Mesajı Okuyun
Old 27-04-2002, 15:02   #31
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Yanıtlar

Değerli Meslektaşlarım, Mesleki Giysi “Cübbe” ye ilişkin forum alanında açılan tartışma bu konuda saptayabildiğim yapılan ilk tartışmadır. Bu tartışmaların, tartışmalar tamamlandıktan sonra bir sureti TBB gönderilecektir.


-----------------------------------------------------
Usul, esastan önce gelir...
“Herşeyin bir usulü vardır Sayın meslektaşım Aydın”

Kuralları değiştirmenin yolunu bilen hukukçular, uymasını da bilmeliyiz görüşündeyim.
Olan Hukuk açısından ve konu bağlamında cüppe giyilmemesi gerekir..!
Etik yönü bir yana, önce mevcut düzenlemeye aykırı ...

Kurallar, uyulmak içindir. Hele o kurallar avukatlar içinse...
O halde "usulüne" uygun olarak "Yönerge"nin değiştirilmesini sağlayalım..!
O güne dek cübbeyle yürümeyelim.
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
----------------------------------
Sayın Metin e
Bizim Kuşak Değerli Hocamız Prof Dr Necip Bilge nin “Usul esasın aslıdır” sözünü hep hatırlar. Hukukta usulün bin öncelik sorunu vardır. Bu anlamda değerlendirmenize katılıyorum.

Olan hukuk açısından cübbenin giyilmesi sunulan düzenleme ile zaten sakıncalıdır. Bu durumda yeni bir düzenleme ile mesleki giysinin giyilmesi gereken alanların yeniden saptanması gerekir düşüncesindeyim.


---------------------------------------
Yürüyüş yada toplantılarda ''mesleki konularla ilgili'' tavır alınıyor ise, meslek işaretinin dışa vurumu tabidir ki mesleke ait giysimiz ''Cübbe'' ile olacaktır.
Özellikle sokakta bir grup ''tavır dışa vurumu'' anlamında yürüyor ise, bu tavırın, diğer kimselerce doğru algılanabilmesi için, ayırıcı meslek giysisini normal karşılıyorum...
Evet,normal bir zamanda sokakta cübbe ile dolaşmak abestir.. deliliğe bile yorulabilecek bir davranış şeklidir..
Ancak, belirli bir meslek adına ve meslek için, tavır amaçlı yürüyor isek, cübbe normal, hatta kolay anlaşılır olmak adına da zorunludur..

Türkiye' de avukatların elinde bir tek meslek alameti olarak cübbe kalmış, bari o'na sahip çıkalım.. Yakında onu' da elimizden almak isteyenler olacaktır.. Mesela, Baro odalarında bulunan cübbelerin yakasındaki bir parmak yağı konuşalım.. baro odalarının halini konuşalım..
Av. Mehmet Saim Tikici/İstanbul Barosu
-----------------------------------------
Sayın Tikici ye
Çok özel nedenlerle cübbe ile toplantılara katılmak konusunu açık ve değerlendirmeye değer buluyorum. Ancak bunun çok özel olmasının ve tarihsel süreçte çok özel konular için geçerli olabileceğini ısrarla vurguluyorum. Bu konuda gerekli mevzuat düzenlemesi yapılması gerektiği düşüncesindeyim.
Baro Odalarının, cübbenin durumunu konuşulması gerektiğine özellikle katılıyorum. Özellikle değerli meslektaşlarımızın bu konuda ciddi bir özeleştiri vermeleri gerektiğini düşünüyorum.


--------------------------------------------
cübbe ile yapılan yürüyüşlerin en azından hukukla ilgisi olmalı veya meslekle ilgisi olmalı diye düşünüyorum
- bu arada İstanbul Barosunun filistin için yapmış olduğu cübbeli yürüyüşede karşı olduğumu belirtmeliyim. bu beni rahatsız ediyor daha doğrusu dünyada iki ülke biri birleri ile savaş tartışma diye bir şeyler yaşamaya başlıyorlar bizim halkımızda hemen ikiye ayrılıyor ben bunu anlamıyorum
av. rezzan aydınoğlu
----------------------------------------------
Sn Aydınoğlu na
Tüm görüşler değerlendirildiğinde çok özel durumlarda mesleki giysinin belirli yerlerde giyilmesinin olası olabileceği benimde düşüncemdir. Ancak bu durumun çok özel olma niteliğini koruması gerektiğini düşünüyorum. Eğer konuyu “HUKUKLA İLGİLİ” olarak sınırlarsanız, her gösterinin altında mutlaka bir hukuki gerekçe iddiasının yatacağı görülecektir.


--------------------------------------------------
Gerek avukatların, gerek diğer meslek mensuplarının, sırtlarında ne ile ve nasıl yürüdüklerinden çok, ne için yürüdükleri beni daha çok ilgilendiriyor.

“Önce amaç takdire değer olmalı. Sonra araca bakmalıyız.”
“Herhangi bir etkinlik gerçekten takdire değer bir amaç taşıyorsa, ( kullandığı aracı pek onaylamasam da )onu alkışlayıp katılmaya çalışırım. Eğer amaç buna değmiyorsa, çok gösterişli veya çarpıcı araçların kullanılması neyi değiştirir.”
Adnan Aydın
--------------------------------------------------
Sayın Aydın a
Ne için yürüdükleri önemli görüşüne katılmıyorum. Çünkü meslekte özel giysi yargının ayrılmaz parçasının bir ifadesi olduğu gibi aynı zamanda başkasına ait savunma hakkının yüklenildiğinin de bir ifadesidir.

Amacın taktire değer olması görüşüne tüm tartışmalarda dikkate alındığında ve değerlendirildiğinde ben de katılıyorum. Ancak bu amacın çok özel durumlarda ortaya konulması gerektiğini düşünüyorum.


-------------------------------------------------
Bence, konu ifade edilen kimlik bağlamında ele alınmalıdır. Bildiğiniz gibi, hepimiz birden fazla etnik, dinsel, sosyal kimliği (ebeveyn, meslek mensubu, futbol takımı taraftarı gibi) içimizde barındırırız.
Bir hukukçu olarak beni rencide eden, kabul edemediğim hangi içsel kimliği taşırsa taşısın tüm hukukçuların karşı çıkması gerektiğini düşündüğüm bir durumda, cübbenin giyilmesinde bir sakınca bulmuyorum.
Zaten acımasızlıklarla, kurallarla, dayatmalarla kuşatılmış dünyamıza neden bir kuralcık da biz sokuşturalım. Bence, herkes kendini nasıl ifade edebiliyorsa öyle de yapabilmeli.
Av. Turan Kanbakan
--------------------------------------------------
Sevgili Dostum Kanbakan’a
Bu konu bir çok sosyologun ve siyaset bilimcisinin de ortak düşüncesidir. Prof Dr. Toktamış Ateş gibi bazı düşünürler, yurttaş kimliğinin asıl olması gerektiğini diğer alt kimliklerin daha sonra değerlendirilmesi gerektiğini belirtmekte haklıdır.
Ancak savunmada özel giysi cübbe evrensel değerlere sahip 2000 yıllık geçmişi olan bir olgudur. Yaşama hakkı, barınma hakkı gibi vazgeçilemeyecek, paylaşılamayacak haklardan olan savunma hakkı evrensel bir hak dır. Bu bağlamda savunma hakkının bir ifadesi mesleki giysi ile olmaktadır. Bir dayatma değil kutsal bir hakkın ifadesi söz konusudur.


Aydın Barosu, cenaze töreninde tabutun üzerine meslektaşımızın cübbesini örtmektedir. Bazı meslektaşlarımız cenaze törenlerinde mesleki giysilerinin tabutlarının üzerine örtülmesini yaşamlarında vasiyet etmişlerdir.

Paris Barosu yönetimi ve kayıtlı avukatlar 1930 lu yıllarda, bir süre düzenlenen cenaze törenlerine cübbeleriyle katılmışlardır. Bu uygulama günümüzde yaşanmamaktadır.

Fransa’da yeni Avukatlık Yasasında cübbe giyilmesinin tartışıldığı, bir kısım parlamenterlerin cübbenin gereksiz olduğunu, yasadan çıkartılması gerektiğini savundukları günlerde, duruşmaya yetişmek için Paris Adliyesi koridorlarında cübbeyle koşmakta olan Avukat, 1. Dünya Savaşı kahramanlarından, Paris Barosu Başkanı Avukat CARPENTİERES ile karşılaşır. Hemen durur hafifçe eğilerek meslek ustasına selam verir.
Vakarlı yürüyüşü ve bembeyaz saçları ile meslektaşının telaşlı, dağınık biçimde koridorlarda koşmakta olduğunu gören Paris Barosu Başkanı, meslektaşını uyarır.
“ÖNCE EĞİLME, ÜZERİNDEKİ ŞEREFLİ GİYSİ, SENİ HİÇ BİR MAKAM VE KİŞİ ÖNÜNDE EĞİLMEMENİ GEREKTİRİR.
SONRA KOŞMA. BU GİYSİ İLE YÜZYILLARIN ONUR VE VAKARINI TAŞIYORSUN. BU GİYSİ İLE BAŞIN DAİMA DİK VE VAKUR DOLAŞMALISIN.”
Bu olay Fransa da Avukatların cübbe giymelerinin zorunluluğunu bir kez daha kanıtlar ve Fransız Avukatlık Yasası’ndaki cübbe zorunluluğu aynen devam eder.

Yukarıda sunulan birkaç olay mesleki giysiyi meslektaşlarımızın nasıl değerlendiklerine ilişkin yaşanan olayların aktarılmasıdır

Selam ve saygılarımla.
Av. Adil Giray Çelik