Mesajı Okuyun
Old 07-08-2010, 12:35   #16
Gemici

 
Varsayılan

THS Hazine sandığının en önemli yanı, sandığın içinde neler olduğunu, sandığı açmadan önce, bilememektir. Gizli bir hazine bu yanı ile THS-Hazine sandığı. 'Avukat hakkında alınacak aciz vesikası' başlığı genelde teknik bir konu olduğu için, başlığı ilk okuduğumda üzerinde fazla durmadım. Sandığın kapağını açtıktan sonra, tartışmanın THS'de üzerinde ne fazla tartışılan konularından birisi olan 'mesleki dayanışma' ya dönüştüğünü gördüm.

Yılda 50 den fazla borçluya yardım ederek onlar için iflas mahkemesinde iflas muamelesi başlatan birisi olarak, borcunu ödemekten aciz olan kişilerin durumunu bildiği kanısında olan ve onları anlıadığın zanneden birisi olarak, konu hakkındaki düşüncelerimi sıralamak istiyorum.

1. borçlu olan kimsenin, borçlu duruma düşmesinde kusuru ve suçu olduğu düşüncesi yanlış. Çoğu borçlu, ya tecrübesizliğinin, ya alacaklıların üçkağıtçılığının, ya yaptığı hesapların doğru çıkmamasının, ya genel piyasa koşullarının, ya da boşanma, hastalık, ölüm ve işsizlik gibi öngörülemeyen kişisel olayların kurbanıdır. Sebepleri çoğaltmak mümkün.

2. Bunun yanında, diğerlerinin sırtından avantadan geçinmek isteyenlerin ve sonunda borç batağına saplanan kişilerin sayısı da az değildir.

3. İlk iki durumdan yola çıkarak, borçlu sadece borçlu değildir, her borçlunun arkasında bir insan yatar diyebiliriz.

4. Herhangi bir meslek mensubu, örneğin avukatlık mesleğinin, borçlanamaz, üçkağıtçılık yapamaz, hırlı hırsız olamaz, adam öldüremez türünden bir tabiat kanunu yoktur.

5. Aldığı eğitim ve sosyalisasyon ve icra ettiği meslek gereği, kendisinden başka türlü bir davranış beklenilse bile, bir avukat veya bir hukukçu da neticede bir insandır. Bir insan olarak ta iyi ve kötü yanları, zaafları, arzu ve istekleri vardır.

6. Böyle olunca da borcunu ödemekten aciz bir duruma düşen avukat, mühendis, doktor, asker ve sivil her kim olursa olsun, tartışılır, birileri tartışmayı protesto edip cübbesini çıkarsa bile.

7. Özellikle bir hukukçunun 'mesleki şövenizm' saiki ile konu üzerindeki tartışmayı kesmeye çalışması adalet ve hukuk düşüncesine ters düşer, benim görüşüme göre.

8. Borcunu ödemeyi, muğlak bir ifade ile olmuş olsa bile, taahüt eden ve verdiği taahüt doğrultusunda ödemelerde bulunan borçlu hakkında, aciz vesikasına evet mi, hayır mı, demeden önce şu noktaların açığa çıkarılması gerekir bence:

8.1. borçlunun borcunu geri ödeyecek mali gücü var mı, yok mu?

8.2. yaptığı ödemeler, borç miktarı ile orantılı mı? Elli bin liralık bir borç için 50,- liralık ödeme yetmez ama 2-3 bin liralık bir borç için yeterli olabilir bence.

8.3. Aciz vesikası borcun tahsiline yol açabilecek mi?

9. Aciz vesikası borçlunun mesleğini icra etmesini engelliyecek mi konusu, borçlunun avukat mı yoksa başka bir meslek sahibi mi olduğu ayırımı yapılmadan, değerlendirilmesi gereken bir konu.

Özellikle hukukçuların üzerinde düşünmeleri gereken konu: Mesleki dayanışma ile hukuki ve sosyal ayırımcılığın kesiştiği nokta!


Saygılarımla