Mesajı Okuyun
Old 22-02-2010, 15:58   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Pınar
Sayın Dikici, ilginize çok teşekkür ederim, bahsettiğiniz hususları düşünmemiştim, bu anlamda çok aydınlatıcı oldu,Fakat asıl aklıma takılan bölüm şu;

Ayıplı çıkan makinenein iadesiveya bedel indirimi veya ayıbın tespiti gibi husularda, daha doğrusu taleplerde, gerek Borçlar KAnunun Satış ve trampa gerekse Ticaret KAnunun Ticari Satış ve Trampa hükümleri ile bağlıyım.Fakat,davada aynı zamanda, ayıplı malı kullanamıyor olunmasından kaynaklı, malın tesliminden bugüne kadar her gün işleyen bir zarar var.Bu durumda,zarar yani tazminat talebi için Borçlar kanunundaki sözleşmenin feshi hükümlerine tabi olmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü,Müvekkil her gün 80,00TL bedel ödememek için belli bir fiyata bir makine aldı.Hem bu makineye bu bedeli ödedi ve ayıplı çıktı hem de halen günlük 80,00TL harcama yapıyor.Yani sözleşmenin taraflarından biri üzerine düşen edimi yerine getirmediği gerekçesi ile diğer taraf sözleşmenin feshini ve zararın giderilmesini talep ediyor.

Sayın Pınar,

Bk.96. madde hükmüne göre de hareket etmek ve daha uzun zamanaşımı süresinden istifade etmek mümkündür. Şöyle ki: Bilindiği üzere ayıplı mal teslimi aynı zamanda "kötü ifadır". Hal böyle olduğu içindir ki bu tür olaylarda alacaklı yararına yarışan haktan bahsedilir. Alacaklı dilerse Bk.96'ya dayanıp zarar ziyan ister dilerse BK.nın 198 vd. hükümleri dairesinde ayıpsız misli ile değişim, fesih veya tazminat isteyebilir. Yargıtay, ayıp ihbar sürelerine uyulmak kaydıyla BK.96'ya dayanılabileceğine de istikrarlı kararlarıyla icazet vermektedir.

Bu itibarla saklı tuttuğunuz kısım için BK.96. maddeye göre yeni bir dava açmanıza da hiçbir engel yoktur. Bk.96'nın geçerli olduğu bu gibi durumlarda BK.125 uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresi de geçerlidir. Tek sıkıntı BK.96 da borçlunun "kendisine kusur isnat edilemeyeceğine" dair savunma getirebilme ihtimalidir ki sanıyorum sizin olayınızda böyle bir kurtuluş beyyinesi de bahis mevzu değildir.