10-02-2010, 19:06
|
#18
|
|
Takdİr Hakki Denİlen Keyfİ DavraniŞ
Sayın hakimlerimiz önlerine gelen davada davacı tarafın taleplerini değerlendirir iken, davalı tarafın savunmasının doğrular üzerine kurulu olup olmadığını, bir başka değişle oyalama taktiğine dayanıp dayanmadığını anlamalıdır.takdir hakkı diyerek arkasına saklandıkları şey aslında" hakim benim, sen kimsin" demenin zımni halidir.Örneğin:Trafik kazası nedeniyle(davacının bacağı kesilmiş yaya) sürücü ve işleten aleyhine açılan davada hükmedilecek tazminatın tahsili amacıyla HUMK.101 vd md.göre ihtiyati haciz talep edilmiş, ancak sayın hakim takdiren reddetmiş, 2 yıl sonunda yüklü miktarda tazminatı hüküm altına almış ancak sürücü ve işleten malvarlığını kaçırmış olduğundan tazminat tahsil edilememiştir.Zamanında ihtiyati haciz kararını vermeyen hakimin işbu zararın karşılanmasında şahsi sorumluluğu olmalıdır.Bu halde HUMK.101 md.düzenlenen ihtiyati tedbirin ne hükmü vardır?Hakimler kendilerini zarar görenin, hakkı kaybolanın yerine koymadıkça adalet tesis edilemez.Takdir hakkı kelimesinin arkasına saklanarak, haksız ve hukuksuz kararlar verilemez.Keyfi karar sonucu hakkına kavuşamayanın hakkını kim ödeyecektir.Hakimler fazlasıyla bağımsız ve verdikleri karardan dolayı sorumsuzdur.geç kalan adalet, adalet değildir.Takdir hakkı keyfi olarak kullanılamaz.
|