Mesajı Okuyun
Old 08-06-2010, 21:52   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

E:2004/9330
K:2005/1649
T:08.03.2005

3194 s. Yasa m. 18
2981 s. Yasa m. 10/C-2,18/b-c

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 8.11.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 28.9.2004 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 8.3.2005 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili gelmedi. Karşı taraf davalı idare vekili Av. MP geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu'nun 4.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına Tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
Tahsise konu yerde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 Sayılı Yasa ile değişik 2981 Sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden once mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması,
İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 Sayılı Yasa ile değişik 2981 Sayılı Yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin. kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir.
Mahkemece yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü icin yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 Sayılı Yasa ile değisik 2981 Sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi geregince tahsıse konu yerde uygulanan duzenleme ortaklık payının davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacılar, mülkiyeti davalı idareye ait 249 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 188.90 metrekarelik kesimi için 1994 yılında tapu tahsis belgesi verildiğini, taşınmazın bulunduğu yerde ıslah-imar çalışmaları yapılarak tahsis edilen taşınmazın 3012 ada 4 parsel sayılı taşınmazda kaldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılara 188.90 metrekarelik yerin tahsis edildiğini, ıslah-imar sonucu oluşan 3012 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 238.88 metrekare olduğunu. davacılara davalı Vakıflar İdaresi ile müşterek mülkiyet hükümlerine gore paylı tapu verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait 249 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan 188.90 metrekarelik kesim icin Vakıflar Genel Müdürlüğu tarafından 7.10.1994 tarihinde davacılara tapu tahsis belgesi verilmiştir. Tahsise konu yerde 3290 Sayılı Yasa ile degisik 2981 Sayılı Yasa uyarınca, yapılan ıslah-imar uygulamaları neticesinde. tahsis edilen yerin imar parseli olarak davalı ıdare adına tescil edilen 238.88 metrekare yüzölçümlü 3012 ada 4 parsel sayılı taşınmazda kaldığı. 188.90 metrekarelik kesiminin davacılara tahsis edildiğinin tapunun beyanlar hanesine şerh edildiği anlaşılmıştır.
Davacıların tescil isteğinin dayanağını oluşturan tapu tahsis belgesi hukuki yönden geçerliliğini korumakta olup, bilirkişi raporu ile de tahsise konu yerin imar planında konut alanında kaldığı saptanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden ve davacı beyanlarından tahsis bedelinin ödenmediği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda taşınmazın uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanan dava tarihindeki rayiç değerini depo etmeleri için davacılara önel verilerek bu bedel depo edildiği takdirde 3290 Sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/c-2 maddesi uyarınca tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payı oranında davacılara yapılan tahsis miktarından indirim yapıldıktan sonra kalan miktarın paylı mülkiyet olarak davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 8.3.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.