Mesajı Okuyun
Old 21-01-2010, 17:29   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

MK. madde 694/1, " Paylı mülkiyetten doğan veya paylı malı ilgilendiren yönetim giderleri, vergiler ve diğer yükümlülükler, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paydaşlar tarafından payları oranında karşılanır" Bu hüküm paydaşların dışa karşı borç durumunu, yani üçüncü kişiye karşı kimin borçlu olduğunu değil, paydaşlar arasındaki iç ilişkiyi düzenlemektedir.
MK: madde 624'e göre: " Paydaşlardan her biri olağan yönetim işlerini yapmaya, özellikle küçük onarımları yaptırmaya ve tarımsal işleri yürütmeye yetkilidir.

Zorunlu ve ivedi işlerin yapılmasına ilişkin kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, paydaşların çoğunlukla alacağı kararla olağan yönetim işlerinde yetkiyle ilgili farklı düzenleme getirilebilir" Öyle ise, paydaşlar, müşterek mülkün ne tarzda idare edileceğini bir sözleşme ile belirleyebilirler. Fakat bu sözleşme ancak tarafları ve külli haleflerini bağlar, cüz'i halefleri bağlamaz.

İdare hususunda aksine sözleşme yoksa paydaşlar müşterek mülkü, "biliştirak" idare edeceklerdir. Bu, her paydaşın idarede söz hakkı sahibi olduğunu, idareye ilişkin kararları paydaşların toplanarak alacaklarını ifade eder.

Öte yandan paydaşlar, paydaş sayısının çoğunluğu ile alacakları bir kararla, alelade işlerin görülmesi hususunda başka hal tarzı tayin edebilirler. İdari işleri görmek için bir idareci tayini hususunda, çoğunlukla alınan karar yeterlidir.

Bağımsız bölüm malikinin elektrik kullanımından doğan borcu, hukuki yönleri bakımından kooperatif ile üyesi arasındaki ilişkiden farklı olmakla kooperatif tüzel kişiliğinin devam etmesi müşterek malikleri toplanarak giderler ve tahsili usulü hakkında özel anlaşma yapmalarına ve bu yönde yönetici tayin etmelerine engel değildir.

O halde,elektrik paralarını toplamak üzere kooperatif yetkili temsilcilerinin yönetici olarak atanması ve yakıt gideri miktarının belirlenmesi ile tahsili hususunda yönetim kuruluna icra takibi yetkisi verilmesine dair alınan karar özel sözleşme niteliğinde olup tüm malikleri bağlar. Zira malikler sözleşme yaparak, idare konusunda diledikleri şekli seçebilirler. Bu konuda aksine yasada amir bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki malikler tarafından oluşturulan yönetimin kendisine verilen yetkileri kullanabilmesi için tüzel kişiliğe haiz olmasına da gerek bulunmamaktadır.

Bu nedenle açacağınız davayı kazanma şansınız mevcut.
İYİ ÇALIŞMALAR, KOLAY GELSİN