Mesajı Okuyun
Old 16-06-2010, 13:06   #2
Levent Cirit

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere yasadaki 10 günlük süre kesin süredir. Bu nedenle dava dilekçesinin tebliği üzerine 10 gün içinde delillerinin bildirmeyen tarafın daha sonra delil bildirmesi mümkün olmamalıdır. (kararın son paragrafı)

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/11451
Karar: 2006/894
Karar Tarihi: 07.02.2006

ÖZET: Somut olayda dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak 20.11.2004 gününde tebliğ edilmiştir. Davalıların bu on günlük kanuni süreden sonra 3.12.2004 gününde mahkemeye müracaatları üzerine cevap süresinin duruşma gününe kadar uzatılmasına karar verilmiş, ve karşı davalarını bu süre içerisinde açmışlar ise de; yasada ön görülen on günlük süre kesin süre olup, bu süre geçtikten sonra verilen dilekçe üzerine cevap süresinin uzatılmasının kanuni dayanağı bulunmadığından, karşı davanın süre yönünden reddi isabetlidir.

(4721 S. K. m. 710, 722, 724, 729, 748, 755, 856, 1012) (634 S. K. m. 41) (2863 S. K. m. 7) (3194 S. K. m. 11) (3621 S. K. m. 12) (3226 S. K. m. 8) (1163 S. K. m. 15) (2924 S. K. m. 7) (1086 S. K. m. 195) (Tapu Sicili Tüzüğü m. 60, 61, 62, 63, 64) (YİBK. 22.12.1995 T. 1994/1 E. 1995/3) (YİBK. 05.07.1944 T. 1944/12 E. 1944/26 K.)

Dava: Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.10.2004 tarihinde verilen dilekçe ile temliken tescil, mülkiyetin aidiyetinin tespiti ile tapuya tescil, karşı davada ise ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kıssen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 7.7.2005 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacılar vekili ile karşı davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar 26.10.2004 günlü dava dilekçesi ile davalılar ile müşterek malik oldukları 115 ada 5 parsel s. taşınmaza davalıların muvafakatı ile iyi niyetle bina yaptıklarını ileri sürerek Medeni Yasanın 724. maddesi uyarınca temliken tescil, mümkün olmadığı taktirde binanın kendileri tarafından yapıldığının tespiti ile bu hususun tapu kaydına şerh verilmesini istemişler; davalılar ise 27.12.2004 günlü karşı dava dilekçesi ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemişlerdir.

Mahkemece temliken tescil isteminin reddine, taşınmaz üzerindeki binanın davacılar tarafından yapıldığının tespiti ile bu hususun tapu kaydına şerh edilmesine, karşı davanın on günlük kanuni sürede açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

1- Kararın davacı-karşı davalıların temyiz itirazları yönünden yapılan incelemesinde;

Medeni Yasanın 724. maddesi uyarınca tescile karar verilebilmesi için, yapıyı kendi malzemesi ile yapan kişinin, inşaatın başından sonuna kadar iyi niyetli olması, sair bir anlatımla zeminin kendisine ilişkin olduğu, ya da 5.7.1944 günlü 12/26 s. İçtihadı birleştirme kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gerekir. Davacılar taşınmaza bina yapılmasına davalıların ya da miras bırakanlarının yazılı olarak muvafakat edildiği kanıtlayamadıklarından somut olayda iyi niyet koşulu gerçekleşmemiştir. Bu sebeple temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.

2- Davalı-karşı davacıların temyiz itirazları yönünden yapılan temyiz incelemesinde;

a) Önceki Medeni Kanunda bir hüküm bulunmasa da, <Beyanlar> başlıklı 4721 S. Türk Medeni Yasasının 1012. madde hükümü <Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen tüm ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ait kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek sair hususlar tüzükle belirlenir. Özel yasa hükümleri saklıdır> şeklindedir. Kanunun sözü edilen bu hükümü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum biçiminde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine <beyanda> bulunulabilmesi için ya Medeni Kanunda bir hüküm olması, veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi, yahut tapu sicil tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir.

Türk Medeni Yasası'nın 1012. maddesine göre, bir taşınmazın eklentilerinin malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılması mümkündür. Önceki Medeni Kanundaki teferruat deyiminin karşılığı olarak yeni Medeni Kanunda kullanılan eklentiden maksat; asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel adetlere göre işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanımda birleştirme, takma veya başka bir şekilde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. (Medeni Yasanın m. 856) Türk Medeni Yasası uyarınca beyanlar sütununda gösterilebilecek sair haklar ise, kanunun 748. maddesinde sözü edilen geçit haklarından sürekli olanlar, 755. maddedeki toprağın iyileştirilmesi işlemi yapılmak üzere taşınmaz maliklerinin alacakları kararlar, 710. maddedeki yetkili makamlarca belirlenmiş taşınmazın heyelan bölgesinde kaldığına dair beyanlardır. Özel kanunlar arasındaki 634 S. Kat Mülkiyeti yasası uyarınca da; her bağımsız bölüme ilişkin eklentiler, yönetim planı veya yönetim planında sonradan yapılan değişiklikler ve kat mülkiyeti yasanın 41. maddesi gereğince yapılan işlemler, devre mülk esasına tabi taşınmazlarda devremülk hakkı, yine özel kanunlardan olan 2863 S. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının değişik 7. maddesine göre korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenen taşınmazlar, 3194 S. İmar Yasanın 11. maddesine göre ortaya çıkan işlemlerin sonucu, 3621 S. Kıyı Yasası'nın 12. maddesinde ön görülen kıyı şeridinde yapılan yapıların durumu, 3226 s. Finanssal Kiralama Yasanın 8. maddesine göre Finanssal Kiralama sözleşmesine konu taşınmaz mala ait sözleşmeler, 2981 S. İmar ve Gecekondu Mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı işlemleri düzenleyen kanun uyarınca hak sahibine tahsis beyanları, 1163 S. Kooperatifler Yasası'nın 15. maddesi uyarınca bir taşınmaza bağlı kooperatif ortaklığının cuz'i haleflere intikal edeceği hususu, ayrıca 2924 S. Orman Köylüsünün Desteklenmesine dair Yasanın 7. maddesine göre orman sınırı dışına çıkartılıp mülkiyeti kişilere devir edilen arazilerdeki mülkiyet takyitleri ve bu kabil bir araziyi zilyed olarak tasarruf edenlerin adları beyanlar hanesinde gösterilir.

Tapu Sicil Tüzüğü'nün 60. maddesi hükmünce kütüğün beyanlar sütununa ancak mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar yazılabilir. Az yukarıdaki bölümlerde gerek Türk Medeni Yasanın ve gerekse özel kanunların beyanlar sütununa nelerin yazımına cevaz verdiğinden söz edilmiştir. Tapu Sicil Tüzüğü'nün 61. maddesi uyarınca teferruatın mülkiyet hakkı sahibinin yazılı talebi üzerine beyanlar sütununda belirtilmesi olanaklıdır. Tüzüğün 62. maddesi Türk Medeni Yasası'nın taşınmaz mal sicilleri ile ilgili hükümlerine göre kurulmaları artık mümkün olmayan ayni hakların, 63. madde medeni hakların kısıtlanmasına ait mahkeme kararlarının, 64. madde ise, işçi ve yüklenicinin işe başlama tarihi, inşaat ile ilgili sözleşmenin kütüğün beyanlar sütununda gösterilmesine olanak sağlamaktadır.

Gerek metni yukarıda yazılan Türk Medeni Yasası'nın 1012. ve gerekse Tapu Sicil Tüzüğü'nün 60. maddelerinden görülmektedir ki, mevzuatın yazılmasına izin vermediği bir belirtmenin kütüğün beyanlar sütununda gösterilebilme olanağı yoktur. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde;

Davacı-karşı davacıların kademeli istemi, binanın kendileri tarafından yapılığının tespiti ile tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesi istemine ilişkindir.

22.12.1995 gün ve 1/3 s. Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda, muhdesatdan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ilişkin yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe biçiminde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, yalnızca şahsi bir haktır. (Türk Medeni Yasanın m.722, 724, 729).

Tüm bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, taşınmaz üzerindeki binanın aidiyetinin tapu kaydının beyanlar hanesine şerh edilmesine olanak yoktur. Binanın davacılar tarafından yapıldığı hususunda taraflar arasında çekişme bulunmadığından ve ortaklığın giderilmesi davası sebebiyle davacıların hukuki yararı bulunduğundan taşınmaz üzerindeki binanın davacılara ilişkin olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca binanın davacılara ilişkin olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesi doğru değil ise de; davalı-karşı davacıların temyiz itirazlarını karşı davalarına hasren yaptıkları ve bu hususu temyiz sebebi yapmadıkları anlaşıldığından binanın davacılara ilişkin olduğuna dair tapu kaydının beyanlar hanesine şerh edilmesi bozma sebebi yapılmamıştır.

b) Davalı-karşı davacıların karşı davaları yönünden yapılan temyiz incelemesinde;

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 195. maddesinde <Davalı, ilk itirazları ile birlikte esas dava hakkındaki cevabını ve varsa karşı delillerini, dava dilekçesinin kendine tebliğinden itibaren on tarih veya hakim tarafından bir süre tayin edilmiş ise o süre içerisinde mahkeme kalemine bildirmek ve bir örneğini de davacıya tebliğ ettirmek zorundadır.> hükümü öngörülmüştür. Karşı davanın da bu on günlük sürede açılması gerekir. Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak 20.11.2004 gününde tebliğ edilmiştir. Davalıların bu on günlük kanuni süreden sonra 3.12.2004 gününde mahkemeye müracaatları üzerine cevap süresinin duruşma gününe kadar uzatılmasına karar verilmiş, ve karşı davalarını bu süre içerisinde açmışlar ise de; yasada ön görülen on günlük süre kesin süre olup, bu süre geçtikten sonra verilen dilekçe üzerine cevap süresinin uzatılmasının kanuni dayanağı bulunmadığından, karşı davanın süre yönünden reddi doğrudur. Bütün bu açıklamalar ışığında davalı-karşı davacıların temyiz itirazları da yerinde görülmediğinden reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarda 1 bentte yazılı sebeplerle davacı-karşı davalıların temyiz itirazlarının 2 bentte yazılı sebeplerle davalı-karşı davacıların temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 07.02.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları