Mesajı Okuyun
Old 29-03-2010, 13:10   #15
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sebahattin
" Meslektaş diyemiyen" meslektaşlarımı anlamıyorum, kusura bakmayın.

1. Karşı taraf öncelikle bir suçun mağduru olan kişidir.
2. İşlenen suç takibi şikayete bağlı değildir, şikayetlerinden vazgeçseler bile sanıkar ceza alacaklardır.
3. Güzelce harcadıkları parayı ödememişlerdir.
4. Baba, oğlunun ceza almaması için bir sorumluluk altına girmiştir.
5. İtirafaname diğer tarafa teslim edilmiştir.
6. İtirafname olmasa bile, suç ispat edilebilecek durumdadır.
7. Avukatın aldığı parayı inkar edeceğine dair ( hakkı olanından daha fazla alacağına dair) bir delil yoktur.
8. Karşı tarafın bağcıyı dövmek gibi bir niyeti olmadığı da açıktır.


Bu nedenlerle, kanımca ne karşı taraf avukatını kınayın ne de herhangi bir işlem yapın. Borcu karşı tarafın istediği şekilde ödemekten başka hiç bir çıkar yolunuz yok gibi!

.....

Pardon sayın meslektaşlarım, sahte imza niteliğinde bir suç nerede var ben göremiyorum.
İkincisi avukat "baba"nın yanına gitmediğine göre, baba avukatın yanına gitmiştir. Ne için gittiğini kendisine sormak gerek. açıkça söyleyeyim ben müvekkilin söylediği sözlere ve dosyaya bakarak meslektaşıma saldırmam. Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir. Bir avukat ofisinde oturuken nasıl güven tesis ederek senet alabilir sayın meslektaşlarım yapmayın allah aşkına!


Bu arada, bu sitenin kamuya açık olduğunu da tekrar hatırlatmak isterim.

Konunun nasıl niteleneceğine dair zaten meslektaşlarımız gerekli açıklamaları yapmışlar, hepsine içten teşekkürlerimle bir iki küçük not eklemek istiyorum.

Sitenin kamuya açık olması ile ilgili hatırlatmanın maksadını pek anlamadıysam da, alıntının sonundan başlayayım.
1. Gerçek adımı kullanmayı seçmeyişimin en büyük nedeni, an itibariyle 26,005 üyesi olan, bu denli sıkı takip edilen sitede, meslek sırrı kapsamında yer alması muhtemel konuları paylaşabilmek, önümdeki dosyayı tartışmaya açarken yargılama stratejimi koruyabilmektir.
2. Başlık konusuna dair alacaklı vekilinin (şahsen değilse de tanıyor/biliyor olmama rağmen) adını zikretmedim. Tarafların adlarını da keza. Anlatımımda hiçbir belirleyici unsur yok.
3. Sakıncalı bulunan, kamuya açık alanda meslektaştan yakınmaksa, "kol kırılır yen içinde kalır" düsturunun yabancısıyım.

Karşı tarafa senedi ciro eden kişi bittabi bir ağır cezalık suç mağdurudur. Suç bittabi şikayete tabi değildir. Ancak hukuki değerlendirme yaparken şahısları ayırt etmeli, her birinin fiil ve davranışlarının nitelemelerini ayrı ayrı yaparak her bir şahsın her bir fiiline ayrı sonuç bağlamalıyız.

Av K.m.164- Avukatlık ücreti avukatın hukuki yardımının karşılığı olan mablağı veya değeri ifade eder.

Karşı taraftan alınan vekalet ücretine hak kazanmanın koşulları da bellidir.

Avukatın aldığı parayı inkar edeceğine dair (hakkı olanından daha fazla alacağına dair) nasıl bir delil aramalıyız, bilemedim. Zira alacaklı vekili pek muhterem meslektaşımız, takibi şikayete bağlı olmayan, yani hukuken o itiraf metninin kamu davası açılabilmesi için zerrece önem arz etmediği bir konuda (zira banka kayıtları var) borçlunun babasına para karşılığı müvekkilinden aldığı belgeyi satmıştır. Belirlediği satış bedelinin bakiyesi için de senet almıştır. Parayı ister yedinde tutsun, ister müvekkiline versin, tahsilatı belgelendirmemiş, borçtan mahsup etmemiştir.

Bu işin önümüze geldiğini, böyle sıkıştıran boyutları olmadığını ve dilekçemizi yazdığımızı düşünelim:

Şüpheli, "gündelik kullanımı ile" tehdit edip şantaj yaparak;
"hukuki açıdan ise", yine başta şantaj, nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma (çünkü elinizde bir evrak varsa kural olarak onu avukata hukuki işleme konu etsin diye verirsiniz, şantaj malzemesi yapsın diye değil; çünkü sizden farklı olarak ben müvekkili "en son güvenilecek kişi" olarak görmem), suç delilini satarak yok etme, bir ucundan ihkak-ı haka da girebiliriz, görevi kötüye kullanma, (çekişmeli hak edinmeye de girebilir emin değilim) haksız çıkar sağlamıştır.

Baba avukatın yanına, ödeme emri geldi, nedir, ne değildir, borçlu oğlumdur ne yapabilirim demek için gitmiştir. Evet, belki sık rastlanmayan bir durum ödeme emri alan borçlunun adım atması.
Alacaklı vekilinin ikinci senedi "güven tesis ederek" aldığını düşünmek çok zarif ve iyiniyetli bir düşünce.
Özetle, baba borcu zaten ödeyecektir, muvakafati, ilk adımı kendisinin atması bundandır. Ancak "karşı tarafın istediği şekil" gayrihukuki, ne yazık ki.

Yukarıda saydığım fiillerin tamamı elbette olası bir iddianamede yer almaz. Ancak, benzer bir durumda müşteki vekili olarak bir dilekçe yazıyor olsaydık, pek çoğumuz bu hükümlere gerekçelendirerek değinmeyecek miydik?

Bunca açıklamadan sonra, sizden meslektaşımıza saldırıya dair bir cümle göstermenizi rica ediyorum.