Mesajı Okuyun
Old 26-02-2010, 11:20   #9
Av.Hasan Uğur

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/4477
K. 2003/5259
T. 23.6.2003
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 13.3.2003 gün ve 2002/8934-2003/1707 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, 410. ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bina yapan davalıdan 1 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını ve halen kullandığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; taraflar arasında bulunan sözleşme resmi şekilde yapılmadığından mülkiyeti geçirecek nitelikte değil ise de davacının tüm borçlarını eda ettiği, davalının da bağımsız bölümü davacıya teslim ettiği ve davacı tarafından kullanılmakta olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı tapu maliki olup davaya konu olayda yüklenici ve arsa sahibi sıfatının birleşmesinin söz konusu olmadığı bu nedenle tapulu taşınmazların satışının geçerli olması için resmi şekilde yapılması gerektiği, resmi biçimde düzenlenmedikçe geçerli sayılmayacakları, bu itibarla davanın reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bozulması üzerine davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Dava kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan Medeni Kanunun 634, Borçlar Kanunun 213 ve Noterlik Kanunun 89. maddeleri gereğince tapulu taşınmazların resmi şekilde satılması gerekir. 30.9.1988 tarihli ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile bunaistisnagetirilmiştir. Anılan karar özetle

"Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcunu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığında geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir tescil davası kural olarak kabul edilemez, bununla beraber kat mülkiyeti kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre hakim, Medeni Kanunun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebilir." Şeklindedir.

Anılan İçtihadı Birleştirme kararı; gerek kendi taşınmazı üzerine, gerekse üçüncü kişi taşınmazı üzerine bina yapmakta olan kişilerin, yapım aşamasında sattığı bağımsız bölümlerin parasını kullanıp, daha sonra da enflasyon nedeniyle paranın değer kaybetmesi, bununla ters orantılı olarak satılan yerin kıymetlenmesi sonucu, yukarıda belirtilen yasa maddelerinin öngördüğü şekil zorunluluğundan yararlanmak istemeleri ve böylece Medeni Kanunun 2. maddesine aykırı davranmalarını önlemeyi amaçlamıştır.

Somut olaya gelince; davacı 5.12.1997 tarihte "satış anlaşması" başlığını taşıyan resmi şekilde düzenlenmemiş belgeye dayanmaktadır. Bu belgede satıcı Fahrettin Baysal kendisini yüklenici olarak göstermiş ve yapmakta olduğu binadan 1 numaralı bağımsız bölümün tapusunu en kısa zamanda vereceğini belirtmiştir. Sözleşmenin düzenlendiği tarihte ve halen davalı dava konusu taşınmazda maliktir. Nitekim 25.2.1997 tarihli düzenleme kat karşılığı inşaat sözleşmesi de arsa sahibi Fahrettin Baysal vekili Aziz Yılmazer ile yüklenici Baysal Kuyumculuk İnşaat Taahhüt Turizm ve Ticaret Limited şirketi temsilcisi Fahrettin Baysal arasında yapılmıştır. Bir başka deyişle Fahrettin Baysal sözleşmenin arsa sahibi ve yüklenici olarak iki tarafında da yer almaktadır. Bu durumda arsa sahibi ve yüklenici sıfatı aynı kişide birleşmiş olup, davalı Fahrettin Baysal yapsatçı durumunda olup, olayda 30.9.1988 tarihli ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca tescile karar verme olanağı vardır. Bu nedenle karar düzeltme isteğinin kabulü ile yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle onanması gerekmiştir.

Yukarıda yazılı nedenlerle, karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 13.3.2003 tarih ve 2002/8934-2003/1707 sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, usul ve yasaya uygunbulunan yerel mahkeme kararının

SONUÇ : ONANMASINA, karar düzeltme harcı yatırılmadığından geri verilmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 23.6.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.


Daha farklı kararların da olduğunu biliyorum. Bu karar da yararlı olabilir diye ekledim.