDÜRÜNE BİLGİ VERMEDİĞİ - KARŞILIKSIZ ÇIKAN TOPLAM ÇEK MİKTARI - EYLEMİN HAKLI OLMASA DA FESİH İÇİN GEÇERLİ NEDEN TEŞKİL ETİĞİ - DAVANIN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Karşılıksız çıkan çeklerin borca mahsuben alınmasında davacının herhangi bir etkisi ve inisiyatifi olmamışsa da dosya içeriğine göre amirinin davranışlarından ve dolayısıyla karşılıksız çıkan çeklerden haberdar olduktan sonra uzun bir süre muhasebe müdürüne bilgi vermemiştir. Karşılıksız çıkan toplam çek miktarının 405.000. YTL olduğu davalı işverence bildirilmiştir. Olayın gerçekleşme şekline göre eylem haklı neden ağırlığında olmazsa da fesih için geçerli neden teşkil ettiği kabul edilmelidir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekir.

(4857 S. K. m. 18, 20, 25)

Dava: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Göktaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.

Davalı işveren, davacının suç niteliğinde davranışlarda bulunan ve yanı başında şirketi zarara uğratan yönetmeninin davranışlarını gizleyerek şirketin zarara uğramasına göz yumduğunu ve şirketi zarara uğrattığını iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece davacının işyerinde maliyet muhasebesi elemanı olarak çalıştığı, işiyle ilgili gördüğü eksiklik, aksaklık ve yanlışları bir üstüne bildirmekle mükellef olduğu ve bunları üstüne bildirdiği, herhangi bir kişisel inisiyatif kullanmadan görevini yetine getirdiği, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

İş Kanunu’nun 18’nci maddesinin 1. fıkrasına göre, işveren, iş sözleşmesini işçinin davranışlarından kaynaklanan nedenlerle geçerli olarak feshedebilir. İşverenin iş sözleşmesinin süreli feshini geçerli kılan işçinin davranışları, İş Kanunu’nun 25’nci maddesi gereğince haklı nedenle derhal feshe neden olacak ağırlıkta bulunmamakla birlikte işyerinin normal işleyişini ve yürüyüşünü bozan, iş görme borcunun gerektiği şekilde yerine getirilmesini engelleyen ve işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkileyen hallerdir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu, işyerindeki üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Başka bir anlatımla, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içerisinde beklenemeyeceği durumlarda, fesih için geçerli nedenin bulunduğu kabul edilmelidir.

Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali geçerli fesih nedeni olabilir (KR/Etzel,G., §1 KSchG Rdnr. 400 sh.123, Kılıçoğlu/Şenocak’tan naklen, İş Güvencesi Hukuku, s.360) . Buna karşılık, işçinin kusuruna dayanmayan davranışları, kural olarak işverene işçinin davranışlarına dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı vermez. Kusurun derecesi, iş sözleşmesinin feshinden sonra iş ilişkisinin arz edebileceği olumsuzluklara ilişkin yapılan tahminî teşhislerde ve menfaatlerin tartılıp dengelenmesinde rol oynayacaktır (Stahlhacke, E./Preis, U./Vossen, R., Kündigung und Kündigungsschutz im Arbeitsverhältnis, 8. Aufl., München 2002, Nr. 1168 sh.468,).

İş Kanunu’nun 25’nci maddesinin II. Bendinin (ı) bendine göre, işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işverenin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması haklı fesih nedenidir. Bu hükümden hareketle, işçinin bu miktara ulaşmamakla beraber işverenin malına zarar vermesi geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Buna karşılık meydana gelen zarar işçiye kişisel bilgi ve ehliyeti dışında bir iş verilmesinden kaynaklanıyorsa, geçerli nedenin varlığı kabul edilmemelidir. Çünkü böyle bir durumda işçinin özen yükümlülüğünün ihlalinden bahsedilemez. Keza, işçinin ehemmiyetsiz miktara ulaşan zararlarından dolayı iş sözleşmesi geçerli şekilde feshedilememelidir. İşçinin işverene ait eşya, alet ve edevatı, tesisatı işverenin özel izni olmaksızın özel amaçlı olarak kullanması hali de işçinin davranışından kaynaklanan geçerli fesih nedeni sayılabilecektir. Burada, özel amaçlı olarak kullanım sonucu işverene ait eşyanın, zarara uğramış olması şart değildir.

Dosya içeriğine göre dava konusu işyerinde muhasebe elemanı olarak çalışan davacının amiri durumundaki maliyet muhasebe yönetmeninin yöneticilerin bilgisi dışında ve yetkisi olmadan baskı bedelini çek olarak kabul ettiği, alınan çeklerin sonradan karşılıksız çıktığı, davalı işverence davacının durumdan muhasebe müdürünü haberdar etmemek suretiyle zararın oluşumunda amiri ile ortak olduğundan söz edilerek iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Karşılıksız çıkan çeklerin borca mahsuben alınmasında davacının herhangi bir etkisi ve inisiyatifi olmamışsa da dosya içeriğine göre amirinin davranışlarından ve dolayısıyla karşılıksız çıkan çeklerden haberdar olduktan sonra uzun bir süre muhasebe müdürüne bilgi vermemiştir. Karşılıksız çıkan toplam çek miktarının 405.000. YTL olduğu davalı işverence bildirilmiştir. Olayın gerçekleşme şekline göre eylem haklı neden ağırlığında olmazsa da fesih için geçerli neden teşkil ettiği kabul edilmelidir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.

Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle;

1) Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2) Davanın REDDİNE,

3) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4) Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı (195.40) YTL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 500.- YTL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak, 24.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)