Mesajı Okuyun
Old 06-07-2010, 10:29   #4
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Konsoloslukta çalışan kişiye dair şöyle bir karar buldum:

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 28.12.2006 T., Esas: 2006/19182, Karar: 2006/35138: "Taraflar arasında 12.12.2003-12.12.2005 tarihleri arasını kapsayan iki yıllık iş sözleşmesi yapılmış, davacı söz konusu sözleşme kapsamında konsolosluk memuru unvanı ile çalışmıştır. Davalı işverence iş sözleşmesinin belirli süreli olduğu ve sürenin bitiminde yenilenmemek suretiyle sona erdiği ileri sürülmüştür. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11.maddesine göre iş sözleşmesinin belirli süreli yapılması için objektif nedenlerin bulunması gerekir. Dava konusu olay bakımından iş sözleşmesinin belirli süreli yapılmasını gerektiren objektif haklı bir neden bulunmamaktadır. Bu nedenle, iş sözleşmesinin belirli süreli kabul edilmesi mümkün değildir. Sözleşmenin anılan hüküm gereği başlangıçtan itibaren belirsiz süreli olduğu ve davalı işverence sona erdirildiği kabul edilmelidir.

Öte yandan, işyerinde çalışan işçi sayısı noktasında da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre iş güvencesi hükümleri kapsamına girmek için işyerinde 30 veya daha fazla işçinin çalışması gerekir. Aynı maddede işverenin birden fazla işyeri varsa aynı işkolundaki işyerlerinde çalışan işçilerin de dikkate alınarak işçi sayısının belirlenmesi gerektiği düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı başkonsolosluğun Avustralya Ticaret Komisyonuna bağlı olduğu, Türkiye ve yurt dışında aynı Komisyona bağlı olarak çalışan işçi sayısına göre yasada yer alan 30 işçi sayısı koşulunun gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Mahkemece iş sözleşmesi geçerli neden olmadan feshedilen davacının işe iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmiş olması hatalıdır. Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle;

1- )İstanbul 6.İş Mahkemesinin 30.3.2006 gün ve 4-159 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2- )İşverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,
3- )Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4- )Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
Davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5- )Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6- )Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 450.YTL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7- )Davacı tarafından yapılan ( 51.50 ) YTL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8- )Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 28.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. "

Lakin değerlendirme açısından İş Hukukunda uzman meslektaşlarımızın konuyu değerlendirmesi daha doğru olacaktır (diye düşünüyorum )
Saygılarımla...