Mesajı Okuyun
Old 02-03-2010, 15:52   #4
Ase

 
Varsayılan

Bir tür hukuk katliamına neden olabilecek bir yanıt verdiğimin farkındayım. Bu arada da sehven İİK 41 yazmışım, 72 olacaktı.

Özellikle şuna dikkat çekmek istedim. Pozitif hukuk ve Türkiye'deki mevcut hukuk kavrayışı çerçevesinde, üstelik süresi kaçırılmışken, "yargılamanın yenilenmesi" yoluna başvurulamayacağının, böyle bir talebin dinlenmeyeceğinin, bu anlama gelebilecek bir yargılamanın yapılamayacağının farkındayım. Ancak, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan konu hakkında KURAL OLARAK yeni dava açılamıyor. Ortada hukukun evrensel ilkelerinden birine aksi iddia dahi edilemeyecek açıklıkta bir aykırılık, bariz bir adaletsizlik söz konusu. Müvekkilinizin evi kendi borcu olmayan bir paranın ödemesi için haczedilmiş ve satış bekliyor. Bu tür bir durumun yukarıda andığım kuralın bir istisnası olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Diğer yandan davacı alacaklının müvekkilinizin borçlu olmadığının da farkına vardığını belirtiyorsunuz. Bu durumda da davacı iyiniyetli bile değil (MK2).Üstelik ödeme halinde 3. kişi zenginleşmiş, müvekkiliniz ise telafisi görece imkansız bir zarara uğramış olacak. Maalesef menfi tespit davasından başka hiçbir hukuki araç yok. Tüm bunları toplayınca bu davayı dinletebilirsiniz, ve başka da bir yolu yok gibi geliyor bana. Sonuçta usule uygun olmak, hukuka uygun olmak, veya pozitif hukuka uygun olmak hukuka uygun olmak anlamına gelmiyor.

Kaldı ki zenginleşmenin olabilmesi için borçlunun pasiflerinde fiili bir azalma veya aktiflerinde fiili bir artış olması gerekiyor,ilam icra anlamına gelemeyeceğinden zenginleşmenin olmadığını (gerçekleşmesi olasılığı çok yüksek bulunsa da) düşünüyorum.