Mesajı Okuyun
Old 27-02-2010, 00:04   #2
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Açıkçası çok genel bir soru sormuşsunuz. Marka konusundaki soruların genel olması, verilecek cevapta eksikliklere ve yanlış yönlendirmelere neden olabilir. Yine de siz bu soruya uzun süredir yanıt aradığınızdan (bu soruyu daha önce de sorduğunuzu hatırlıyorum.)elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım.



Öncelikle belirtmem gerekir ki yerleşik Yargıtay kararları, doktrinel görüşler ve mevcut düzenlemeler uyarınca; bir marka "tanınmış marka" ise sadece tescilli olduğu sınıflar yönünden değil tüm mal ve hizmet sınıfları yönünden korunabilmektedir. Örnek vermek gerekirse "XE" ibaresi, Y Şirketi adına 29. sınıfta tescilli ve ayrıca tanınmış bir marka ise bir başka şirket "XE" markasını, tescilsiz olarak hiçbir sınıfta kullanmamalıdır. Kullanırsa Y Şirketinin marka hakkına tecavüz söz konusu olacaktır. Ancak tanınmış marka olabilmek için sadece "herkes tarafından bilinme" olgusu yeterli değildir, bu husus genelde karıştırılıyor. Tabii ki "herkes tarafından bilinme" olgusunun markanın tanınmışlık kriteri belirlenirken önemli bir etken olduğu da yadsınamaz. Tanınmış marka konusunda başvurabileceğiniz kaynaklar WIPO'nun yayınladığı "tanınmış marka kriterleri" (dilerseniz bulup ekleyebilirim) ve ayrıca TPE tanınmış marka sicil kaydı olabilir. (Ayrıca Paris Sözl. 1. mükerrer 6. maddesi ve TRIPS Sözleşmesi 16. madde içeriği de önemli diğer noktalar.)



Alıntı:
Yargıtay 11. HD. 03.04.2007 t.li 2005/14028 E.- 2007/5223 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere;...Tanınmış marka tanımında uygulama yeri bulunan bir diğer uluslararası anlaşma da Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması TRIPS'in 16/2 nci maddesi olup, tanınmışlık olgusuna daha net ölçütler getirilmiş, markanın ilgili sektörde herkesçe bilinebilir olmasının tanınmış marka kabulünde etken olduğu vurgulanmıştır. ANILAN ANLAŞMANIN 16/3 NCÜ MADDESİ İLE DE PARİS SÖZLEŞMESİ'NİN 1 NCİ MÜKERRER 6 NCI MADDESİNİN UYGULAMA ALANI GENİŞLETİLMİŞ, TANINMIŞ MARKALARIN FARKLI MAL VE HİZMETLER YÖNÜNDEN DEKORUNMASI SAĞLANMIŞTIR.



Alıntı:
...Yargıtay 11. HD. 28.06.2004 tarihli 2003/13167 E.- 2004/7103 K. sayılı kararında da; ...Yapılacak inceleme sonucunda davacı markasının 556 sayılı KHK'nin 7/h maddesi kapsamında kalacak derecede TANINMIŞ OLDUĞU SONUCUNA ULAŞILIRSA,DAVACININ BAŞKA TÜR MAL VE HİZMETLER İÇİN DAHİ TESCİLE ENGEL OLABİLECEĞİ AÇIKTIR,öte yandan Markalar Hakkındaki KHK'nin 8.maddesinde bahsi geçen "toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş" deyimi "tanınmış marka" kavramından farklı olup,ondan daha geniş ve tanınmışlık derecesi itibarıyla daha düşüktür.Her tanınmış marka aynı zamanda tanınmışlık düzeyine ulaşmıştır.Ancak,bir marka tanınmış marka olmasa bile toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olabilir.Belli mahallerde tanınan markalar tanınmış marka kavramı içerisine girmeyebilir fakat toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olabilir. Böyle bir markanın başka bir mal ve hizmet için tescili, bunu başka mal veya hizmet için tescil ettirecek kişiye haksız bir yarar sağlayacak veya söz konusu markanın itibarına zarar verecek yada ayırt edici karakterini zedeleyecek sonuçlar doğuracaksa, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın sahibin itirazı üzerine tescil talebi reddedilir ( Bkz.Fikri Mülkiyet Hukuku,Ünal Tekinalp,1.Bası 1999,sahife 392 ).
Alıntıladığım kararlar sizin için yol gösterici olabilir. İkinci kararda, marka "tanınmış marka" olmasa bile "toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış" olması halinde dahi başka mal ve hizmet sınıfları yönünden korunabileceği belirtiliyor.

Ayrıca "zımnen icazet" olgusunu incelemek gerekir. Müvekkiliniz tescilsiz markasını 35. sınıfın belirttiğiniz alt sınıfında (şu anda 35.08 değil; 35.06'dır) uzunca bir süredir kullanmakta ise ve bu sınıfta tescili bulunan karşı taraf da bu duruma uzunca bir süredir ses çıkarmayarak zımnen icazet vermiş ise marka tecavüzü nedeni ile açılacak bir davada, bunca yıldır kullanımınıza ses çıkarmayarak zımnen icazet verildiği savunmaları üzerinde durabilir, Türk Medeni Yasası'nın 2. maddesinden dem vurabilir, hakkın kötüye kullanıldığını ileri sürebilirsiniz.

Kişisel görüşüm bir ürüne ilişkin olarak ilgili emtia sınıfında tescil alınmış ise bu markanın 35. sınıfta düzenlenen "müşterilen malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri" yönünden de kullanabilmesinin olanaklı kılınması gerektiği yönündedir. Ancak Yargıtay'ın ve Yerel Mahkemelerin yerleşik uygulamaları şu ana kadar böyle gelişmedi. Her sınıf ayrı ayrı değerlendiriliyor ve markanızı yalnızca tescili sağladığınız sınıflarda kullanmanız gerektiği düşünülerek karar veriliyor. Bu nedenle, açılacak bir marka hakkına tecavüz davasında, marka bir başkası adına 35. sınıfta tescilli ise ve sizin 35. sınıfta tesciliniz bulunmadığı halde bu sınıfta markayı kullanıyorsanız, sonucun aleyhinize olması kuvvetle muhtemeldir. (istisna: zımnen icazet)

Sınıflar ile ilgili bir davamdan örnek vereyim, sadece gelinlik ve abiye kıyafet imalatı yapan müvekkil, 24., 25. ve 35.06 sınıfları yönünden tescilli idi. Fakat kendisi ile çok benzer bulunan bir başka marka 35.06. sınıfta müvekkilden daha önceki tarihlerden bu yana tescilli bulunduğundan aleyhimize tam da 5 yıl dolmak üzereyken hükümsüzlük davası açıldı. Müvekkilin 35. sınıftaki tescili, davacıdan daha sonraki bir tarihte olduğundan ve bilirkişi raporunda markalar karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzer bulunduğundan, dava kısmen kabul edilerek marka tescilimiz 35. sınıf yönünden hükümsüz kılındı. Bu karar ile birlikte ürünler üzerindeki etiketleri sökmemiz gerekmese de mağazadaki tabelayı indirmemiz gerekecek. Yani durum bu kadar saçma!

Umarım faydalı olabilmişimdir. Saygılar,