Mesajı Okuyun
Old 14-04-2010, 14:48   #3
martinez

 
Varsayılan

Degerli Hocam,

Öncelikle göndermiş olduğunuz kararlar için teşekkür ediyorum.Ancak bazı hususlara kafam takıldı. Öncelikle ilk karar 1997 yılına ait ve o sıralarda 1475 sayılı İş kanunun ilgili 7 veya 5. maddesi-sanırım-'ne göre yazılı bildirim yapılır denilmişse de Yargıtay'ın uygulamasında yazılı veya sözlü olarak bu bildirimin yapılabileceği özellikle belirsiz süreli veya belirli süreli iş sözleşmesi ayrımına göre mümkündür Bunda bir sorun yok yani; ilk karar hem işimize gelmiyor hemde sanırım artık bizi bağlamıyor.Çünkü artık 2003 yılında 4857 sayılı yasanın 19. maddesi aynen:"Sözleşmenin feshinde usul

MADDE 19. - İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.

Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır. " diyor. Benim düşünceme göre yazılı olması gerekir fesih beyanının 25/2 hariç.

Şimdi sorun şu: karşı taraf işe iade davasında 1 aylık süre olduğunu davayı bu süre geçtikten sonra açtığımızı dolayısıyla reddedilmesi gerektiğini bildirmiş. Bizde diyoruz ki:" efendım işe iade davası süresi 1 aydır tamam. Ancak siz iş akdini haklı sebebe dayanarak ihbar süresi olmadan sözlü olarak derhal feshetmişsiniz fakat bizce bu haklı sebep degildir." onlar müvekkilin iş arkadasını tehdit ettiğini dolayısıyla 25/2 den yararlanılacağını belirtmişler ancak iş arkadası kendisinin tehdit edilmediğini gerekirse mahkemede bunu söyleyeceğini belirtiyor. Şimdi bizim işe iade davası başvuru süremizin, haklı sebep olmadığı için bize yazılı olarak akdin feshi bildirimi yapılan tarihte başlaması gerekmez mİ?