Mesajı Okuyun
Old 06-02-2010, 00:11   #11
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Çalındığı iddia edilen ve satılmaya çalışılan kişisel bilgiler gerçekten çalınmış mıdır, çalınmışsa dahi üzerine oynama yapılmış mıdır, böyle bir bilgiye ilgili kurumların (örnekte hesapların olduğu banka) resmi onayı olmadan dayanılabilir mi, doğrusu emin değilim.

Bir kişi diyor ki, X bankasından gizli bilgileri çaldım ve orada Ahmet Yılmaz'ın 1 milyon Euro'su varmış. Banka bu iddiaya olumlu/olumsuz yorumda bulunmuyor. Bu bilgiyi ele geçirseniz dahi buna dayanarak devlet olarak resmi bir işlem yapmanız mümkün mü?

Alman devleti bu verileri satın alıp, bunlara dayalı olarak hukuki işlem yapacağını açıklasa, satan kişi biraz şakacıysa ilk yapacağı herhalde listenin başına Alman başbakanı ile maliye bakanının ismini eklemek olur.

Basında çıkan haberlere göre bilgileri satmak isteyen kişi yetkili dairelere, dayandığı kaynakların sağlam olduğunu kanıtlamak için, birkaç numune vermiş(filmlerdeki uyuşturucu madde alıcısı rolündeki polislerin uyuşturucuyu kontrol sahnesi canlanıyor kafamda). Numuneleri değerlendiren yetkililer maldan memnun. Federal Hükumet ve Federe Devletlerin maliye bakanlıkları, hukukçuların 'malı alabilirsiniz, hukuki bir sakınca yok' demelerini bekliyor şimdi. Halkın çoğunluğu bilgilerin alınmasından yana. Muhalefetteki sosyal demokratlar bilgilerin alınmasından yana. Başbakan Angela Merkel almak istiyor ama partisinden gereken destek gelmiyor.

Basında çıkan haberlere göre bilgilerin çalındığı banka Credit Suisse. Dünyanın büyük bankalarından sayılan Credit Suisse 47.800 kişi çalıştırıyor. 2008 bilançosuna göre bankada 1'106 milyar İsviçre Frankı müşteri mevduatı var. İsviçre Bankaları kendilerine teslim edilen müşteri mevduatının büyük kısmını İsviçrenin dillere destan banka sırrına bağlı.

İsviçre'nin Banka Sırrı:
İsviçrenin banka sırrının temelinde banka ile müşteri arasındaki güven ortamı yatar. İsviçre bankaları sadece endüstri ülkelerinden gelen vergi kaçakçılarının değil, aynı zamanda gelişmemiş ve gelişmekte olan diğer ülkelerden gelen kara para babalarının da sığınaklarıdır.

İsviçre Devleti ve İsviçre bankalarının başlarının Almanlarla derde girmesi yeni bir olay değil aslında, kökleri 1920 lere dayanan bir oluşumun son halkası. Birinci Dünya Savaşını kaybeden ve iflsın eşiğine gelen Almanya'dan mallarını kaçıran Almanlar ellerinde kalanın değer kaybetmemesi için servetlerini İsviçre'ye götürüp bankalara yatırmış, Weimar Cumhuriyeti döneminde. Servet kaçırılmasını önlemek isteyen Almanya yasal olmayan yollardan İsviçre'ye aktarılan serveti geri getirebilmek için İsviçre'ye casus göndermiş. İsviçre, bankalarını ve dışarıdan gelen serveti korumak için yasal olanaklar aramaya başlamış. O zamanlar başarısızlıkla sonuçlanan yasal koruma yolları 1930 larda gerçekleşmiş. Bankalarındaki Nazi Almanyasından kaçırılmış mevduatı elden çıkarmak istemeyen İsviçre, banka çalışanlarının banka sırrını Hitler'in casuslarına satmasını önlemek amacı ile, banka sırrını çalıp satan banka çalışanlarını cezalandıran meşhur yasayı çıkarmış.

Söylenenlere bakılırsa 2010 senesine kadar'da açık ve kapalı denizlerdeki vurgun ve baskınlarda elde ettikleri ganimeti elden çıkarmamak isteyen kara para korsanlarına yataklık etmiş İsviçre Limanı. Sözü geçen seneden sonra neler olup bittiği konusunda kesin bir kanıt yokmuş. Ortada 'şöyle olur, yok yok öyle olmaz, böyle olur' türünden rivayetler dolaşıyormuş.

Saygılarımla