Mesajı Okuyun
Old 01-02-2010, 19:37   #20
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan

Manevi tazminat istenemeyeceğine dair görüşe ben de katılmıyorum. Çünkü Yargıtay kararlarında ancak, evli olduğunu bildiği bir kişiyle ilişki yaşayan kişinin manevi tazminat talep edemeyeceği belirtiliyor.
.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/14503
K. 2005/11211
T. 20.10.2005
• İMAM NİKAHI İLE EVLENME ( Davalının Boşanarak Kendisiyle Evleneceği Vaadi Hukuki Sonuç Doğurmayacağı - Bu İtibarla Bu Birleşmede Davacı da Davalı Kadar Kusurlu Olduğundan Maddi ve Manevi Tazminat İsteyemeyeceği )
• EVLENME VAADİYLE BİRLİKTE OLMA ( Davalının Boşanarak Kendisiyle Evleneceği Vaadi Hukuki Sonuç Doğurmayacağından Davacı da Davalı Kadar Kusurlu Olduğu - Maddi ve Manevi Tazminat İsteyemeyeceği )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Davacı Olayın Başından İtibaren Davalının Dava Dışı Şahısla Resmen Evli Olduğunu Bilmesi Nedeniyle Davalının Boşanarak Kendisiyle Evleneceği Vaadi Hukuki Sonuç Doğurmayacağı - Reddi Gereği )
• KENDİ KUSURUNA DAYANAMAMAK ( Davalının Boşanarak Kendisiyle Evleneceği Vaadi Hukuki Sonuç Doğurmayacağından Davacı da Davalı Kadar Kusurlu Olduğu - Maddi ve Manevi Tazminat İsteyemeyeceği )
4721/m.2,3
818/m.49
ÖZET : Dava, davalının eşinden boşanacağı vaadiyle davacıyla imam nikahı ile evlenmesi ve sonrasında resmi nikahlı eşi ile birlikte davacıya eziyet etmeleri ve çocuğunu elinden alarak kovmalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı olayın başından itibaren davalının dava dışı şahısla resmen evli olduğunu bilmektedir. Davalının boşanarak kendisiyle evleneceği vaadi hukuki sonuç doğurmaz. Bu itibarla bu birleşmede davacı da davalı kadar kusurludur. Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak maddi ve manevi tazminat isteyemez. Ancak davalının davacıya hakaret ettiği ve dövdüğü dosya kapsamı ile sabit olmuştur. Bu eylem nedeniyle bir miktar manevi tazminat verilebilir. Diğer eylemler nedeniyle davacı maddi ve manevi tazminat isteyemez.

DAVA : Davacı Hatice Kaftancı vekili Avukat Uğur Hakan tarafından, davalı İbrahim Halil Ergün aleyhine 28.5.2003 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 9.3.2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

Dava, davalının eşinden boşanacağı vaadiyle davacıyla imam nikahı ile evlenmesi ve sonrasında resmi nikahlı eşi ile birlikte davacıya eziyet etmeleri ve çocuğunu elinden alarak kovmalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının evli olmasına rağmen kendisiyle resmen evlenmek vaadiyle birlikte yaşadığını, hatta bu yüzden çocuk yaptığını, daha sonra da resmi nikahlı eşiyle birlikte kendisine eziyet ettiklerini ve çocuğunu elinden alarak kapı dışarı ettiklerini belirterek bu olaylar nedeniyle kişilik hakları zarar gördüğünden manevi ve evlilikle yakaladığı hayat standardını kaybettiğinden maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacı olay tarihinde reşit ve bilinçlidir. Davalı kendisini ailesinden istemiş ve davalı ile imam nikahı ile yaşamayı kabul etmiştir.

Davacı olayın başından itibaren davalının dava dışı şahısla resmen evli olduğunu bilmektedir. Davalının boşanarak kendisiyle evleneceği vaadi hukuki sonuç doğurmaz. Bu itibarla bu birleşmede davacı da davalı kadar kusurludur. Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak maddi ve manevi tazminat isteyemez. Ancak davalının davacıya hakaret ettiği ve dövdüğü dosya kapsamı ile sabit olmuştur. Bu eylem nedeniyle bir miktar manevi tazminat verilebilir. Diğer eylemler nedeniyle davacı maddi ve manevi tazminat isteyemez.

Anılan yön gözetilmeden istemin tamamen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 20.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ayrıca manevi tazminat istenebileceğine ilişkin bir Yargıtay kararı daha sunuyorum.
.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/2-558
K. 2006/568
T. 20.9.2006
• MANEVİ TAZMİNAT ( İmam Nikahı İle Evlenen Kadının Talebi Haksız Fiilden Kaynaklanmakta Olup BK. Md. 49'a Göre İstenildiği - Çocuk İçin Açılan İştirak Nafakası Davasıyla Birlikte Aile Mahkemesinde Değil Genel Hukuk Mahkemesinde Görüleceği )
• İMAM NİKAHI İLE EVLENEN KADININ MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Çocuk İçin Açılan İştirak Nafakası Davasıyla Birlikte Aile Mahkemesinde Değil Genel Hukuk Mahkemesinde Görüleceği - Talep Haksız Fiilden Kaynaklanmakta Olup BK. Md. 49'a Göre İstenildiği )
• GÖREV ( İmam Nikahı İle Evlenen Kadının Manevi Tazminat Talebi Haksız Fiilden Kaynaklanmakta Olup BK. Md. 49'a Göre İstenildiği - Çocuk İçin Açılan İştirak Nafakası Davasıyla Birlikte Aile Mahkemesinde Değil Genel Hukuk Mahkemesinde Görüleceği )
• EVLİLİK DIŞI ÇOCUK İÇİN AÇILAN İŞTİRAK NAFAKASI DAVASINDA MANEVİ TAZMİNAT DA İSTENİLMESİ ( İmam Nikahı İle Evlenen Kadının Talebi Haksız Fiilden Kaynaklanmakta Olup BK. Md. 49'a Göre İstenildiği - Aile Mahkemesinde Değil Genel Hukuk Mahkemesinde Görüleceği )
818/m. 49
1086/m. 7
ÖZET : Davacı vekili, davalının bundan 5 yıl önce evli ve dört çocuklu olduğunu söylemeden davacı ile imam nikahıyla evlendiğini, 2001 yılında bir çocukları olduğunu, davalının davacıyı yıllarca kandırdığını, davacının ailesi ve arkadaşlarının yanında küçük düştüğünü ve sosyal çöküntüye uğradığını, çocuk sahibi olması nedeniyle de evlenme şansının azaldığını bu nedenle manevi maddi tazminat ve müşterek çocuk için nafaka talep ve dava etmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden ( resen ) dikkate alınması gerekir. Mahkemenin kendi kararında da belirtildiği gibi manevi tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanmakta olup Borçlar Kanunu 49. maddeye göre istenilmiştir.

O halde manevi tazminat talebi hakkında karar verecek mahkeme, Aile Mahkemesi değil genel hukuk mahkemeleridir.

DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma ve iştirak nafakası" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 1.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.05.2005 gün ve 2003/398 E- 654 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 28.11.2005 gün ve 2005/14182-16353 sayılı ilamı ile;

( ... Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delilerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delilerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

Dava, 22.7.2003 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan babalık davaları, bu kanun hükümlerine göre karara bağlanacaktır. ( 4722 s. K.nun md.10 ) Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinde manevi tazminat düzenlenmemiştir. Bu yön gözetilmeden manevi tazminat talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü bozmayı erektirmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, maddi-manevi tazminat ve iştirak nafakası istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davalının bundan 5 yıl önce evli ve dört çocuklu olduğunu söylemeden davacı ile imam nikahıyla evlendiğini, 2001 yılında bir çocukları olduğunu, davalının davacıyı yıllarca kandırdığını, davacının ailesi ve arkadaşlarının yanında küçük düştüğünü ve sosyal çöküntüye uğradığını, çocuk sahibi olması nedeniyle de evlenme şansının azaldığını bu nedenle 5.000.000.000 TL.manevi, TMK.nun 304. maddesi uyarınca 300.000.000 TL.maddi tazminat ve müşterek çocuk için 300.000.000 TL. nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yerel mahkemenin, davacı kadının istediği manevi tazminat, taraflar arasında evlilik birliği bulunmadığından, haksız fiil nedeni ile manevi tazminat istemi olup, genel Hukuk Mahkemelerinin görevi içerisinde ise de, mahkememiz Asliye Mahkemesi seviyesinde olduğu gibi, iştirak nafakası yönünden mahkememiz yetkili olduğundan, manevi tazminat istemi hususunda dosyanın tefriki ve görevsizlik kararı ile dosyanın genel hukuk mahkemesine gönderilmesi usul ekonomisine uygun görülmediği gerekçesi ile manevi tazminat ve iştirak nafakası yönünden davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat talebi davacı vekili tarafından atiye terk edildiğinden, bu tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle manevi tazminat talebi yönünden bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden ( resen ) dikkate alınması gerekir. Mahkemenin kendi kararında da belirtildiği gibi manevi tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanmakta olup Borçlar Kanunu 49. maddeye göre istenilmiştir. Davacının iştirak nafakası talebi kesinleşmiştir.

O halde manevi tazminat talebi hakkında karar verecek mahkeme, Aile Mahkemesi değil genel hukuk mahkemeleridir. Bu nedenle işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır.

Yerel mahkemenin direnme kararının açıklanan bu gerekçe ile Bozulması gerekir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden direnme kararının bu gerekçelerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince GÖREV YÖNÜNDEN BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 20.09.2006 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.