Mesajı Okuyun
Old 10-06-2010, 17:54   #34
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/13-68
K. 2004/139
T. 10.3.2004
• AVUKATIN GÖREVİNİ İHMAL ETMESİ ( Tazminat Davasında Görevli Mahkeme - Avukatın Temyiz Süresini Kaçırdığı İddiası )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Avukatın Temyiz Süresini Kaçırmak Suretiyle Neden Olduğu Zararın Tazmini Talebi )
• TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME ( Avukatın Temyiz Süresini Kaçırmak Suretiyle Neden Olduğu Zarardan Dolayı Açılan )
• TEMYİZ SÜRESİNİ KAÇIRAN AVUKATTAN TAZMİNAT TALEBİ ( Görevli Mahkeme )
• BARO HAKEM HEYETİNİN GÖREVLİ OLDUĞU İŞLER ( Temyiz Süresini Kaçıran Avukat Aleyhine Açılan Tazminat Davasında Genel Mahkemelerin Görevli Olması )
• VEKALET GÖREVİNİ İHMAL EDEN AVUKATIN NEDEN OLDUĞU ZARAR ( Tazminat Davasında Görevli Mahkeme - Avukatın Temyiz Süresini Kaçırması )
• SÜREYİ KAÇIRAN AVUKATIN NEDEN OLDUĞU ZARAR İÇİN AÇILAN TAZMİNAT DAVASI ( Görevli Mahkeme )
1136/m.163,164,167
818/m.41
ÖZET ava, vekalet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Avukatlık Yasasının 4667 sayılı yasayla değişik "Anlaşmazlıkların Hakem Yoluyla Çözümü" başlıklı 167. maddesinde aynen; "Avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlıklar, hukuki yardımın yapıldığı yer barosu hakem kurulunca çözümlenir." denilmektedir. Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği, bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. O nedenle yerel mahkemenin göreve ilişkin direnme kararı usule ve yasaya uygun ve yerindedir.

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziosmanpaşa Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 13.11.2001 gün ve 2000/348-2001/1038 sayılı kararın incelenmesi Davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 27.03.2002 gün ve 2939-3271 sayılı ilamı ile; ( ...Davacılar İSKİ tarafından yapılan kamulaştırma nedeniyle kamulaştırma bedelinin artırılması davası açması için davalıyı vekil tayin ettiklerini davalı avukatın davayı yasada ön görülen süre içerisinde açmadığından zarar gördüklerini ileri sürerek toplam 2.000.000.000 TL. nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki ihtilaf, avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 1136 sayılı avukatlık kanununda değişiklik yapılmasına dair, 2.5.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4667 sayılı kanunun 80. maddesi ile Avukatlık Kanununun 167. maddesi değiştirilerek, avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların, hakem kurulunca çözümleneceği hükmü getirilmiştir. Yapılan bu değişiklik mahkemenin görevine ilişkin, usulü bir değişikliktir. Anılan yasada usule ilişkin bu hükmün, uygulanabileceği zaman yönünden bir geçiş hükmüne yer verilmediğine göre bu değişikliğin henüz sonuçlanmamış olan tüm davalarda uygulanması gerekir. Mahkemenin görevine ilişkin bu husus; yargılamanın her aşamasında resen gözetilmelidir. Bu nedenle hükmün, davanın hakem kurulunda görülmek üzere bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, vekalet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; göreve ilişkin olup, davanın çözüm merciinin "genel mahkemeler mi?" Yoksa 1136 sayılı avukatlık yasasının 4667 sayılı yasayla değişik 167 maddesiyle getirilen "Baro Hakem Kurulu mu?" olduğu noktasında toplanmaktadır.

Davanın tarafları müvekkil davacılar ile vekilleri durumundaki Avukat'tır.

Davalı avukatın davacıların vekili olduğu uyuşmazlık konusu değildir.

Davacılar vekili; davalı avukatın davacılar vekili olarak İdare Mahkemesinde açtığı kamulaştırma işleminin iptali davasını gereği gibi takip etmediğini; aleyhe sonuçlanan davada kendisine tebliğine karşın kararı süresinde temyiz etmeyerek kesinleşmesine neden olduğu gibi, yasal sürede açması gereken bedel artırım davasını da açmadığını; başka vekil tutan davacıların bu vekil aracılığıyla yaptıkları temyiz başvurusunun ve ayrıca açılan davanın süreden reddedildiğini, kısacası süreye bağlı tüm taleplerin davalı tarafından zamanında yapılmaması nedeniyle reddedildiğini, ifadeyle, 2.000.000.000 TL tazminat istemişlerdir.

Davalı avukat: zamanaşımı definde bulunmuş, sadece idare mahkemesindeki dava için vekalet aldığını, davacıların başka vekil tuttuklarını, kendisine ücreti vekalet ve masraflardan kaynaklanan borçlarının bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece idare mahkemesi dosyası ile süreden reddedilen bedel artırım dava dosyaları getirilmiştir. Bu dosyalar kapsamına göre; Davalı avukat davacıların vekili sıfatıyla İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 1993/517 esas-1994/743 Karar sayılı dosyasında kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava açmış; davanın reddine ilişkin 31.05.1994 tarihli karar yine davalı avukata 03.08.1994 tarihinde tebliğ edilmiştir. Kararın temyizine ilişkin 20.09.1994 tarihli temyiz dilekçesi ise başka bir avukat tarafından verilmiş, temyiz istemi mahkemece 28.09.1994 tarihli kararla reddedilmiştir.

Mahkeme; davacı vekilinin davalının tezyidi bedel davası açmamasından dolayı davacıların uğradığını beyan ettiği zararın başlangıcı tarihinin 30.4.1994 tarihi olduğu, tespit edilen bu tarihe göre 1.5.2000 tarihinde açılan davada uygulanması gereken avukatlık yasasında öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğu, gerekçesiyle süresinde yapılan zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın zamanaşımından reddine karar vermiştir.

Davacılar vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere "Uyuşmazlığın avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklandığını kabul ederek, 1136 sayılı avukatlık yasasının 4667 sayılı yasayla değişik 167 maddesinde belirtildiği üzere davanın çözüm yerinin Baro Hakem Kurulu olduğunu" ifadeyle hükmü görev noktasından bozmuştur.

Davacılardan bir kısmı bozma sonrası davayı takip etmemişler, dava sadece takip eden Yapıkur İnş. Mimarlık Mühendislik Tic.San.Ltd. Şti. tarafından sürdürülmüş ve direnme kararında diğer davacılar yönünden açılmamış sayılma, davacı şirket yönünden de davaya devam olunarak mahkemenin görevli olduğu ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını Davacılardan Yapıkur şirket temsilcisi temyize getirmiştir.

Öncelikle; görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup, resen incelenmesi gerektiğini vurgulamakta yarar vardır. Somut olayda, yerel mahkeme ile özel daire arasındaki göreve ilişkin uyuşmazlığın temelinde; 1136 sayılı yasanın 4667 sayılı yasa ile değişik "Anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözümü" başlıklı 167 maddesi ile "avukatlık sözleşmesi ve avukatlık ücretini" düzenleyen 163 ve 164. maddelerinin getirdikleri düzenlemenin yorumlanması ve buna bağlı olarak da avukat olan davalıya karşı yöneltilen talebin hukuksal nitelikçe "Avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlık" kavramı içinde yer alıp almadığının belirlenmesi yatmaktadır. Bu nedenle ilkin yasa maddeleri ve yasal gerekçeleri irdelenmelidir.

Bilindiği üzere; 10.05.2001 Gün ve 24398 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanarak Yürürlüğe Giren Avukatlık Yasasında Değişiklik Yapılmasına Dair 4667 Sayılı Kanun ile 1136 sayılı Avukatlık Yasası değişikliğe uğramıştır.

Avukatlık Yasasının 4667 sayılı yasayla değişik "Anlaşmazlıkların Hakem Yoluyla Çözümü" başlıklı 167. maddesinde aynen; "Avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlıklar, hukuki yardımın yapıldığı yer barosu hakem kurulunca çözümlenir. Hakem kurulu, baronun bulunduğu yargı çevresinin en kıdemli asliye hukuk hakimi ile baro yönetim kurulunca seçilecek, yönetim kuruluna seçilme yeterliliğini taşıyan iki avukattan oluşur. Kurula asliye hukuk hakimi başkanlık eder. Seçilen kurul üyelerinin görev süresi üç yıldır. Süresi sona eren üye kurula yeniden seçilebilir. Hakem ücretinin yarısının dava ile birlikte yatırılması zorunludur. Hakem kurulunca verilen ve kesinleşen karardan bir örnek, avukatın bağlı bulunduğu baroya gönderilir. Hakem işlerinde 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 527, 529, 532, 533/1 ve 536 ncı maddeleri dışında tahkime ilişkin hükümleri uygulanır. Hakem işleriyle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğince çıkartılacak, Baro Hakem Yönetmeliğinde düzenlenir." Hükmü getirilmektedir.

Bu maddenin değiştirilmesine ilişkin teklifin genel gerekçesinde de; "Kişilerin avukatla kurdukları vekalet ilişkisinin özelliği nedeniyle ücret uyuşmazlıklarının çözümünde; tahkim yolu benimsenmiş ve baronun bulunduğu adliyedeki en kıdemli hakimin ve iki avukatın da katılımı ile oluşacak üç kişilik hakem heyeti yetkili kılınmıştır." Denilmiş, değişiklik teklifinin 80. maddesi olarak aynen kabul edilen 95. madde gerekçesinde ise ;" Avukatlık Kanununun 167 nci maddesi ve madde başlığında yapılan değişiklikle; ücret uyuşmazlıklarının hakem aracılığıyla çözümüne ilişkin yeni düzenleme getirilmektedir." İfadesine yer verilmiştir.

"Avukatlık Sözleşmesi" ana ve "Avukatlık sözleşmesinin kapsamı" alt başlıklı 163. maddede de "Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblağı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir. Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." Denilmiş ,devamında "avukatlık ücreti" alt başlıklı 164. maddede ise "Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder." Hükmü yer almıştır.

Özel dairece bu maddeler geniş yorumlanarak "Uyuşmazlığın avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklandığı, Avukatlık Yasası'nın 167. maddesi uyarınca, avukatlık sözleşmesinden ve vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkların, hakem kurulunca çözümleneceği, bu nedenle davanın hakem kurulunda görülmesi gerektiği" görüşü bozmaya dayanak alınmıştır.

Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, açıklanan yasal düzenleme karşısında uygulanacak usul ya da maddi hukuk hükmünün tespiti bakımından dava ve talebin hukuksal niteliğinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, yukarıda ayrıntısı açıklanan davalı avukata yönelik talep irdelendiğinde, vekalet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin bu talebin görevin gereği gibi yerine getirilmemesi şeklinde gerçekleşen eyleme ve Borçlar Kanununun 49. maddesine dayalı manevi tazminata ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu hukuksal niteliğe sahip istemin artık 167. maddede ifade edilen "avukatlık sözleşmesi ve vekalet ücretinden" kaynaklandığını kabule olanak yoktur. Tersine, bu istem ve ortaya konulan uyuşmazlığın kaynağı avukatlık sözleşmesi ve vekalet ücreti değil açıkça görevin ihmal yada kötüye kullanılması biçiminde ortaya çıkan haksız eylemdir.

Burada hemen, Avukatlık Yasasının 4667 sayılı yasayla değişik 167. maddesinin haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıkları da sırf tarafların sıfatlarının vekil ve vekil eden olması nedeniyle kapsamına alıp almadığı üzerinde durulmalıdır. Maddenin yukarıda açıklanan gerekçesinde açıkça bu hükmün getiriliş amacının ücret uyuşmazlıklarının çözümüne yönelik olduğu ifade edilmiştir.

Bu da göstermektedir ki, yasa koyucunun amacı ücret uyuşmazlıklarının hakem yoluyla çözümü olup, bu amaç dahi aşılarak, BK. 49 maddesinde düzenlemesini bulan kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat konulu, eldeki davada, anlaşmazlığın hakem yoluyla çözümleneceğinin kabulüne olanak yoktur.

Eş söyleyişle, Yasa koyucu, sırf taraflardan birisinin avukat diğerinin de vekil eden olması nedeniyle bunlar arasındaki her türlü ilişkinin avukatlık sözleşmesi ve vekalet ücretinden kaynaklandığı anlamına gelecek bir düzenleme getirmediği gibi, Yasada yer alan "her türlü anlaşmazlık" ibaresinin ücrete ilişkin uyuşmazlıkları aşar ve haksız eylemleri de kapsar şekilde genişletilmesi yasanın açıklanan amacına aykırıdır.

Dahası, Yasanın 167. maddesi uyarınca kurulmuş bulunan hakem kurulu önüne gelen uyuşmazlığın çözümünde avukatlık sözleşmesine ve vekalet ücretine ilişkin kuralları uygulayacaktır. Aksine genişletici bir yoruma gidilerek hakem kurulunun görev alanının bu yolla genişletilmesi ne yasanın bütünüyle ne de yasa koyucunun amacıyla bağdaşmayacaktır.

Az yukarda yapılan açıklama ve gerekçeler ışığında; Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği, bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği sonucuna varılmıştır. O nedenle yerel mahkemenin göreve ilişkin direnme kararı usule ve yasaya uygun ve yerindedir.

Ne var ki, özel dairece davacılar vekilinin işin esasına yönelik temyizi bozma nedenine göre incelenmemiş olup, dosyanın davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle göreve ilişkin direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.03.2004 tarihinde yapılan ilk görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

yarx