Mesajı Okuyun
Old 15-04-2010, 09:34   #5
Mustafa KIRMIZI

 
Varsayılan Anlaşmalı Boşanmada Feragat

d.Anlaşmalı Boşanmada Feragat

Eşler anlaşmalı olarak boşanmış olsalar bile bazen anlaşmaya uyulmayacağının anlaşılması veya anlaşmadaki yükümlerin infazında sorun yaşanacağının kararın kesinleşmesinden önce anlaşılması halinde feragat etmek gerekebilmektedir. Yüksek mahkeme anlaşmalı boşanmalarda davalının feragatının sonuç doğurmayacağını kabul etmektedir.[1] Birlikte başvurma ve tarafların Davacı-Davalı, Davalı-Davacı şeklinde gösterilmeleri halinde feragat konusunda her iki taraf bakımından da sorun çıkmayacaktır. Eşlerin birlikte başvurmamaları yani bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde de her iki tarafın da feragat edebilmeleri gerektiğini düşünüyorum.

HUMK’nın 91.maddesinde feragat; “Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkarak anlaşmalı boşanmada tarafların birlikte davacı-davalı şeklinde başvurmamış olması bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde her ikisinin de yasanın deyimiyle neticei talebinin olup olmadığı hususunun düşünülmesi gerekir. Bu durumda bence her iki tarafın da neticei talebi vardır. Şöyle ki m.166/III hükmü incelendiğinde “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.” şeklinde bir karine konulduğu görülmektedir. Hakim tarafından bu durumun gerçekleşmesi üzerine yapılması gereken işlem madde metninde; “Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.”şeklinde açıklanmıştır. Hakim bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde taraflardan boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda bir düzenleme yapmalarını isteyecek böyle bir düzenleme olmadan bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde boşanmaya karar veremeyecektir. Böyle bir düzenlemenin mahkemeye sunulması durumunda yapılan düzenlemeye uygun olarak boşanmaya karar verilmesi her iki eşin de neticei talebi haline gelecektir. Her iki eşin de neticei talebi olduğuna göre, HUMK’nın 91.maddesi gereğince her iki eş tarafından da hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada[2] davadan feragat edilebilecektir.

İÇTİHATLAR

Evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için hakimin, bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları, çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı (TMK.md. 184/3)hükmü uygulanmaz" (TMK.md.166/3)
Taraflar tek bir konuda anlaşamamış olsalar dahi, Türk Medeni Kanununun 166/3.maddesi uyarınca delil toplanmadan karar verilemez. Bu gibi haller de tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp Türk Medeni Kanununun 166 maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre değerlendirme yapılmalıdır.
Tarafların evliliği bir yıl sürmemiştir. Bu sebeple Türk Medeni Kanununun 166./3. maddesi şartları oluşmamış ise de, tarafların delilleri sorulup gösterdikleri takdirde toplanarak ulaşılacak sonuç uyarınca Türk Medeni Kanununun 166/1 ve 2. maddesi koşullarının mevcut olup olmadığı belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”(2.HD, 10.04.2008 T, 2007/7436-2008/5050)

__________ ³³__________

“Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.”(2.HD, 31.03.2008 T, 2007/7110-2008/4350)

KARŞI OY YAZISI
Dava dosyasında anlaşmalı boşanmanın koşullarının oluşması sebebiyle hâkim tarafından anlaşmalı boşanmaya karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda görüş birliği vardır.
Çekişme nedir?;
Evlilik en az bir yıl sürmüşse bu aşamadan sonra eşler (=kadın ve erkek) boşanma konusunda anlaşırlarsa evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve bu durumun ortak yaşamın devamını beklenemez hale getirdiğine ilişkin bir kanıtı kabul edilmiştir. TMK. m. 166 f. III hükmünde taraflarca kabul edilecek düzenleme söz konusu olduğundan anlaşmalı boşanmaya ilişkin düzenlemeyi kabul eden taraflar (=hem erkek hem de kadın) davacı-davalı sıfatını kendiliğinden alır. Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile olanaklıdır. O halde mahkeme kararında eşlerin davacı-davalı ve davalı-davacı biçiminde gösterilmeleri uygun olacaktır. Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma davalarında bir bakıma iki davacı ve iki davalı olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844)

Anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ve kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren temyiz davasının davacısı eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum.
Üye Ömer Uğur GENÇCAN

[1] Bkz aşağıda 2.HD’nin 31.03.2008 T ve 2007/7110-2008/4350 sayılı kararı.

[2] “Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Bu durumda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nca bozulan direnme kararının da kesinleşmediği aşamada davadan feragat edilebilmesi mümkündür.”(YHGK, 02.05.2007 T, 2007/1-263-236)