Mesajı Okuyun
Old 16-08-2010, 15:19   #1
pallanco

 
Varsayılan Adil Yargılanma İlkesi İhlal Edilmiş olur mu ?

Dava, hile nedenine dayalı bir tapu iptal tescil davası. Psikolojik sorunları olan, yaşlı ve bakıma muhtaç bir insan, ölünceye kadar bakım vaadiyle taşınmazını davalı yeğenine devrediyor. Ancak, işlemin ölünceye kadar bakım sözleşmesi olarak yapıldığı inancındayken tapuda satış şeklinde yapılıyor. Yıllar sonra bakım aniden kesilince bunu öğreniyor ve hile nedenine dayalı tapu iptal tescil davası açıyor. Davanın haklılığı ispat ediliyor ve yerel mahkeme davayı kabul ediyor.

Ancak, temyiz aşamasında davalı taraf, taşınmazın tapuda devrinden hemen sonra davacının eski avukatının alakasız bir başka davada verdiği beyanı delil olarak dosyaya koyup, hilenin 1 yıllık dava açma süresinden çok önce öğrenildiğini iddia ediyor. Yargıtay da bu gerekçeyle(süresinde dava açılmadı diye) kararı bozuyor.

Bozma sebebi yapılan beyan da şu şekilde cereyan etmiş: Taşınmaz henüz tapuda devredilmeden önce davacı, o taşınmazla ilgili olarak 3.kişi müteahhitle bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmış ve müteahhide karşı o sözleşmeden kaynaklanan bir dava açılmış. O dava açıldıktan sonra, davacı söz konusu taşınmazı (aslında ölünceye kadar bakım sözleşmesi yaptığı inancıyla) tapuda (hile nedeniyle açılan sonraki davanın davalısına, yeğenine) devrediyor. Doğal olarak davacı tapuda artık malik görünmediği için de müteaahide karşı (eskiden açılmış olan davada) mahkeme bu hususu davacının avukatına soruyor. Davacının avukatı da (davacı ile yeğeni arasındaki iç ilişkiyi, yani ölünceye kadar bakım konusunu bilmediği için) sadece tapu kaydında satış görünmüş olması nedeniyle resmi belgeye itibar etmesi gerektiği için davacının taşınmazı sattığını ve eski malikin taraf sıfatı kalmadığı için artık satın alan kişinin davayı takip edeceğini söyleyerek taşınmazı devralan yeğen'in vekaletnamesini mahkemeye sunuyor ve yeğen adına davayı takip ediyor.

işte bizim yıllar sonra açtığımız davada da Yargıtay, avuykatın o davadaki beyanını "mahkeme içi ikrar" kabul edip "avukatın satış diye beyanda bulunduysa, bu, senin de satışı bildiğin anlamına gelir" diyerek davamızı reddediyor.

Ben bunun adil yargılanma ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum ve AİHM'ne gitmeyi düşünüyorum. Zira, müvekkilin, eski vekilinin eski mahkemede verdiği o beyandan haberi yok. Zaten avukatla da hep eşi görüşürmüş, kaldı ki müvekkilin (her ne kadar temyiz kudretini etkilemese de) o dönemden bu yana devam eden psikolojik sorunları da var.

Daha önce AİHM'de bir davam olmadığı için de bu konuda siz değerli meslektaşlarımın düşüncelerini ve yorumlarını bekliyorum.