11-02-2010, 14:58
|
#19
|
|
Birkaç soru:
KDV Kanununda bir hizmet verilmesi KDV doğumunun koşulu olarak öngörülmüştür. Alacaklı vekili (veya lehine ücret hükmedilen taraf vekili) borçluya (veya aleyhine ücrete hükmedilen tarafa) herhangi bir hizmet vermediğine göre mahkemece hükmedilen veya icra müdürlüğünce takdir edilen vekalet ücretinin KDV doğurmasının dayanağı nedir? Vergi kanununda vergi konusu sayılmayan bir işin genelge ile vergiye konu edilmesi mümkün müdür?
Mahkemece 1.000 TL vekalet ücretine hükmedildikten sonra bu ücretin 999 TL veya 1001 TL haline getirilmesi, KDV, stopaj vs hesabı yapılarak mahkeme kararının "rakam 1000'dir ama aslında 1.001 TL veya 999 TL kastedilmiştir, hesaplayınca öyle çıkıyor" şeklinde yorumlanması ve netice olarak kararın hüküm fıkrasından farklı şekilde infaz edilmesi normal midir? Yargı kararları herkesi bağlar kuralı vergi dairesi, gelir idaresi ve maliye bakanlığı dışındaki kişi ve kuruluşları mı kapsar?
Şahsi kanaatim bu konuda KDV kanunda boşluk vardır, devlet avukatların karşı taraftan aldığı ücretlerden KDV almak istiyorsa bu konuda kanunla düzenleme yapmalıdır. Mahkemece hükmedilen veya icra dairesince takdir edilen vekalet ücreti bunun avukat tarafından tahsil edilmesi halinde kdv'siz olarak serbest meslek kazancı olarak gelir vergisine konu edilebilir (tıpkı avukatın kira geliri gibi)
|