Mesajı Okuyun
Old 28-07-2010, 09:59   #4
üye15747

 
Varsayılan

2918 Sayılı KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU

ZAMANAŞIMI:

Madde 109 - Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.
Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır.


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/13341
Karar: 2006/12234
Karar Tarihi: 24.11.2006

ÖZET: Dava konusu olayda zararı doğuran trafik kazasının 28.12.2001 tarihinde meydana geldiği ve 2 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu tartışmasızdır. Kaza tarihinden sonra son günü tatil gününe rastlaması nedeniyle iki yıllık süre dolmadan 29.12.2003 Pazartesi gününde davacı tarafından davalılar aleyhine girişilen icra takibi ile zamanaşımı kesilmiş, yeniden başlayıp iki yıllık sürenin son günü olan 29.12.2005 tarihinde isteme konu dava açılmış ve zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu durumda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

(2918 S. K. m. 109) (6762 S. K. m. 1301) (818 S. K. m. 133)

Taraflar arasında görülen davada Bolu Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 8/3/2006 tarih ve 2005/1462 - 2006/272 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi kanun yararına bozma talep eden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca istenilmekle ve Dairemizce düzenlenen rapor incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca davalıların işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın kusurlu olarak çarpması sonucu meydana gelen hasarın davacı tarafından karşılandığını ileri sürerek, müvekkili tarafından ödenen 661,36 YTL. nin davalılardan rucüen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekilleri, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

Talep edilen alacak miktarı itibariyle kesin olan karar aleyhine Adalet Bakanlığı'nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma istenilmiştir.

Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen ve sigortalısına ödediği tazminatın zarara neden olan davalı Ahmet T. Şahin ve onun aracının zorunlu trafik sigortacısı R. Sigorta A.Ş. nden rucüen tahsilini talep etmiştir.

Davalılar vekilleri, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

Dava, TTK. nun 1301 inci maddesine göre rucüen alacak istemine ilişkindir. Anılan maddede düzenlenen halefiyet yasal, sınırlı ve cüzi halefiyet niteliğindedir. Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi olarak sigortacı tarafından açılması olduğundan, sigortalı ile ona zarar veren arasındaki yasal hükümlere göre görülüp sonuçlandırılır. Yargıtay'ın 17.1.1972 gün 1970/2 Esas 1972/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre sigorta tazminatını ödeyen sigortacının zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı davada zamanaşımı sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhinde açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlar. Dava konusu olayda zararı doğuran trafik kazasının 28.12.2001 tarihinde meydana geldiği ve 2918 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesine göre 2 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu tartışmasızdır. Kaza tarihinden sonra son günü tatil gününe rastlaması nedeniyle iki yıllık süre dolmadan 29.12.2003 Pazartesi gününde davacı tarafından davalılar aleyhine girişilen icra takibi ile BK.nun 133 üncü maddesi uyarınca zamanaşımı kesilmiş, yeniden başlayıp iki yıllık sürenin son günü olan 29.12.2005 tarihinde isteme konu dava açılmış ve zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu durumda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, HUMK. nun 427/6 ncı maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Yargıtay Başsavcılığı'nın HUMK. nun 427/6 ncı maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeplerden dolayı kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 24.11.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)