Mesajı Okuyun
Old 25-05-2010, 17:32   #2
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Alıntı:

818 S.BK.
Madde 248 - Adi icar, bir akittirki mucir onunla, müstecire ücret mukabilinde bir şeyin kullanılmasını terk etmeği iltizam eder.

Kira bedeli para olarak belirlenebilebileceği gibi bu bedel karşılığında başka bir şeyin yapılması vs. de kararlaştırılabilir.Kirada en önemli unsur ücret karşılığı olmasıdır. Ancak bu ücret illa ki para olmak zorunda değildir. Taraflar karşılıkllı anlaşmayla kira bedeli iradelerine uygun olarak belirleyebilir.

İşinize yarar mı bilmiyorum ama şöyle bir karar buldum.
Alıntı:

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/9297
Karar: 2008/12258
Karar Tarihi: 10.11.2008
ALACAK DAVASI - ARSA
ÜZERİNDE YAPILACAK HAFRİYAT VE TESVİYE KARŞILIĞI HİZMET OLARAK BELİRLENEN KİRA BEDELİ - EKSİK İŞLER BEDELİNİN TAHSİLİNİN İSTENEBİLECEĞİ - YETKİLİ MAHKEME - ALACAKLIYA GÖTÜRÜLEREK ÖDENMESİ GEREKEN BORÇ

ÖZET: Kira sözle
şmesi, taraflarca feshedilmediğinden süresinin bitimiyle süresiz hale dönüşmüş olup, bu nedenle kiracılığı devam eden davalının taşınmazı haksız işgal ettiği de düşünülemez. Davacı bu kira akdine dayanarak kira bedeli olarak belirlenen hafriyat ve tesviyenin eksik yapılmasından kaynaklanan ve eksik yapılan hizmet bedelinin yerine getirilmesi için tespit edilen bedelin yani kira alacağının tahsilini isteyebilir. Taraflar arasındaki ilişki kira sözleşmesi olarak nitelendirildikten sonra mahkemenin yetkisine ilişkin itirazın da bu nitelendirmeye bağlı olarak çözümlenmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 10) (818 S. K. m. 73, 263)
Dava: Mahalli mahkemesinden verilmi
ş bulunan alacak davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Dava, kira alacağının tahsiline ilişkindir. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.02.2005 başlangıç tarihli ve 560 gün süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin kira bedeli bölümünde <kira parası nakit olmayıp kiraya verilen arazilerin yapılaşmaya müsait olacak biçimde kooperatif sorumlu mimarı Erol'un belirteceği kotta hafriyatının ve tesviyesinin yapılacağı, bu sebeple kiracı şirkete hiçbir bedel ödenmeyeceği, kiracı şirketin söz konusu taşınmazları şantiye ve konkosör faaliyet alanı olarak kullanacağı, bir başkasına kiraya vermeyeceği, alt kiracı almayacağı, kira süresinin bitiminde kiracı taahhüt ettiği işleri bitirmiş olarak tesviye edilmiş ve boş olarak kooperatife teslim edileceği> kararlaştırılmıştır. Kira sözleşmesi iki taraf için borç doğuran bir akit olup, bunun sonucu kiralayan, kiralanan şeyi belli bir süre için kullanmak ya da yararlanmak üzere kiracıya bırakır. Kiracı da buna karşılık kiralayana bir bedel ödemekle yükümlü olur. Kullanma karşılığı ödenecek bedele kira bedeli denir. Kira karşılığı kural olarak paradır. Ancak bu bedel paradan başka bir şey, örneğin hizmet akdi veya bir şey imal etme (istisna akdi) gibi şeyler de olabilir. Bu nedenle 01.02.2005 başlangıç tarihli sözleşmede kira bedeli para olarak kararlaştırılmamış, arsa üzerinde yapılacak hafriyat ve tesviye karşılığı hizmet olarak belirlenmiştir. Bu ilkeler çerçevesinde taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin tüm unsurları itibariyle kira sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan süre bitiminde davalı taşınmazı tahliye etmeyip kiracılığını devam ettirmiştir. BK'nın adi kiraya ilişkin hükümlerine tabi olan kira sözleşmesi, aynı Yasa'nın 263. maddesi gereğince taraflarca feshedilmediğinden süresinin bitimiyle süresiz hale dönüşmüş olup, bu nedenle kiracılığı devam eden davalının taşınmazı haksız işgal ettiği de düşünülemez. Davacı bu kira akdine dayanarak kira bedeli olarak belirlenen hafriyat ve tesviyenin eksik yapılmasından kaynaklanan ve eksik yapılan hizmet bedelinin yerine getirilmesi için tespit edilen bedelin yani kira alacağının tahsilini isteyebilir. Taraflar arasındaki ilişki kira sözleşmesi olarak nitelendirildikten sonra mahkemenin yetkisine ilişkin itirazın da bu nitelendirmeye bağlı olarak çözümlenmesi gerekir. HUMK'nın 9. maddesi hükmü uyarınca kural olarak yasada aksine hüküm bulunmadıkça davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesi yetkili ise de davacının istemi kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağı olduğuna göre HUMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan uyuşmazlıkta sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesi yetkili olduğu gibi BK'nın 73. maddesi gereğince kira borcu alacaklıya götürülerek ödenmesi gereken borçlardan olduğundan davacının ikametgahı mahkemesi de yetkilidir. Taşınmazın bulunduğu yer ve davacının ikametgahı K... köyü Ula/Muğla olup, sözleşmenin bu adreste yapıldığı anlaşılmaktadır. Borcun ifa edileceği ve sözleşmenin yapıldığı yer itibariyle yetkili mahkeme Ula mahkemesi olduğundan, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)