Mesajı Okuyun
Old 28-04-2010, 10:27   #7
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Ben de başımdan geçen ve hiç unutmadığım bir anımı anlatayım tanıklık konusunda. Oldukça kötü bir staj dönemi geçirdim, dolayısıyla da mesleğe ilk başladığımda uygulamaya dair hiçbir şey bilmiyordum. Mesleğin ilk iş günü, ilk çalıştığım büro. Büroda tam bir çömezlikle ne yapacağımı bilemez halde oturuyorum. Bir anda yanında çalıştığım avukat bey beni apar topar "haydi duruşmaya yetişmen lazım" diye, elime de dosyayı tutuşturup adliyeye yolladı. Dosyayı okumama imkan yok duruşma saati kaçmış; büro ile adliye mesafesi de 10 dk. kadar, taksiye binilmez, koşmam lazım. Soramadım tabii ne yapmam lazım diye. İzlediğim duruşmalara göre en kötü ihtimal "daha önceki beyanlarımı tekrarlıyorum" derim diye düşünüp kendimi telkin ediyorum.

Yer: Ankara'da bir İş Mahkemesi.
Tarih: 2004'lü yıllar.

Duruşmaya bir girdim ki meğer biz 8 kişilik bir tanık listesi sunmuşuz, yetmemiş karşı yan da kendi tanıklarını hazır etmiş. Kafamdan aşağı, büyük bir ivme ile kaynar sular döküldü. Kızardım, yanıyorum. Hakim önce bana söz verdi evet avukat hanım tanıklarınızı ne ile ilgili dinleteceksiniz dedi. Ben o an inme inmişten beter bir halde "Iııııııııııı" dedim. Sonra yine bir "ııııı"; ardından "efendim yazılı olarak bildirelim." dedim. "Avukat Hanım burası İş Mahkemesi tanığı neyle ilgili dinleteceğinizi soruyorum, yazılı bildirmeye ne gerek var dedi." Haklı adamcağız ne diyeyim. "Peki efendim, müvekkilin çalışması ile ilgili" dedim. "Sekiz tanığı da mı?" dedi. Kalakaldım ve mecbur evet dedim. Sonra başladım dökülmeye... "Sayın Yargıç, bu benim ilk duruşmam ve inanın şu an düşünemiyorum, dosyayı da bilmiyorum." şeklindeki itirafımla bir an rahatladım. Hakim gülümsedi. Sonra 8 tanığımızın sadece 4'ünü dinleyeceğini söyledi. Ben sorumlusunu kendim kabul edip o kadar bozuldum ki büroya gidince bunu nasıl açıklarım diye başladım kara kara düşünmeye hatta bunalıma giriverdim oracıkta. Karşı yan tanıklarını dinletti. Ne sormalıyım ne sormalıyım diye dosyayı okumaya çalışıyorum, sanki illa bir soru sormalıyım! Sonra aklıma "emin olmadıkça tanıklara soru sorma!" öğüdü geldi. Ben de sormadım. Aldım zabtı tırıs tırıs büroya döndüm. Utana sıkıla 4 tanık dinlenmeyecek dedim. Avukat Bey demesin mi "hmm zaten o kadar çok tanığı dinlemezdi!"

O an bana ecel terleri döktüren duruşma, şimdi tatlı bir hatıra.

Kıssadan hisse;
* Tanık dinleteceğiniz duruşmada dosya kapsamını ayrıntıları ile birlikte çok iyi bilmelisiniz.
* Tanıklarınızı hangi konuda dinleteceğinizi çok iyi bilmelisiniz ki sorularınızı ona göre yöneltin. Bu nedenle, duruşmadan önceki bir tarihte tanıklardan bildiklerini bir kere size anlatmalarını isteyin.
* Tanık sayısının çok olmasının bir önemi yoktur. Görgüye dayalı tanıklığı olan ve olayları iyi anlatabilecek, hakim önünde heyecanlanmayacak karakterdeki tanıklar her zaman için tercih edilmelidir. (Kendi tanıklarımız yüzünden dava kaybetmişliğimiz de vardır...)
* Tanık listenizi verirken, hangi tanığı hangi konuda dinleteceğinizi en azından kendi dilekçeniz üzerine not edin ki zor durumda kalmayın.
* Yemin etmesi gereken tanıkları, yemin edecekleri hususunda uyarın.
* Eksik kalmış ise iddialarınızı destekleyecek hususları sorun, çok fazla ayrıntıya girmeyin.
* Karşı yan tanıklarına mantık ve hissiyat olarak emin olmadıkça, çelişki yakalamadıkça çok da fazla soru sormayın.

Benim naçizane tavsiyelerim bu yönde olacak.
Kolaylıklar dilerim,