11-03-2010, 09:02
|
#51
|
|
SALİHA
Maşuklar derceder
“Ehliyetsiz bir liyakâtsizsin”
Öyle ise;
Yirmi iki sonrasına kondurduğu
Aşk bûseleri bir hezeyan
Genç yaşı, ahirde heyelan
Aşka ehliyetim yok,
Meşke liyakâtim,
Kuyuların etrafında dolaşır
Mecali tükenir düşerim,
Yıllar var Mısır’dan gelen kervanı beklerim
Farkettim yirmi altı yıl sonra
Kendimi sevmeyi unutmuşum
Maşuklara seranâtlar yazmaktan
Unutmuşum özünde herşeyin aslını,
Erken kalkan, küçük misafiri
Kadının hayalinde tek,
Şehvetinde bir tek erkek
Üryan geldi, öncekilerden arınarak
Ne bir ziyan, ne bir nişan bırakarak
Öpmeleri vücuduna dövme deyü nişanlayarak
Erkek..!
‘An’ da beş yüz kadını sevebilen hilkât!
Senden kızım olsun der zihayat
Öbürüne de eş zamanlı müsavî döner
Sana “sen varsan öteki yok ” der,
Ona “hataydı, düzelteceğim” serdeder
Kadın, ne diyorlar bak!
Seni görmeyenler cürüm işlemiş
Nur-u âyânı imişsin onların
Gel görki gençmişsin,
Bırakır gidermişsin, belki de aldatır
Hepsi yalan, kara carşafa dolan!
Aldı esrarını, edebini Mesnevi’den
Sanır mısın ki kuyruk verir yedi perçemden
Kendinle karıştırma gafil-ü cahil
Değil yedi, yetmiş geçse ömründen
Sâliha girer, sâdıka çıkar her mevsimden.
11 Mart 2010
Greenwich
|