Bir arazi üzerinde yapılan inşaat o arazinin bütünleyici parçası olur. Bunun için inşaatın toprağa sıkı ve sürekli surette bağlı bulunması lazımdır. İnşaatın malik tarafından veya üçüncü kişiler tarafından yapılmış olması arasında fark yoktur. Burada söz konusu olan inşaat, arazinin altına veya üstüne sürekli kalmak amacı ile yapılan her tür yapıdır. Temelli kalmak maksadı olmaksızın geçici olarak başkasının arsası üzerinde yapılan kulübe ve baraka gibi taşınır yapılar (taşınır inşaat) arazinin bütünleyici parçası olmayıp inşa edenin mülkü olur ve tapu siciline kayıt olunmaz (MK 728/2). Sürekli kalma amacı, bazı olaylardan kolaylıkla anlaşılabilir. İnşaatın araziye bağlılık derecesi, kullanılan malzeme, inşaatın yapılış amacı onun sürekli kalmak üzere yapıldığını gösterebilir. Örneğin inşaat için şantiye binası olarak kurulan kulübe, baraka, çardak veya dağ evinde temelli kalmak amacı yoktur. Taşınır inşaat üzerinde bulunduğu taşınmazdan ayrı bağımsız bir mülkiyet hakkının konusudur ve taşınır mülkiyeti hükümlerine tabidir. (Eşya Hukuku Prf. Dr. Turhan Esener syf.222-223)

Sizin bahsettiğiniz evi taşınır inşaat değil de arsanın bütünleyici parçası sayarak cevap vermekteyim. Diğer ihtimalde zaten sorun yoktur.
Bilindiği üzere haciz borçlunun malik olduğu haklar üzerinde mümkündür.
Bütünleyici parça asıldan bağımsız olarak mülkiyet hakının konusunu teşkil edemez. Başkasının arsasına dikilmiş olan binalar üzerinde arsanınkinden başka bir mülkiyet hakkı kurulamaz (MK 648-655). Bağımsız bir şey bütünleyici parça haline gelince eski malik hakkını kaybeder ve bu sebeple hçbir tazminat talebinde bulunamaz. Bütünleyici parça üzerinde asıl eşyadan bağımsız olarak haciz takibi yapılamaz (Eşya Hukuku Prf Dr. TE syf. 218).

Görüldüğü üzere bahsi geçen evi haczettirip satmanız mümkün değildir.
Ancak bu yapı sebebiyle arsa sahibine, borçluya ait evden dolayı sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağına haciz koyma ihtimalini değerlendirebilir ve araştırabilirsiniz.

Saygılarımla