11-02-2010, 10:08
|
#13
|
|
Ceza ya da değişik konularda çıkarılan afların asıl olarak suç işlemeyen ve olması gerektiği gibi hareket eden insanların cezalandırılması olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle af çıkarılmasına karşıyım. Ayrıca burada kimin af yetkisi olduğu da tartışılıyor. Suç kime karşı işlenirse onun affetmesi yaklaşımı her ne kadar suçtan o kişinin zarar görmesi anlayışından kaynaklanıyor olsa da bana göre uygun bir bakış açısı değildir. Zira suç o kişiye karşı işlenmiş bile olsa esasen kamu düzenine karşı işlenmiş olarak değerlendirilir ve o kişiye yetki tanınması hem karmaşaya neden olur hem de subjektifliğe yol açabilir. Meclisin halkın temsilcisi olarak af çıkarması anlayışı bu açıdan ele alındığında daha makuldür. En azından bu subjektifliği engeller ve suçun kamu düzenine karşı işlendiği tezini de doğrular şekilde af yetkisini de bu kuruma verir. Ancak en başta belirttiğim gibi, aflar asıl olarak uygun davranan vatandaşa bir cezalandırmadır. İnsanların kanunlara ve adalete olan güvenini, inancını zayıflatır.
Bunu öğrenci aflarında da gözlemliyoruz. Ne zaman başarısızlık nedeniyle atılmış öğrenciler için ikinci bir şans olarak af çıkarılsa, belki hasbelkader herhangi bir sebepten başarısız olmuş bir insana yeni bir şans tanıyarak onlardan bir kısmını kazanabiliyor olabilirsiniz ama geride kalan kitlede büyük bir grubun "nasıl olsa eninde sonunda af çıkar, nasıl olsa çalışanın değeri yok" gibi düşünmesine neden olabilirsiniz ki burdan kaybınız bence kazancınızdan çok daha büyüktür.
Üstelik ceza ve tutukevlerinin dolu olduğu için af çıkarılması fikri ise kesinlikle kabul edilemez. Bu devlet kendisine karşı işlenen suç için ceza verdiğine yer de sağlayabilecek kudrete sahip olmalıdır..
|