Mesajı Okuyun
Old 30-03-2010, 15:44   #2
şahika

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, öncelikle MK m 125 'e göre ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez hükmünü amirdir. Bu vesileyle müvekkilinizin evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunmasıyla evlilik mutlak butlanla batıl olacaktır. Ayrıca yine MK 133. maddesi gereğince akıl hastalarının evlenmelerinde tıbbi bakımdan sakınca bulunmadığı hallerde resmi sağlık kurulu raporu ile anlaşılmadığı müddetçe evlenemeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Sorunuzda detay verilmemesine rağmen ben müvekkilinizin resmi sağlık kurulu raporu alarak evlendiğini ve evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı olmadığını varsayarak sorunuzu yanıtlayacağım.

Öncelikle bildiğiniz gibi, boşanma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Ancak bu duruma getirilen istisna ile yasal temsilcinin bu hakkı kullanabilmesine olanak sağlanmıştır.

Terk nedeniyle açılan boşanma davası şekle sıkı sıkıya bağlı bir davadır. Öncelikle usulüne uygun şekilde aile mahkemesine (ayrı bir aile mahkemesi bulunmayan yerlerde aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesine) başvurarak terk eden eşe "eve dön" ihtarı yapılması gerekir. İhtara uymayan ve eve dönmeyen eş aleyhine terke dayalı boşanma davası açılabilir. Ancak, terk nedeniyle boşanma davası açan taraf, kendisini terk eden eşine son bir şans vererek eve dönmesi için çağrıda bulunduğundan eşinin geçmiş kusurlarını affetmiş sayılır ve affedilen olaylar daha sonra boşanma nedeni yapılamayacaktır. Bu nedenle terk ihtarı gönderildikten sonra artık evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılamaz.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasında da kusur şartı ve ispatı söz konusudur.

Açıkçası somut olaya göre hangi davanın açılıp açılmayacağı kararını sizin vermeniz daha uygun olacaktır. Zira somut olaya ilişkin detaylar tarafınızca daha iyi bilinmektedir. Umarım paylaşımımla yardımcı olabilmişimdir. İyi çalışmalar dilerim.