Mesajı Okuyun
Old 19-08-2010, 10:53   #5
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Kanımca cevap ifadelerinizde saklı .Sayın meslektaşımız izale-i şuyu davasının tarafı değil ki ! Hatta izale-i şuyu davasına konu gayrimenkul tek tapu olsa ve davalıya ait olup da davalı , dava sırasında mezkur taşınmazı elden çıkartsa ve bu yüzden kazanılan dava sonunda tahsil imkansızlaşsa bile meslektaşın sorumluluğu olmaz bence ; çünkü , iş davasının kazanılacağına ilişkin kendisine kimse garanti vermemiştir.Şayet alacak davalarında hakimler davalıların taşınmazlarına sürekli tedbir koyarlarsa , bu durum bir bakıma ihsas-ı rey anlamına da gelir.Şunu diyebiliyor muyuz ; bir avukat , mahkemeden tedbir isterse , mahkeme de verir ! Böyle bir garanti kanun hükmü varsa ve buna rağmen meslektaş tedbir istememişse kusurlu davranmış demektir ; kaldıki zaten tedbir de istenmiş.Tüm bunların ötesinde avukatı bedava sihirbaz olarak gören müvekkilin istediği oldu diyelim yani izale-i şuyu davasına konu taşınmaz için tedbir kararı verildi.Bu durumda ortak malikler ne yapacak ?Öncelikle acaba g.menkul bölünerek kullanılmaya müsait mi , şayet böyle bir durum söz konusu değilse diğer hissedarlar ne yapacak , kendileriyle ilgisi olmayan iş davasının bitimini mi bekleyeecekler? Ya hissedarlardan birinin ölüm tehlikesi içinde acil ameliyat olması gereken bir hastası varsa ve mezkur taşınmaz dışında mal varlığı yoksa ! O zaman , o bedavacı müvekkilimizin davasının sonucunu mu bekleyecek ?Sevgili meslektaşımızın müvekkili Abdulhamid'in son torunu olsa da olmaz ! Ne avukatlar ne de mahkemeler asla sadece tek bir tarafın haklarını korumakla yükümlü değildir.