Mesajı Okuyun
Old 07-02-2010, 02:10   #6
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan

Her ne kadar; Hak Hukuk arkadaşımız, bu konunun çözüme kavuşmadığını belirtmekte ise de, aşağıda sunduğum Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere bu konuda net bir düzenleme getirilmiştir.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/11446
K. 2007/11564
T. 5.7.2007
• KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA ( 20 Yıllık Hak Düşürücü Süre Anayasa Mahkemesi'nce İptal Edildiği - İptal Kararından Önce Gerçekleşerek Kazanılmış Hak Statüsünü Elde Eden Durumlar İçin İptal Kararının Etkili Olmayacağı )
• ECRİMİSİL ( İptal Kararından Önce Dolmuş Olan 20 Yıllık Hak Düşürücü Süre Dikkate Alınarak Artık Mülkiyetin Davalı İdareye Geçtiği Kabul Edilmeli ve İdare Aleyhine Ecrimisile Hükmedilmemesi Gerektiği )
• ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARI ( Kamulaştırma Yasasının 38. Maddesinde Belirlenen 20 Yıllık Hak Düşürücü Sürenin İptal Edildiği - İptal Kararından Önce Gerçekleşerek Kazanılmış Hak Statüsünü Elde Eden Durumlar İçin İptal Kararının Etkili Olmayacağı )
• KAZANILMIŞ HAK KAVRAMI ( 20 Yıllık Hak Düşürücü Süre Anayasa Mahkemesi'nce İptal Edildiği - İptal Kararından Önce Gerçekleşerek Kazanılmış Hak Statüsünü Elde Eden Durumlar İçin İptal Kararının Etkili Olmayacağı )
• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Anayasa Mahkemesi'nce İptal Edildiği/İptal Kararından Önce Gerçekleşerek Kazanılmış Hak Statüsünü Elde Eden Durumlar İçin İptal Kararının Etkili Olmayacağı - Kamulaştırmasız Elatma )
4721/m. 705/2
2942/m. 38
ÖZET : Kamulaştırma Yasasının 38. maddesinde belirlenen 20 yıllık hak düşürücü süre, Anayasa Mahkemesi'nin 04.11.2003 tarihinde yayımlanan kararıyla iptal edilmiştir. Ancak, iptal kararından önce gerçekleşerek kazanılmış hak statüsünü elde eden durumlar için iptal kararının etkili olacağından söz edilemez. Bu nedenle, iptal kararından önce dolmuş olan 20 yıllık hak düşürücü süre dikkate alınarak, artık mülkiyetin davalı idareye geçtiği kabul edilmeli ve idare aleyhine ecrimisile hükmedilmemelidir.

DAVA : Dava dilekçesinde 231.000.00 YTL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; müvekkiline ait olup, davalı tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el konulan ve yol yapılan Alibeyköy 24 parsel sayılı taşınmaza vaki müdahalenin men'i ile 231.000,00 YTL ecrimisilin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; 1638,60 metrekarenin 20 yıldır fiilen yol olduğunu, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 1306 metrekare için davacının satın alma tarihi olan 08.09.2000 tarihinden davanın ıslah tarihine kadar olan dönem için 8.729.18.200 lira, 2460 metrekareye ise el koyma tarihi olan 01.08.2002 den ıslah tarihine kadar 11.263.771.560 lira olmak üzere toplam 19.992.929.760 lira ecrimisile hükmedilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak, dosya içeriğinden dava konusu taşınmazın 1306 metrekareye 1980 yılında yol yapılmak suretiyle kamulaştırılmaksızın fiilen el konulduğu anlaşılmaktadır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesinde yazılı 20 yıllık hak düşürücü süre, Anayasa Mahkemesi'nin, 4.11.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 10.4.2003 gün ve 2002/112 Esas, 2003/33 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından önce 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesinde öngörülen yirmi yılık hak düşürücü süre geçirildiğinden, davacının mülkiyet hakkı sona ermiş, taşınmaz, artık tesisi yapan davalı idarenin mülkiyetine geçmiştir.

Olayda, gerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705/2. maddesi, gerekse 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 38.maddesi uyarınca davalı idare yararına gerçekleşmiş ve tamamlanmış hukuki durum söz konusu olup, bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından etkilenmeyeceği açıktır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının ilke olarak Resmi Gazetede yayımlandıkları tarihten itibaren ve geleceğe dönük olarak hüküm ve sonuç doğuracağı unutulmamalıdır. Bu nedenledir ki, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından önce, iptal edilen yasa kuralına dayanılarak, davalı idare yararına kazanılmış mülkiyet hakkının Anayasa Mahkemesi kararından etkilenmeyeceği, kuşku ve duraksamadan uzaktır. Daha açık anlatımla Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının, iptal edilen yasa kuralına dayanılarak daha önce davalı yararına gerçekleşen kazanılmış hakka etkili olması olanaklı değildir. ( HGK.25.5.2005 tarih ve 288-352 )

Şu hale göre 1306 metrekarelik kısım için yirmi yıllık hak düşürücü süre iptal kararından önce dolduğundan; Yerel Mahkemece taşınmazın, bu kısmı için de ecrimisile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kamulaştırmasız elatma 1977'de yapıldığına göre ve Yargıtay kararına göre, Anayasa Mahkemesi'nin kanun maddesini iptal tarihi olan 2003 itibariyle 20 yıllık hak düşürücü süre dolmadığından, açtığınız dava doğrudur. Hatta asıl alacağa (kamulaştırmasız el atma tazminatına)el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi bile talep edebilirsiniz diye düşünüyorum.