Mesajı Okuyun
Old 13-04-2010, 18:14   #2
mascoty

 
Varsayılan Nafaka BaĞlaniyor

Benim başıma gelmişti geçen yıl. Kumar alışkanlığı olduğunu, eşinin infak ve iaşesi ile ailevi yükümlülüklerini yerine getirmediğini her türlü ispat ettik ancak Yargıtay'ın bu yöndeki genel uygulaması şu şekilde;


T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/14193
Karar: 2007/14996
Karar Tarihi: 18.10.2007
NAFAKA DAVASI - DAVALI KOCANIN SORUMLULUK SAH
İBİ OLMADIĞI - KUMAR - EV HARCAMALARI YAPMAMA - DAVALININ DÜZENLİ VE HACZİ KABİL GELİRİ BULUNDUĞU - EVLİLİK BİRLİĞİNİN NAFAKAYA HÜKMEDİLMEK SURETİYLE KORUNMASI GEREĞİ
ÖZET: Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı, kumar oynadığı, evine harcama yapmayan bir kişi olduğu, eş ve çocuklarının alışveriş yapmaması için talimat verdiği, telefon faturalarının ödenmemesi nedeniyle telefonun kesildiği ifade edilmektedir. Ancak, davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması gerekir.
(4721 S. K. m. 195, 196, 197, 198, 199) (1479 S. K. m. 67)
Taraflar aras
ında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde davalı ile 45 yıldır evli olduklarını, davalı eşin evine bakmadığını, elektrik ve su giderlerini ödemediğini, köy bakkalını kendisi ile alışveriş yapmaması konusunda uyardığını, kumar oynadığını ileri sürerek aylık 300 YTL nafakanın tahsilini istemiş, yargılamanın ikinci oturumunda ıslah ile davalının borçlularının ödemelerini kendisine yapması için önlem alınmasını istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne; davalının Bağ-Kur yaşlılık aylığından 200 YTL'nin davacı kadına ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar uzun yıllardan beri aynı bahçe içerisinde ayrı evlerde yaşamaktadır. Davacı (ev hanımı) kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu davacı eşin ileri sürdüğü gibi davalı kocanın evin giderlerine katılmadığı, köy bakkalını uyararak eş ve çocuklarının alışveriş yapmasına engel olduğu ve kumar oynadığı tanıklarca ifade edilmektedir.
MK'nun 198. maddesi uyarınca <Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir>.
Anılan hüküm Medeni Kanun'un, aile birliğinin korunmasına ilişkin <Birliğin Korunması> başlığı altında düzenlenen önlemlerden biridir. Aile birliğinin korunmasına ilişkin bu önlemler (m. 195-199); <eşler birlikte yaşarken ailenin geçimi için diğer eşin yapacağı parasal katkının belirlenmesi> (m. 196) <ayrı yaşama halinde nafaka (m. 197) eşlerden birinin borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmasının emredilmesi> (m. 198) ve <eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlanması> (m. 199) dır.
1479 sayılı Kanun'un 67. maddesine göre bağlanacak aylıklar nafaka borçları nedeniyle haczedilebilir, devir ve temlik edilebilirler.
Bu hükme göre, davalının Bağ-Kur'dan aldığı yaşlılık aylığını doğrudan diğer eşin almasına karar verilmesinde Bağ-Kur Yasası yönünden bir engel bulunmamaktadır.
Bağ-Kur, MK'nun 198. maddesindeki <borçlular> terimi içinde yer almalıdır. Hakim anılan hüküm uyarınca koşulları gerçekleştiği takdirde; eşlerin birlikte yahut ayrı yaşaması halinde bu önlemi alabilir.
Önceki MK'nun 198. maddesinde yer alan <emreder> kelimesi İsviçre Medeni Kanunu'nun bu maddeyi karşılayan 171. maddesindeki esaslara uygun olarak emredebilir diye düzenlenerek hakimin takdir hakkının bulunduğu şeklinde değiştirilmiştir. Bu bakımdan sebeplerin gerçekleşmesi halinde kanundaki önlemlerden birinin tercihi, hakimin takdir hakkı çerçevesinde mütalaa edilmelidir.
O nedenle, Medeni Kanun'un 198. maddesinde düzenlenen ve birliği korumayı amaçlayan bu önlemle, davalı kocanın alacakları üzerindeki tasarruf salahiyeti kaldırılmakta olduğundan önemli nedenler halinde bu önleme başvurulmalıdır.
Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı, kumar oynadığı, evine harcama yapmayan bir kişi olduğu, eş ve çocuklarının alışveriş yapmaması için talimat verdiği, telefon faturalarının ödenmemesi nedeniyle telefonun kesildiği ifade edilmektedir. Bu bakımdan MK'nun 198. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleştiği kabul edilebilir. Ancak, davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması (m. 198) mümkündür. Bu gibi durumlarda, diğer eş için ağır neticeler doğuran; onun tasarruf salahiyetini sınırlayan yahut <kısıtlı> durumuna sokan bir önleme başvurulmamalıdır.
Mahkemece talebin içeriği de gözetilerek nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Bizim davamızda da Mahkeme, davalının haczi kabil düzenli bir geliri bulunduğu için 'kısıtlı' durumuna sokacak şekilde karar vermek yerine nafakaya hükmetti.

Saygılar.