Mesajı Okuyun
Old 14-09-2010, 11:01   #5
seflek

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, İİK m.33'den yararlanmanın koşulunun ilamın kesinleşmesinden sonraki ödeme iddialarına ilşkin olabileceğine dair muhtelif Yargıtay kararları buldum zaten. Ancak ilamlı icranın tebliğinden sonra 7 gün içinde mercie müracaat etmek gerekirken bu süreyi oldukça fazla geçirdik. Yani İİK m.33'e dayalı geri bırakma talebinde bulunmamız artık imkansız. İİK 71'de yazılı takipten sonraki itfalar ile ilgili bir sorunumuz da yok.
İlamlı icraya konu süredeki borcumuzun çocukların bakımı suretiyle itfa edildiğine ve bu nedenle borcumuzun bulunmadığına ilişkin genel mahkemede menfi tespit davası açmak dışında bir imkanımızın kalmadığını düşünüyorum.
Katılıyor musunuz?
Selamlar...

Sanırım alttaki ilam da İTM'deki bir yargılamadan...
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/23047
K. 2004/349
T. 16.1.2004
• İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİ ( Nafaka Alacağına Dayalı İcra Takibine Vaki İtiraz Nedeniyle )
• NAFAKA ALACAĞINA DAYALI İCRA TAKİBİ ( Lehine Nafakaya Hükmedilen Çocuğun Borçlunun Yanında Kaldığı Süredeki Nafaka Alacağının Toplam Nafaka Borcundan Düşürülmesinin Gerekmesi )
2004/m.68
ÖZET : Lehine nafakaya hükmedilen, tarafların müşterek çocuğu, borçlu baba yanında kaldığı sürelerdeki nafaka alacağının, toplam borçtan düşürülmesi yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yapılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,Lehine nafakaya hükmedilen, tarafların müşterek çocuğu Ali'nin Temmuz 2001 tarihinden itibaren borçlunun yanında kaldığı tanık beyânı ile doğrulandığı gibi alacaklı vekilinin 11.3.2003 tarihli oturumundaki kabulü ile de sabit olmuştur. Bu durumda küçük Ali'nin baba yanında kaldığı sürelerdeki nafaka alacağının, toplam borçtan düşürülmesi yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususa ilişkin istemin de reddi yolunda hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16.01.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.