Mesajı Okuyun
Old 02-09-2010, 10:26   #3
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/6051
Karar: 2006/7724
Karar Tarihi: 28.06.2006
TAPU
İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ - TAŞINMAZ SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ BULUNMASI - AKDİN İFASININ TALİKİ ŞARTA BAĞLANMASI - YAPININ İMARA UYGUN OLARAK BAŞLATILIP BAŞLATILMADIĞININ TESPİTİ GEREĞİ - İSKAN RUHSATI ALIMINA ENGELİ OLUP OLUNMADIĞININ TESPİTİ LÜZUMU
ÖZET: Mahkemece öncelikle çekişme konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu parselin imar durumunun ne olduğu ve yapının imara uygun olarak başlatılıp başlatılmadığı ve halen imara uygunluğunu koruyup korumadığı yetkili merci olan Belediyeden sorulmalı, yerinde yeniden keşif yapılarak iskan ruhsatı alımına engeli olup olmadığı bilirkişiye açıklattırılmalıdır. Şayet davalıya ait arsa üzerinde yapılan binanın hukuka uygunluğu saptanırsa, her ne kadar yanlar arasındaki 1.3.1995 günlü sözleşmede akdin ifası taliki şarta bağlanmış olsa bile taliki şartı davalı tescili engellemek amacıyla yerine getirmiyorsa, davalının bu tutumu Türk Medeni Kanununun 2. maddesine yer alan dürüstlük kurallarıyla bağdaşmayacağından, satış bedelinden fark bedel olan 19.000 Alman Markı davacıya, davalıya ödenmek üzere depo ettirilerek istem şimdiki gibi kabul edilmelidir.
(818 S. K. m. 149)
Dava: Davac
ı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.03.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.03.2006 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece istek kabul edilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
İstemin dayanağını 1.3.1995 tarihli biçimine uygun düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesi teşkil etmektedir. Sözleşmenin 2. sahifesinde yapılan irade açıklamasına göre davalının maliki bulunduğu ve sonradan 2139 ada 4 parsel sayısını alan 1664 numaralı parsel üzerine inşa edilen binadan kat irtifakı tesisini takip eden bir aylık süre içinde birinci katta bulunan 2 adet mesken nitelikli bağımsız bölümü davacıya satmayı vaad ettiği görülmektedir.
Yargıtay bozmasından önce alınan 2.6.2003 günlü bilirkişi raporunda inşaatın 3 kat+çatı katlı olarak tamamlandığı, alt yapısının ikmal edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki; bilirkişi inşaatın imar mevzuatına göre hukuki durumunu tartışmamış, bir ruhsata bağlı olarak yapılıp yapılmadığını daha açığı kaçak yapı olup olmadığını incelememiştir.
Gerçekten sözleşmede dava konusu bağımsız bölümlerin tapularının yapının kat irtifakı tesisini takiben verileceği kararlaştırılmıştır. Borçlar Kanunun 149. maddesi hükmünce kural olarak bir akdin mevzuunu teşkil eden borcun mevcudiyeti meşkuk bir hadisenin tahakkukuna bağlanmış ise, o akit şarta bağlı akittir. Şarta bağlı akitlerde ifa, ancak şartın gerçekleşmesi anından itibaren istenebilir.
Diğer taraftan; davacı 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 1996/374 esasında görülen kamu davasının 10.12.1996 günlü oturumunda dava konusu taşınmazların davalıdan 25.000 Mark karşılığında alındığını, peşin olarak davalıya 6.000 mark olarak ödendiğini geri kalanının tapu işlemi yapıldıktan sonra verileceğini belirtmiştir. Davacının mahkeme tutanağına geçen bu anlatımı HUMK. nun 236. maddesi uyarınca mahkeme önünde yapılmış ikrar niteliğinde olup ikrarı yapan davacıyı bağlar. Davacı Borçlar Kanunun 81. maddesi gereğince satış bedelinden kalan 19.000 Markı davalıya ödenmek üzere mahkeme veznesine depo etmeden tescil isteminde bulunamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın yukarıdan beri ortaya konan hukuki ilkeler çerçevesinde çözümü gerekecektir. O halde mahkemece öncelikle çekişme konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu parselin imar durumunun ne olduğu ve yapının imara uygun olarak başlatılıp başlatılmadığı ve halen imara uygunluğunu koruyup korumadığı yetkili merci olan Belediyeden sorulmalı, yerinde yeniden keşif yapılarak iskan ruhsatı alımına engeli olup olmadığı bilirkişiye açıklattırılmalıdır. Şayet davalıya ait arsa üzerinde yapılan binanın hukuka uygunluğu saptanırsa, her ne kadar yanlar arasındaki 1.3.1995 günlü sözleşmede akdin ifası taliki şarta bağlanmış olsa bile taliki şartı davalı tescili engellemek amacıyla yerine getirmiyorsa, davalının bu tutumu Türk Medeni Kanununun 2. maddesine yer alan dürüstlük kurallarıyla bağdaşmayacağından, satış bedelinden fark bedel olan 19.000 Alman Markı davacıya, davalıya ödenmek üzere depo ettirilerek istem şimdiki gibi kabul edilmelidir. Bina, uygulamadaki tabiri ile imara aykırı yapılmış ve aykırılığın giderilme olanağı yoksa davacı ifadaki imkansızlık nedeniyle bağımsız bölüm tescilini değil davalının sübjektif kusuru nedeniyle akdin icra edilmemesinden kaynaklanan bütün zararlarını isteyebileceğinden dava reddedilmelidir.
Mahkemece tüm bu yönler bir yana bırakılarak eksik araştırma ve incelemeyle davanın yazılı şekilde kabulü doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları