Mesajı Okuyun
Old 28-04-2010, 11:15   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/7548
Karar: 2009/11479
Karar Tarihi: 13.10.2009

ALACAK DAVASI - DAVACILAR İLE DAVALI ARASINDAKİ İLİŞKİ VEKALET İLİŞKİSİ OLDUĞU - VEKALET SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN DAVALARDA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BEŞ YIL OLDUĞU - ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DOLDUĞU - DAVANIN ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda davacılar ile davalı arasındaki ilişki vekalet ilişkisi olduğuna göre, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi BK'nın 126/4. maddesi uyarınca 5 yıldır. Davalı ıslaha konu edilen miktar yönünden süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olduğundan, vekaleten işlem yaptığı 20.11.2000 tarihi ile ıslah dilekçesinin verildiği 14.04.2008 tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 126) (1086 S. K. m. 83)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacılar, davalı ile aynı taşınmaz üzerinde iştirak halinde malik olduklarını, davalıyı anılan taşınmazı kat karşılığında müteahhide vermesi, üçüncü kişilere satması vs konularda vekil tayin ettiklerini, davalının taşınmaz üzerine inşaat yaptırmasına rağmen kendilerini bilgilendirmediği gibi, satış bedelini de ödemediğini ileri sürerek hisselerine düşen bağımsız bölümlerin tespiti ile şimdilik 5.100 YTL'nin tahsiline karar verilmesini istemişler; 14.04.2008 tarihinde verdikleri ıslah dilekçeleri ile de 26.417 YTL'nin ödetilmesini istemişlerdir.

Davalı, davaya konu edilen taşınmazı vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak arsa halinde üçüncü kişiye 20.11.2000 tarihinde tapuda sattığını, davacıların kız kardeşlerine düşen hissenin de kendilerine ödenmesini istediklerini ve bu nedenle kendi hisse bedellerini almadıklarını savunarak davanın reddini dilemiş; ıslah dilekçesine verdiği cevabında ise, asıl davaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmuş ve davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davaya konu taşınmazın 08.09.2004 tarihinde satıldığı ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçe gösterilerek bilirkişi raporu da esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacılar, 16.11.2000 tarihli vekaletname ile davalıyı vekil tayin ettiklerini, davalının bu vekalete dayanarak taşınmazı kat karşılığında müteahhide verdiğini, hisselerini ödemediğini ileri sürerek talepte bulunmuşlar; daha sonradan 14.04.2008 tarihinde verdikleri ıslah dilekçeleri ile de taleplerini 21.317 YTL daha artırmak suretiyle toplam 26.417 YTL'nin ödetilmesini istemişler, davalı ise, yasal 10 günlük süresi içerisinde davacıların ıslah taleplerine verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Toplanan delillerden ve özellikle getirtilen akit tablosu ve tapu kaydının incelenmesinden, davaya konu edilen 3 parsel numaralı taşınmazın davalı vekil tarafından 20.11.2000 tarihinde davacılara vekaleten dava dışı Ercan'a sattığı anlaşılmıştır. Davacılar ile davalı arasındaki ilişki vekalet ilişkisi olduğuna göre, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi BK'nın 126/4. maddesi uyarınca 5 yıldır. Davalı ıslaha konu edilen miktar yönünden süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olduğundan, vekaleten işlem yaptığı 20.11.2000 tarihi ile ıslah dilekçesinin verildiği 14.04.2008 tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle; davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 13.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları