Konu: İstİrdat
Mesajı Okuyun
Old 10-03-2010, 10:07   #12
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan msahinparlak
istirdat davasında ispat külfenin kimde olduğuna dair fikir görüşl ve emsal kararlarınızı bekliyorum saygılar

Sayın msahinparlak,
Olayınıza tam olarak uyup uymadığını bilememekle birlikte aşağıdaki kararın fikir vereceğini sanıyorum.

Saygılar,

Av. Yüksel Eren

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2007/11-934
K. 2007/945
T. 5.12.2007

• İSTİRDAT DAVASI ( İcra Tehdidi Altında Ödediği Bononun Karşılıksız Olduğunu İddia Eden Davacı İddiasını Kanıtlamakla Yükümlü Olduğu )

• BONONUN KARŞILIKSIZ OLDUĞU İDDİASI ( İstirdat Davası - İcra Tehdidi Altında Ödediği Bononun Karşılıksız Olduğunu İddia Eden Davacı İddiasını Kanıtlamakla Yükümlü Olduğu )

• İSPAT YÜKÜ ( İstirdat Davası - İcra Tehdidi Altında Ödediği Bononun Karşılıksız Olduğunu İddia Eden Davacı İddiasını Kanıtlamakla Yükümlü Olduğu )

2004/m. 72

ÖZET : Dava, istirdat talebine ilişkindir. Davalı, dava konusu senetlerin teminat amacıyla değil, şirket hisse devri sebebiyle verildiğini iddia etmiştir. İhtilaf konusu senetler, kambiyo senedi vasfındadır. Kambiyo senetleri kayıtsız şartsız borç ikrarı mahiyetinde olduğundan senedin karşılıksız olduğunu senet borçlusunun kanıtlaması gerekir. Hisse devir sözleşmesinde hisse bedelinin ödenmiş olduğunun yazılması senedin karşılıksız olduğu anlamına gelmez. İspat külfeti davacıda olmasına rağmen açıklanan hususlar dikkate alınmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "istirdat-alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.07.2004 gün ve 2000/598 E. 2004/327 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 12.05.2006 gün ve 2006/4138 E. 2006/5583 K. sayılı ilamı ile;

( ... Davacılar vekili, davalı ile davacı M.'nin diğer davacı şirketin yönetim kurulu üyesi iken, davacı şirkete diyaliz makinesi almak üzere teminat amacı ile davacılar tarafından açık bono keşide edildiğini, ancak teminata gerek olmadığının satıcı firma tarafından bildirilmesi üzerine boş senedin davalı elinde kaldığını, davalının 61.000 USD bedelli olarak doldurduğu bu senedi takibe koyduğunu, cebri icra tehdidi altında ödeme yapıldığını, davalının açılan ceza davasında bu senedi 280 hisse karşılığı aldığını beyan ettiğini, oysa 280 adet hisse bedelinin 7.000.000.000.- TL. olduğunu belirterek, ödedikleri 29.000.000.000.- TL.'nın 11.08.1999 tarihinden itibaren reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, 280 adet hise bedelinin 7.000.000.000.- TL. olduğu konusunda anlaştıkları halde, davalının davacılardan fazla para tahsil ettiği belirtilerek, 2.632.730.000.TL.'nin davacı M.'ye, 18.670.542.900.-TL.'nİn davacı şirkete verilmek üzere toplam 21.303.272.900.-TL'nin 11.08.1999 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan istirdadına karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemiz'ce onanmıştır.

Davalı vekili, bu kez karar düzeltme istemiştir.

Dava, istirdat istemine ilişkin olup, davalı taraf dava konusu senedin teminat amacıyla değil, şirket hisse devri nedeniyle düzenlendiğini savunmuştur. Takibe konu yapılan senet kambiyo senedi niteliğinde olup, bu niteliği gereği de kayıtsız şartsız borç ikrarı mahiyetinde olduğundan senedin karşılıksız olduğunu senet borçlusunun kanıtlaması gerekir. Düzenlenen hisse devir sözleşmesinde hisse bedelinin ödendiğinin yazılı olması da senedin karşılıksız olduğu anlamına gelmez. Davalı alacaklının Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2000/63-3365 Sayılı dosyasındaki ifadesinde de senedin teminat senedi olduğu ve bu fonksiyonun da sonra erdiğine ilişkin bir ibareye rastlanmamıştır. Aksine davalı anılan beyanında senedin şirket hisse devri karşılığı düzenlendiğini belirtmiştir. Bu itibarla, mahkemece ispat külfeti kendisinde bulunan davacı tarafın senedin karşılıksız olduğunu kanıtlayamadığı, davaya konu senet karşısında, Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/350 Esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunun bu davada delil olarak kabul edilemeyeceği nazara alınarak, neticesine göre bir karar verilmek gerekirken, anılan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve davalı vekilinin bu yönlere ilişkin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin 2004/12542 Esas, 2005/11624 Karar ve 29.11.2005 tarihli onama ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir ... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.12.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

yarx